Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    64081.954$

O KUR’AN KURSU HOCASININ VEBALİ

20 Temmuz 2022, Çarşamba 00:00

Bugün yine birbirinden gıcık ve sıkıntılı konulara değineceğiz.

Ama siz söyleyin başka bir şansımız var mı?

Sizlerden gelen delilli, ispatlı, adresli, isimli bu şehirde yaşanmışlıkları yazmanın dile getirmenin ilgilileri uyarmanın dışında ne yapabiliriz?

Bizim işimiz ne?

Kimseyi kırmadan dökmeden ön yargılı olmadan yaşanılanları burada kibarca dile getirmez isek biz niye çalışıyoruz.

…………

ŞEHRİN GÖZÜ, KULAĞI, SESİ OLMAK, OLABİLMEK BU DEĞİL MİDİR?

Yoksa ye, iç, lak lak yap, lay lay lom ile mesleğin vebalini bu dünyada olmasa bile öbür dünyada sormayacaklar mı?

Bugün ki gıcık mevzulardan ne kadar kaçmaya çalışırsam çalışayım bizi yine bir ucundan yakalıyor.

Hadi milletin kılcal damarlarına dokunmadan önce çok uzaklardan taaa Danimarka’dan bizi günlük olarak takip eden Konyalı bir eğitimci abimizin yazdıkları ile güne başlayalım.

“İNSANLAR EHLİYETSİZ ARABA MI SÜRÜYORLAR

Uğur Bey Selamünaleyküm, iyisinizdir inşallah.

Siz, bırakınız 9 günü, hafta sonu bile tatil kullanmıyorsunuz.

Her gün vatandaşın derdini dile getirmeniz, ülkede, şehirde toplumun ve yöneticilerin aksayan yönlerini gündeme taşımanız takdire şayandır.

Teşekkür ederim.

Bütün bunları dile getirirken otokontrol yapmakta zorlandığınızı, ne kadar stresli olduğunuzu tahmin edebiliyorum.

İyi tahammül ediyorsunuz maşallah.

Siz dünyanın 120-130 ülkesini gezen birisiniz.

Hangi çok gelişmiş veya gelişmiş ülkede 9 gün tatil olur Allah aşkına.

Hafta sonu bile olmuş olsa yani bayramlar cumartesi ve pazara bile rastlasa 3 gün tatil yetmez mi?

(Avrupa ülkelerinde eğer tatil hafta sonu tatiline rastlarsa ona ek bir tatil eklenmez.)

Zaten Türkiye’de bazıları tatil öncesi işi yavaşlatırlar 1-2 gün önce tatile ayrılırlar.

Bazıları da bayram dönüşü 1-2 gün uzatır bayram yorgunluğu falan diye işler aksar.

Bu tatil meselesi yeni değil yıllardır bu şekilde maalesef. Aklı selim sahibi yöneticiler bunu niçin görmezler…

Yöneticiler çalışanların tatilini yılda 5 hafta vermeli gerek kamuda gerek özel sektörde çalışanların bayramlar dışında dönüşümlü şekilde tatillerini kullanmalarına imkan sağlarlarsa kamu kurumlarında vatandaşın işi aksamaz.

Okullarımızda öğretim zaten gelişmiş ülkelerdeki okullardan yılda en az yüzde 10-15 öğretim günü eksik öğretim yapılır.

Üniversiteler zaten gelişmiş lise düzeyinde bile değil.

VE SONUÇ MİLYONA YAKIN EĞİTİMLİ GENÇ İŞSİZ…

Bu durumda kimse halimizden şikayet etmesin, üretim olmazsa gelişme olmaz, gelişme olmazsa zenginlik ve refah olmaz.

Bu tatil kafasıyla olağanüstü bir durum olmazsa, sittin sene kişi başına düşen milli gelirin 20 bin dolara çıkması hayal olur.

Kimse kimseyi kandırmasın ve insanlar da kanmasınlar.

Danimarkalı arkadaşlarım ve Türkiye’yi iyi tanımayan Türk gençleri izin dönüşü şehrin ortasındaki sokak köpeklerini ve trafik konusunu soruyorlar bana.

