Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63570.231$

Nuşirvan Adaleti ve Yahudiler (2)

27 Aralık 2019, Cuma 08:16

Osmanlı döneminde de Sabatay Sevi ve benzeri birçok çarpık fikirlerin, Mesihçiliğin, isyan ve ihtilallerin altında da yine Yahudilerin parmağı vardır.

1929-30 yıllarından yine Kıvarniç isimli Avusturyalı bir Yahudi, o günün idarecilerine tesir etmiş, “Güneş Dil Teorisi”(1)  diye bir safsata ortaya atmış, İlk insanın Türk olduğunu, ilk konuşulan dilin Türkçe olduğunu ve benzeri birçok şeyler söylemiş, bizimkiler de hak bayram zannet­mişler, bunu ciddi ve tarihi bir buluş gibi dünyaya lanse etmişler, bütün dünyanın tepkisini çekmiş,(2) herkesi kendi­mize güldürmüşler, dilimizi, dinimizi, inanç ve itika­dımızı bozdurmuşlar, 65 bine yakın kafatasını Ankara’ya toplamışlar,(3) bunları kumpaslarla ölçerek “bu Türk, bu değil” gibi iddialarda bulunmuşlar, Tarihte yaşayan meş­hurların (Mimar Sinan başta olmak üzere) bazılarının ka­fataslarını ölçeceğiz diye Başkent’e getirtmişler, daha sonra da kaybetmişlerdir. Tabiî ki bütün dünyaya rezil ol­duktan sonra bu tutumdan vazgeçilmiştir.

Din hususunda bizi öyle yozlaştırdılar ki; Resmi tö­renlerin tamamında, toplantılarda, açılışlar ve kapanış­larda, uğurlama ve karşılamalarda kısacası hayatımızın her safhasında dikkat ve itina ile okuduğumuz “İstiklâl Mar­şımızı” büyük-küçük acaba kaç kişimiz anlayıp doğru ola­rak yorumlayabiliyor. Üstelik yazılalı daha bir asır bile olmadı.

Günümüzde tansiyonu biraz düşmekle beraber; sağcı-solcu davasına nice gençler, nice yiğitler hayatlarının ba­harında ölüp gittiler, anaların yüreği yandı, ocaklar söndü, niceleri hapislerde süründü, kavgalar kıtaller yaşandı. Sa­dece Çanakkale’de 253 bin şehit verilen bu memlekette, 1 Mayıslarda:

Din neymiş iman neymiş kim bakar safsataya

Fatih’te kahramanlık denilen palavraya

Osman Gazi’de kimmiş? Kim bakar Mustafa’ya

Selam Lenin, Stalin, Kosigin ve Mao’ya

Savaştayız yoldaşlar, sol yumruklar havaya

Yazılı pankartlar taşındı. Neden? Siyonistlerin yukarı­daki emelleri gerçekleşsin diye.

Hayat pahalılığı körüklenecek:

Buna da bir tek misal vereceğim: Sık sık söylenir ve medyaya intikal eder; dünyada petrol ürünlerini en pahalı kullanan ülke Türkiye. Nerdeyse bütçemizin üçte biri yani milyarlarca dolar bu kaleme aktarılmaktadır. Peki niçin? Etrafımıza şöyle bir bakalım: Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Rusya, Azerbaycan, İran, Irak, Suriye bu ülke­lerden hangisinde petrol yok. Sınırlarımızın 10 km. öte­sinde kuyulardan en yüksek gravitede petrol çıkarken ka­lemle çizer gibi bize gelince niçin kesilir, niçin çıkmaz. Petrol çıkan kuyulara niçin betonlar basılır. Çünkü Yahudi ve Haçlılar bizim değil ayağa kalkmamıza, tahiyyata otur­mamıza bile tahammülleri yoktur. Onların istediği her za­man onların ayakları dibinde debelenen bir Türkiye ve her yönden onlara muhtaç ve bağımlı bir Türk Milleti.

Dışardan hiçbir şey gelmese uzun müddet kendi ken­dine yetebilecek, dünyada 7 ülkeden biriyiz. Ama bugün dünya ülkeleri arasında gelir dağılımı en bozuk ve denge­siz bir devletiz. 

Hükümetlerin ölümleri hızlandırılacak. insanlık elem, ıstırap ve yoksulluk içine atılacak:

Osmanlının son dönemlerinde yani iktisadi hayatı za­afa uğrayıp, Yahudi’nin etki ve tesirinde kalındığı dönem­lerde bu da uygulanmış.  Sık sık Padişahlar, Sadrazamlar ve hükümetler değiştirilmiş, istikrar bozulmuştur. Meselâ Sultan Abdülaziz 15 yıl saltanatta kalmış, 16 Sadrazam (hükümet) değiştirmiş.(4) Yine Yahudi’nin etki ve tesirinin çoğaldığı son dönemlerdeki Sadrazamların ekseriyeti gayri müslimdir.(5) 

1908-1914 yılları arasında 6 yılda 13 defa hükümet kurulmuştur. Yahudilerin etkisiyle İttihat ve Terakkinin eliyle Osmanlıyı Osmanlı yapan kadrolar hallaç pamuğu gibi atılmış, eski ve tecrübeli komutanların rütbeleri indi­rilmiş, yeni yetme subaylar hak etmedikleri halde kısa za­manda birkaç rütbe birden atlatılmış, savaş geliyorum de­diği günlerde kışlalardan talimli ve tecrübeli askerler terhis edilmiş, siyasetin cıcığı çıkmış, kışlalar politik arenaya dönüştürülmüş ve neticede Osmanlı Tarihinin en acıklı olayı yani Balkan Savaşı hezimeti gerçekleşmiş, koskoca Osmanlı ordusu Bulgar ordusunun önünde dize gelmiş, Edirne Bulgarların işgaline uğramıştır.

Daha sonra hatıralarını yazan Bulgar Genel Kurmay Başkanı: “Biz Edirne’yi Osmanlı Meclisi Mebusanındaki Yahudi ve Rum yani Gayri Müslim vekillerin verdiği bil­giler sayesinde alıp işgal ettik” diye yazmıştır.(6)

Dipnotlar:

1-Yavuz Bülent Bâkıler, “Gidenlerin Ardından”, Türk Edebiyatı Vakfı Yay. İst. 2006, s.121.190.

2-“Küller Altında Yakın Tarih”, Mustafa Armağan, Timaş Yay. İst. 2007, s.132. 

3-İbrahim Refik, “Tarih Şuuruna Doğru-4”, Albatros Yay. İst. 2007, s.47-48.

4-Ali Vehbi, Abdülhamit. s.83.

5-Tarih ve Medeniyet Dergisi, İhlas Yayınları. Sayı 36, s.45. 

6-Türk Edebiyatı Dergisi, Ekim 2004, sayı 372, s.31.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.