Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63570.231$

NİYE HERKES MUTSUZ?

15 Eylül 2021, Çarşamba 08:02

Bugün hangi konulara değinelim diye ajandamıza baktığımız zaman konular hep sıkıntılı mevzulardı.

Allah var ben daha yazmadan başlıklara baktığım zaman bile içim kararıyordu.

Şimdi bunlara kısa kısa, birde konunun yarısından fazlasını acı gerçekleri sizlerle paylaşmadan yazılmış haline bakacaksınız hep iç karartıcı.

Zaman zaman kafamı dinlemek isterken şöyle geriye çekilip gelişmeleri objektif olarak değerlendireyim dediğim zaman zengini fakiri, genci yaşlısı, kadını erkeği inanın pek çoğumuzun mutlu olmadığını gözlemliyorum.

Neden mutlu değil insanoğlu?

Oysa hepimizin düne kadar zenginlikleri artıyor.

İmkanlarımız çoğalıyor.

Daha iyi olabilme adına fırsatlar geliyor.

Ama hep mutsuzuz.

Bu soruya çok farklı cevaplar verilebilir.

Mesela ben şimdi buna “yarının endişesi(!) gelecek kaygısı” desem yanlış olur mu?

…………..

Bakın bu şehirde bize gelip içini döken insanların gelecek kaygısı, yarının endişesi ve neden daha iyi olmuyor? Sorularına canlı şahitli örnekler vererek bugünkü yazımızı sürdürmek istiyorum.

İŞ ADAMI AMERİKA’YA MAL

GÖNDERECEK KONTEYNIR BULAMIYOR (!)

Hafta sonu iş adamı bir arkadaşımız ile çayımızı kahvemizi için dertleşiyoruz.

Karşımdaki insan Konya’da tesislerinde bir şeyler üretiyor.

Ve ürettiklerini de direk Amerika ve Latin Amerika ülkelerine ihraç ediyor.

Bundan güzel ne olabilir ki? Değil mi?

Ama bu yazılanlar benim gibi ameleler için öyle geliyor.

İş adamımız dertli mi dertli?

Bir dokunuyorsunuz tam bin ah işitiyorsunuz.

Kendisini dinledikçe ben halime şükrediyorum “Allah’ım iyi ki bana para vermedin. İyi ki benim fabrikalarım yok” diye dua ediyorum.

Evet iş adamı dostumuz öyle bir üretim yapıyormuş ki.

Şimdi ürettiklerini depolayacak alan bulamaz hale gelmiş.

Daha da acısı ürettiklerini yurt dışına gönderecek konteynır bile bulamıyormuş.

Ve bu konuda benden Sanayi Odası, Organize Sanayi Müdürlüğü falanca yer ya da bunlardan yardım istiyordu.

Biz ya da bu kurumlar ne yapabilirlerdi ki?

İş adamımıza göre depolama alanları çoğaltılabilirdi.

Konteynır üretimi artırılabilirdi.

………….

Durun durun daha bitmedi ki.

Yurt dışına mal sevkiyatı için gemi yokmuş gemi. Yani gemi yetişmiyormuş.

O zaman bu ülke gerçekten uyuyor değil mi?

Kimse lüzumsuzluk yapmayacak.

İşte Konyalı iş adamı bir dostumun birebir anlattıkları ve benimde not aldığım bilgiler.

Pandemi filan derken iş adamının maliyeti de artmış çünkü fiyatlar uçmuş.

Bizim iş adamı eskiden aynı Latin Amerika ülkesine ürettiklerini 1.650 dolara gönderirken rakam olmuş şimdi 7.800 dolar.

Bu dostumuz üzülmesin de kim üzülsün.

Nasıl çıkacak şimdi bu işin içinden.

“ÇALIŞACAK ELAMAN YOK

ÇÜNKÜ HERKES ÜNİVERSİTELİ”

Alın size bir başka iş veren.

Dertli mi dertli.

İşin özünde gönlü yabancı uyruklu işçi çalıştırmaktan yana değil.

Ama sigortalı, ay başında maaşı, fazla mesai ücreti belli, yemeği çayı servisi belli iş yeri için çalıştıracak Konyalı ya da falanca yerden Türk işçi bulamıyormuş.

Bu işverene göre bu sıkıntının nedeni de çok net imiş.

“Çünkü herkes ÜNİVERSİTE mezunu. Kimse işçi olmak istemiyor”

……………..

Yani Reis bana kızmasın ama baştan bu yana Üniversite rektörlerinden iş dünyasına yazılmamak kaydı şartı ile acı gerçek bu işte.

Her ile bir Üniversite açmak.

Her ildeki üniversite sayısını üçe beşe katlamak çok yanlış bir politika.

Üniversiteli işsiz gençler haksız mı?

Bu gençler niye en az dört yıl Üniversitede okudular.

Üniversitede okurken niye bitirdikleri okulun bölümün işi için hayal kurdular.

Bu gençlerin anaları babaları niye oğlum kızım üniversite bitirsin bitirdiği okulun ardından alanında iyi bir iş sahibi olsun diye yemeyip yedirdiler, niye giymeyip giydirdiler?

