Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.51
  • EURO
    34.95
  • ALTIN
    2435.6
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64049.93$

NE ZAMAN ÖĞRENECEKSİNİZ?

05 Ocak 2022, Çarşamba 09:03

Olaylara ve dünyaya, konuştuğunuz insanların gözüyle bakın. Çünkü kendi gözünüz, kendi doğrularınız, kendi dünyanızdır. Peki, dünyaya ve olaylara konuştuğunuz insanın gözüyle bakınca ne kazanıyor, ne kaybediyorsunuz, hiç düşündünüz mü? Siz o insanın yaşadıklarına onun gözünden bakmadığınız için önyargıyla adaletsiz davranıyor ve eleştirmeye başlıyorsunuz. Adaletin olmadığı bir durumda ise, sizin onu yargılamanız, adaletsizlik ve insafsızlık anlamına geliyor.

Akıllı olun, yargılamak, sorgulamak ve hatalardan dolayı ayıplamaktan vazgeçin. Hiç kimse o hatadan muaf değildir. Her an, o ayıpladığınızla veya ona benzer bir durumla sınanabilirsiniz. Her hata, yapan kişinin imtihanıdır. Aklı olan başkasının imtihanı hakkında yorum yapmaktan kaçınır.

Önyargı ile eleştiriye yöneldiğiniz insan, sırtındaki yükten beli kamburlaşmış ve yorgun düşmüştür; kiminin kafasının içinde hayatına dair çözümleyemediği problemleri yük haline gelmiştir, kiminin de yüreğinde kaldıramayacağı ve sizin anlamlandıramadığınız yükler vardır.

Sırttaki yüke gücünüz yeter, insafa gelir insaniyet namına yardım eder, hafifletir, soluk almasını sağlayabilirsiniz, ama kafadaki yükü size açıklayamadığı için ne düşündüğünü bilmezsiniz, asıl sorgulamaya bile cesaret etmemeniz gereken yürekse, o ayrı bir durumdur. Belki de, içinde kendinin bile anlamlandıramadığı, yeri gelir yangınların, yeri gelir fırtınaların oluşturduğu acı bir sükût hali vardır.

Eğer hala yargılama ve sorgulama yapabiliyorsanız, zihninizde oluşturduğunuz önyargılarla, hayatın gerçekleri arasında bir perde vardır. Bu perde, kendince kurguladığın zanlarla oluşan bir hayal perdesidir. Bir anlamda egonuzun tatminsizliği ve her şeye karışma isteğinizle insanların gerçek dünyasını görmemek ve anlamamak üzerine oluşturduğunuz perdedir. Bu perde, sizin gerçekleri görmenizi engelliyor ve zanlarla ürettiğiniz sorgulamaları ve hataları, gerçek gibi kabul etmenizi sağlıyor.

Hayatınızı anlamlandırmak ve gerçeklerle yüzyüze gelmek için değişiminizi sağlayın, kimsenin işine karışmayın. Bakın, hayat her gün değişiyor, yıl mevsimlerle yol alıyor. Kendi hayatında değişimi görmemiş, mevsimlerin değişkenliğiyle hayatın gerçeklerinden uzaklaşıp, değişime ve iç yolculuğuna yol almayan insanlar, kendilerini, ilkbahardaki yaprak gibi yeşil kaldıklarını zannederler ve hatasız olduklarını kabul ederler. Ama ilkbaharda yeşil olan yaprak bile sonbaharda sararıp toprağa düşüyor, toprağa gübre olarak can veriyor. Sizse, toprak gibi kabullenen ve değişimi sürekli yaşatan olmayı düşünmüyor, egonuzla hep yargılayıcı, hata bulucu ve onları göreviniz olmadığı halde tenkitle düzeltmeye çalışarak, egonuzu tatmin ettiğini düşünerek zamanınızı boşa harcıyorsunuz. Biraz olsun tevazu gerektiğini, kişinin kendinden sorumlu olduğunu düşünmeden, insanları rahat bırakmak ve göreviniz olmayan şeylerle uğraşmamanız gerektiğini düşünmüyor, kendi içinizin kirini görmezden geliyorsunuz. Dolayısıyla da, içiniz kirliyken, başkasını temizleyemezsiniz. İçinizde ölmüşken, dışarıyı diriltemezsiniz. Aslında, sizi hata bulmaya ve sorgulamaya yönlendiren de, bu içinizdeki ölmüşlüktür.

İnsafsız olmayın, toprağa düşüp can veren yaprak gibi kendi yüreğinize düşün, yüreğinizdeki olumsuzlukları gidererek yeniden hayat bulun. Bakın, içinize düşüp iç temizliğinizi yaptığınız zaman göreceksiniz ki, isteseniz de başkalarının işine karışmayacak, haddinizi bilerek, bilmediğiniz hayatların içine destursuz girmeyeceksiniz. Çünkü buna vicdanınız da, insanlığınız da izin vermeyecek.

Ah insanlar, garip insanlar, ne zaman öğreneceksiniz bilmiyorum, insanın, sadece etten ve kemikten ibaret olmadığını, duygu, düşünce ve kendilerine has bir hayat tarzları olduğunu.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.