Türkiye’de İnsanlar ehliyetsiz araba mı sürüyorlar diye?

Hayretlerini gizleyemiyorlar şehrin ortasındaki sahipsiz dolaşan, mezarlıklarda dolaşan, mezarların üstünde yatan sahipsiz köpekler yakışmıyor Türkiye’ye.

Sokakta sahipsiz köpek olur mu?

Mezarlıkta köpek olur mu hiç diyorlar.

Yaya geçidinde durmayan araçlar, özellikle İstanbul’daki bazı taksicilerin davranışları ne kadar ilkel.

Ayıptır, yazıktır, günahtır bu ülkenin/ şehrin bu imajı vermesi hiç hoş değil…

Selam ve saygılarımla.

D. Emin …..”    

……………..

Emin hocam Danimarka’da yaşayan Danimarka vatandaşlığı hakkını da kazanmış bir Türk’tür.

Emin hocanı milliyetçi muhafazakar bir siyasi düşünceye ve hayat anlayışına sahiptir.

Evlatları şu anda Danimarka’da devletin en hassas noktalarında başarı ile görev yapmaktadır.

Hocamın Konya ile Türkiye ile gönül bağı hiç mi hiç kopmaz kopamaz.

Ama görüyorsunuz okuyorsunuz değil mi?

Şimdi bunları biz daha açık seçik yazdığımız zamsan kötü oluyoruz.

Allah’tan hain ilan edilemiyoruz.

Çünkü HAİN liği bize damardan enjekte etseniz çok şükür vücut kabul etmez.

Yalnız şu yazdıklarımıza gelen öfke dedik ya.

Alın size yakından bir örnek vereyim de bu işlerin Konya’da ne kadar zor olduğunu varın siz anlayın;

“Şok edici cümle:

Ancak hava karardıktan sonra motorlu, bin binli, bisikletli canavarların hepimiz için nasıl büyük bir tehlike olduğu aşikar.

Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır.

Arabaların sebep olduğu o kadar trafik kazasını yok sayarak hele de bisiklet şehri Konya'da bisikletlilere canavar ifadesini kullanmak da ne demek.

Siz önce gözünüzün önüne inmiş otomobil perdesini kaldırın da dünyaya o gözle bir bakın.

Hem aynı yazı içinde aracı ile kaza yaparak bir insanın ölümüne sebep olan kaymakamı yazıp, motorlu, binbinli ve bisikletliye canavar demek kendinizle çeliştiğinizi ortaya koyuyor.

Vatandaş Cemil”

…………..

Vatandaş Cemil rumuzlu kardeşim ya sen beni anlamak istemiyorsun ya da ben derdimi tam olarak ifade edemiyorum.

Şimdi bir kez daha açık ve net yazıyorum ve yazdığım cümlelerinde arkasındayım.

Hava karardıktan sonra yani gecenin zifiri karanlığında farı yanmayan ışığı olmayan bisiklet için ne diyebilirim?

Motor ya da binbin için ne diyebilirim.

Hayalet gibi araçların arasından giden ışıksız lambasız motora ne diyebilirim?

Benim için sizin için ışığı işareti olmayan kurallara uymayan bisiklet olmuş motor olmuş araba olmuş fark eder mi?

Çok özür dilerim ama benim gözüme perde filan inmedi.

Aksine başımıza böyle bir felaket gelmesin diye artık gözümüzü dört değil on dört açmaya çalışıyorum.

Neyse her z aman okur haklı deyip biz diğer konularımıza geçelim.

İSTASYONLARDA BENZİN NİYE SATILMAZ?

Dün 40 yıldır tanıdığımız bir dostumuz önce yazdı.

“Konya da benzin istasyonu benzin satışı yapmıyor yok diyorlar neden ki?”

……….

Bende hemen yazdım.

“Abi böyle diyorlar yazıyorlar ama bunlar bence dedikodu. Kötü bir şey. Niye satmasınlar ki?”

………………….