30 yaşına gelmekte olan üniversite mezunu gence şimdi diyorsunuz ki giy tulumu ise pasa bulaş.

…………..

Bu mu adalet?

Bu mu bu gençlerin hak ettikleri?

Geleceğimiz dediğimiz yavruların hayallerini çalmak bu kadar basit mi?

Ardından da çalışmıyorlar, iş beğenmiyorlar diye suçlamak.

Empati yapın beyler bu gençlere haksızlık yapıyoruz galiba.

TAŞERONLARIN EMEKLİ SEVDASI (!)

Pazartesi günü yine hiç duymadığım bir konuya şahitlik ediyordum.

Bir genç bize farklı bir kanaldan ulaşıp randevu aldı ve çıka geldi.

Yıllardır bir resmi kurumda taşeron olarak araç sürücü yani şoför olarak çalışıyormuş.

Bu arkadaşımız Konya’da merkezde koca koca örnek İl Müdürlerinin bünyesinde kendisi gibi aynı statüde çalışan taşeronların arasında şirket tarafından özellikle emeklilerin tercih edilmesinden yana kendisi ve arkadaşları adına gelecek kaygısı içerisindeydi.

Çünkü bu genç arkadaş emeklilerin aynı şartlarda asgari ücretin yarısına çalıştıklarını iddia ederek “3 Yıl önce Sayın Cumhurbaşkanımız bize kadro verecekti. Ama emeklilerin bu çalışması şirketlerinde emekli işçi çalıştırmak işlerine geldiği için Cumhurbaşkanımız bu durumu öğrendi ve bize kadro vermedi” diyordu.

Ülkede zaten benim gibi emekliler memleketin başına dert.

Aslında benim yaşıma gelenleri göndereceksiniz sabun fabrikasına “Ülkeye bu kadar hizmet ettiğin yeter” deyivereceksiniz değil mi?

………….

Önce insan olacağız beyler insan.

Sonra İslam.

Bakın o zaman hak hukuk adalet nasıl oluyormuş göreceğiz hep birlikte.

Çalarak çırparak kandırarak belli bir yere hızla gelebilirsiniz.

Bu dünyada herkesi kandırıp kralda olabilirsiniz.

Sonra karşımıza geçip keyifli keyifli “iş bilenin kılıç kuşanın” da diyebilirsiniz.

Ama kul hakkının ne demek olduğunu bilenler hatırlasın, bilmeyenlerde bir öğrensin derim.   

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Tasalanma. Her ne kadar yaşadıkların seni derinden üzse de henüz yaşamadığın mutlu sonların var. Sabret

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Fatih Caddesinde yaya üst geçitlerini kullanmayı tercih edip hızla gelmekte olan araçların önüne atlamaktan vazgeçtiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.

Yorumlar

  • yorum avatar
    İsmail Hakkı Yaman
    15-09-2021 18:37

    3-Lise sona kadar öyle ya da böyle okula giden çocuklar ister istemez üniversite hayaline kapılıyor.Normalde o yaştaki yani lise son sınıftaki bir öğrenci kendi kapasitesini bilir,aile de çocuğunun kapasitesini bilir,.Ancak çocuk diğer başarılı arkadaşları ile yarış yapmak ve başta ailesine kendini kanıtlamak istiyor.Ailede bu isteğe kayıtsız kalamıyor,evladının ne olduğunu bildiği halde.Bu sefer bitmek bilmez harcamalar,masraflar ve yıllar,yıllar…Sonuç hüsran…

  • yorum avatar
    İsmail Hakkı Yaman
    15-09-2021 18:30

    2-Bu aşamadan sonra öğrenciyi eğitimcilerin fikirleri doğrultusunda ya lise eğitimine veya mesleğe yönlendirmek gerekiyor.Bu mesleğe yönlendirme ise ya sanayide işe verme veya meslek lisesine verme şeklinde olmalıdır.Ancak meslek lisesinde kültür dersleri mümkün olanın en azına indirilmeli,daha çok mesleki dersler çoğunlukta olmalı.Meslek lisesinde eğitim gören çocukların ise yaz tatili ve ara sömestre de lise 1.sınıftan itibaren sanayide staj görmesi mecburi tutulmalı.Bu meslek lisesini seçenlerin de üniversite sevdasına kapılmaması için kesinlikle üniversite sınavlarına girmemesi gerekir.Baştan gideceği,varabileceği en son noktayı öğrenci veya velisi bilirse,boş boş hayallere kapılıp enerjisini boşuna harcamaz.Olmayacak duaya amin demez.