Bunun üzerine bizi uyaran dostumuz telefon etti ve dün sabah birebir uğradığı iki petrol istasyonunun adını vererek kendisine benzin yok dendiğini anlattı ve ardından da sordu;

“Benim bunları şikayet edebileceğim bir yer var mı?”

………..

Bilen varsa bundan sonra şikayet etsin.

Ama şikayet denildiği mi günümüzde aklıma gelen en iyi örnek “kadı” hikayesidir.

İÇİMİN YANDIĞI O TELEFON

Dün sabah saat 10‘a geliyordu.

Çok sevdiğim inandığım ve alanında çok başarılı bir doktor dostumuz aradı.

Kendisi üzüntülü olduğunu çaresiz kaldığını söyleyip o yüzden bizi aradığını ifade etti ve sabah sabah yaşadıklarını anlattı.

O uzun uzun dinlediğim olayı ben özetlemeye çalışayım.

Doktor abimiz oğlunu bir Caminin Kuir’an kursuna vermiş.

“O da bizim gibi dizini kıracak sıcakta soğukta kaldırımda abdest almayı namaz kılmayı öğrenecek” diyordu.

Yani evladının dini bilgisini takviye etmek istiyordu.

Mahallesi olmadığı halde eşinin arkadaşlarından duyduğu ve beğendikleri o uzakta ki caminin Kur’an kursuna vermişti evladını.

Dün sabah da oğlu ile camiye gitmiş hoca ile görüşüp çocuğunun biraz daha sıkı eğitimin almasını rica edecekmiş.

Camide hoca efendi yokmuş ama hocanın yardımcısı konumunda ki hocalar varmış.

Birisinin yanına yaklaşmış.

Doktor beyin tarifi ile tarif etmeye çalışayım

“Saçlarının yan tarafları kulaklarının arkası kazınmış, üstü ve önleri kabarık kakülleri öne düşmüş bir hoca.”

……..

Hoca efendiye durumu sormuş.

Hoca efendi konuşurken bile elinde ki telefonla meşgulmüş.

O sırada hocanın telaffuzu dikkatini çekmiş.

“Hocam siz nerelisiniz?” demiş.

Genç hoca kükremiş ve yine doktor beyin ifadesi ile “höykürdü az kalsın dövecekti”

Anlayacağınız mülteci imiş.

Memleketini söylerken bağırınca doktor bey çok sinirlenmiş karşılık vermeyi de kendine yedirememiş ve evladının elinden tuttuğu gibi camiden çıkmış.

Evladını eve bıraktıktan sonra bizi arıyordu.

“Uğur abi kılık kıyafeti duruşu nezaketi hiçbir şekilde bir din görevlisine yakışmayan üstelik de Türk kültür ve ananesine hiç uygun olmayan bir insana adı din görevlisi de olsa kendi öz evladımı dinini iyi öğrensin diye çocuğumu teslim edemem” diyordu.

Diyordu ama cümleler boğazına düğümleniyordu.

İşte bizim Konya’dan.

Konya’nın göbeğinden ve en çok beğenilip en çok öğrenciye sahip bir Kur’an Kursunda dün sabah yaşanılanlar.

Tekrar tekrar tekrar söylüyorum.

Bu işin vebali var.

Bu dünya da bu gün böyle bir sorumluluğunuz yok.

Ama yarın ahirette çok acı ödersiniz.

Demedi demeyin.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Kelimelerin altına yüreğini koymuşsan ulaşamayacağın yer kalmaz

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Sağlık ocaklarına hastanelere ısrarla maskesiz gireceğim diye ısrarcı olmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.

Yorumlar

  • yorum avatar
    Oğuz Oğuz
    20-07-2022 12:14

    Ülkede olup bitenlere bakınca, liyakatsiz karolar yüzünden, iktidar arzusunun ne kadar terbiyeye muhtaç bir çiğlik olduğu gün yüzüne çıkıyor. bazıları boşluktan aldığı cesaret ile bir tripodla, bir kamerayla ayar çekmeye çalışıyor.