  • yorum avatar
    İsmail Hakkı Yaman
    15-09-2021 18:29

    1-Dediklerinizde haklısınız,ancak olayı bir de şu yönden düşünmek gerekiyor.Şimdi bir ailenin elbette en büyük isteği evlatlarının en iyi şekilde eğitim alması ve evlatlarının ileride hayatlarında rahat ve huzurlu olarak yaşamlarını devam etmesidir.Her bir öğrenci velisi çocuğunu zeki zannediyor.Tabiri caizse kendi evladını hep” altın” olarak görüyor.Hiç bir ebeveyn benim çocuğum gümüş,bronz,hatta teneke olabilir demiyor…Her insan farklı,farklı yaratılmıştır.Elbette çocuklarımız içinde çok zekiler çıkabileceği gibi,vasat olan veya ne kadar eğitilirse eğitilsin boşa çabalanan çocuklar olabileceğini artık anlamamız gerekir.Burada sınır orta okuldur.Orta okul sonuna kadar,yani 8.sınıf sonuna kadar bir çocuğun ne olduğu,eğitime yatkın mı,yoksa meslekte yetişmesi daha uygun mu belli olur.Ve şunu da belirtmek lazım,o çocuğun eğitime yatkın olup/olamadığını aile bilemez,eğitimciler bilir,rehber öğretmenler bilir ve bu karnedeki notla falan ölçülemez...

  • yorum avatar
    Konyalı
    15-09-2021 16:52

    hayat böyle işte, işi olup stok yapacak yer bulamayan da mutsuz, işi olmayan da. Hayat böyle işte.

  • yorum avatar
    Kızgın Emmi
    15-09-2021 15:58

    “Bu mu gençlerin hak ettikleri?” diyorsunuz ya, evet budur o işsin üniversite mezunu gençlerin hak ettikleri. Bu beylik sözle hikâye okuyorsunuz. Eğitim sistemi, temelden tavana kadar yanlış, bunda herkes hemfikir. Gereğinden fazla üniversite açıp bununla övünmek ve diplomalı cahil(!) yetiştirmedeki gaye de anlaşılır gibi değil. Ama birazda gençlere dokunsanız. Kimse öğrenmek için okumuyor, “hani kıl beşi kurtar başı” misali “al beşi geç sınıfı” hesabı, öğrenmeden mezun oluyorlar. Çıkın kafelere bakın, %50 den fazlası ders çalışmak, araştırma yapmak yerine baba parasıyla gurbetten gelmiş veya yerli halkın öğrenci çocukları. Bırakın bu üniversiteli işsizler lafını. Gerçek anlamda okuyup başarılı olanların hepsi daha üniversiteyi bitirmeden iş garantisi alıyorlar. Sorgulanması gereken, ne okuduğun değil, nasıl okuduğundur, özveridir, azimle öğrenme gayretidir. Bunlar yoksa sonuçta iş bulamaman da gayet normaldir. “Üniversite diplomam var, iş bulamıyorum” diyen, önce kendine bir baksın.

  • yorum avatar
    Oğuz Oğuz
    15-09-2021 12:21

    Muassır medeniyetlerde '' Common prosperity'' diye bir şey vardır. Çin devlet başkanı Xi nin bile henüz 9.ayında olduğumuz 2021 yılı konuşmalarında 65 kez "müşterek refah" kelimesini kullandığını, Komünist Çin Partisinin "Müşterek Refah Kampanyası " başlattığını ve Çin'de Ağustos sonu itibari ile kurulan 73 şirketinde bir nevi eller cebe ilânında bulunduğunu görüyoruz. Verdiği maaş bir aylık kira bedelini bile karşılayamayacak olan, deposuna işçi arayan patrona duyurulur..

  • yorum avatar
    Oğuz Oğuz
    15-09-2021 11:51

    Üniversitelerin acilen kapanarak sayının 25'e indirilmesi lâzım. Bugün ekonomiyi ve sanayiyi ayakta tutan, 30 yıl öncesinin makinelerini, fabrikalarını tasarlayıp kuran teknik üniversite mezunlarıdır. Kolay kazanç elde eden 30% luk kesimin geliri kayıt altına alınarak, işçinin emekçinin geliri 9500 TL fakirlik sınırının üzerine çıkartılmalıdır. Kapitalizmin olumsuz etkilerini yıkmaya çalışan Çin'de bile firmalar hisselerinin 3,5 % oranını çalışanlarına dağıtmaya,bazıları tüm kârlarını köylü için harcamaya, bir firmada 15,5 milyar dolar gelirini toplumsal menfaat için harcama sözü verdi. İş yerlerindeki beyaz yaka, mavi yaka gelir paylaşım farkınında ortadan kalkması daha adaletli bir yapuı kurulması şarttır. Paylaşmadan, belli bir kesimin sırtından refah sağlanmaz, toplumsal güvenlik ve gelecek tehlikeye girer.

  • yorum avatar
    meczubun biri
    15-09-2021 11:27

    iyi olur inşallah.mutluluk içinde başlar bir tebessüm yeter.şükredip razı olan neden mutsuz olsun ki?evet gelecek adına evlatlar adına kaygılıyız endişeliyiz bizi 20 senedir yönetenlere kırgınız küskünüz lakin Allah var mutlaka bir hesap günü var ve mutlaka herkes heybesindeki ile tartıya çıkacak.Ne mutlu o günde alnı açık heybesi iyilikle dolu olanlara.Rabbim kuluna eziyet etmeyeceği gibi çekemeyeceği dertlede imtihan etmez.Başımıza gelen bilin ki kendi tercihlerimizin sonucudur.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.