  • yorum avatar
    remzi dereli
    20-07-2022 12:06

    diyanet tamamen siyasetin arka bahçesine dönmüş bir kuruluştur.bu gün itibarı ile ülkemizde din iman siyaset minber hutbe mihrab ayet sünnet birbirine karışmış aşureye dönüşmüştür.bu ortamda ne hak ne hakikat ne adalet çıkar.herkes kendi imanını kurtarsın.bir sürü insan cumaya dahi gitmez oldu sayelerinde.şu işi cahape 30 sene yönetse beceremezdi.hakkaten tebrik etmeli.

  • yorum avatar
    Oğuz Oğuz
    20-07-2022 11:53

    bir insanın bir işi yapıyor olması, o işe vakıf olduğu anlamına gelmez. Nasıl ki Konya'da boş araziye atılmış olan sülfirik asit ve atık yağ dolu fıçılardan 60 adet küçük başın yanarak zarar görmesi üzerine soruşturma açılarak firma sahibi ve 2 şoförüne 38 milyon TL zarar ceza verildi ise, dünyanın kabul etmediği asbes kaplamalı ve radyo aktif kalıntı riski bulunan gemilerin sökümüne kim izin verdiyse, diplomasına ve makamına bakılmadan gerekli soruşturma açılmalı ve cezası verilmelidir. Erzincan da Fırat nehrine ve tarımsal sulama alanlarına karoşan siyanürün haberi kurumadı halen...

  • yorum avatar
    Oğuz Oğuz
    20-07-2022 10:24

    Medeniyet aristokrasinin elinde tuttuğu kısıtlı imkânların, zamanla halkın geneline yayılmasıdır. özellikle 2. dünya savaşı sonrası ortaya çıkan kıtlık döneminde baby boomerların da teşviki ile üretim imkanlarına sahip olmayan sıradan halklarında edinebildiği bir diploma ile meslek edinmesi ve hayat standartlarını yükseltmesi ile toplumsal bir refah oluşmuştu. Ancak her yığılma gibi burada oluşan yığılma ile oluşan değerler de toplumun gerisinde kalarak önemini kaybetti. Bir an önce bilimsel temellere dayanan eğitim sistemine geçerek, kişilerin diplomasıyla değil, severek ve isteyerek kendi kişisel gayret ve becerisi ile çalışabileceği iş imkânlarını oluşturmalıyız.

  • yorum avatar
    Oğuz Oğuz
    20-07-2022 10:07

    Çevre Bakanlığımızın verdiği izin ile Brezilya’dan İzmir Aliağa’daki gemi söküm tesislerine gelecek olan Brezilya donanmasına ait NAe Sao Paulo adlı gemisi üzerinden sökülecek 900 ton dan fazla asbest atığı yüzünden uzun bir süredir izin beklemekteydi. Çevre bakanımız sağ olsun gemide iddia edildiği gbii 900 ton değil yalnızca 9,5 ton asbes bulunduğunu ve sökümden sonra her türlü tedbirin alınacağını, ayrıca Nükleer düzenleme kurumu tarafından geminin kara sularımıza girdikten sonra tekrar inceleneceğini ve olumsuz bir görüş olursa söküme izin verilmeyeceğini açıkladı. Ancak Hindistan'da sökümü yapılan NAe São Paulo'nun bire bir ikizi Clemenceau'da söküm öncesi hazırlanan rapora göre 760 tonu asbest olmak üzere 1300 ton tehlikeli zararlı kimyasal madde tespit edilmiş, ve Hindistan mahkemelerinin kararı ile gemi Fransa'ya geri iade edilmişti.

  • yorum avatar
    ahmet öztemel
    20-07-2022 08:52

    Abi meseleleri mesele etmeyen makam veya yetki sahipleriyle, bakan ama görmeyenlerle sorunlar sürer gider. Ne başıboş köpek sorunu çözülür, ne trafik sorunu. Hatta kötüye gideriz maalesef zira artık kuralsızların galip geldiği, kurala uyanların sindiği bir hayat yaşıyoruz. Allah ıslah etsin.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.