Konya
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.53
  • EURO
    34.88
  • ALTIN
    2429.9
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66322.73$

“MUTLU BİTEN İMAM HATİP, MUTSUZ BİTEN İMAM HATİP…”

31 Mayıs 2021, Pazartesi 08:49

Yeni haftaya biraz daha ısınan hava ve özellikle de pandemide yeni 1 Haziran uygulamasına kitlenerek başlıyoruz.

Belki hala nereden ve niçin çıktığı net olarak bilinemeyen yüzyılın salgını, ardından dünyayı saran pandemi meselesi, bugünlerde aşı meselesi ile önce ekonomimiz buna paralel psikolojimizi, sağlığımızı bozarak günümüze şükretmeye devam ediyoruz.

İzninizle hemen gündem başlıklarımızla yazımıza başlayalım.

NEDEN YİNE 14 GÜN KARANTİNA?

Sorum sakın ola, direkt bizim sağlıkçılara değil.

Ama malum hafta sonuna girerken Bakan Koca salgın ve karantina süresi ile ilgili olarak yeni alınan kararı duyurdu.

Bu son karara göre “Temaslı Takibi Rehberi”ni güncelledi.

Yani karantina süresi yeniden 14 güne uzatıldı. Koronavirüs Bilim Kurulu tarafından hazırlanan Temaslı Takibi, Salgın Yönetimi, Evde Hasta İzlemi ve Filyasyon Rehberini güncelledi. Yakın temaslılar için 10 gün olan karantina süresi 14 güne uzatıldı. Aşılılara da temas halinde 14 gün karantina getirildi.

Bir önceki rehberde yakın temaslılar için karantina süresi 10 gündü. Bu kişilerin karantinası daha önce 7'nci gün yapılan test sonucu negatif çıkarsa bitiyordu. Bu süre yeni rehberle birlikte dört gün uzatılmış oldu.”

…………

Allah aşkına ister adı Bilim Kurulu üyesi olsun, ister resmi ister özel, ister iktidar yanlısı olsun, isterse böyle dönemde bile muhalefet yapan sağlıkçılarımız dahası sağlıkçılarımızın en iyisi (!) olduklarına inandığımız insanlar ne yapıyorlar?

Elbette ne yaptıklarının ve ne yapılmak istendiğinin cevabını bilebilecek durumda değiliz?

Bilsek yazarız.     

Ancak bir dönem 14 sonra 7 sonra yeniden 14 günlük karantina kararları insanların aklını karıştırıyor.

Bu kararları elbette bilimsel verilere dayanarak değiştirebilirsiniz.

Yalnız ne olurdu sanki bir de bunun gerekçelerini açıklasanız.

Mesela bakın en başta aşı karşıtlarına karşıyım. Ancak bu güzel ülkenin saf temiz samimi insanlarının kafaları karışık. Dahası karıştırılıyor.

Son alınan karara ne karşı çıkabilecek bir çaptayım ne de böyle bir ruh haline girebilirim.

Yalnız çarşı pazar bu duruma büyük tepkili. Çünkü insanların canı malı parası denildiği zaman gözlerimiz dönüyor. Her ekrana çıkan kendine göre konuşuyor, yorum yapıyor. Her eline fırsat geçen bilimsel otorite oluveriyor.

Böylesine bilgi kirliliği içerisinde de 7’den 77’ye her kafadan bir ses çıkıveriyor.

Cumartesi günü iki işadamı ile laftan lafa atlarken bir tanesi çok samimi olarak “Ailemizde hepimiz corona olduk. Ama hiçbirimiz aynı ilaçları aynı şekilde kullanmadık. Mesela anneme ilaçların hiçbirini vermedik. Ben hepsini içtim. Eşim ve çocuklarıma ise bazılarını vermedim” diyordu…

…………

Geçen gün yine bir büyüğümüz anlatıyordu. Eşi eczacı imiş. Eşi aşı olmuş. Ama bu abimiz aşı sırası geldiği halde aşısını olmamış ve hiddetle “Aşı filan olmam. Aşının etkisini bilen gören söyleyen belgeli ispatlı açıklayan var mı?” diyordu…

……………….

En eğitimlimiz, en güngörmüşümüzün aklı bu kadar karışık iken, bir de büyüklerimiz rakamlarla böyle oynarlarsa millet olarak Fatih Erkoç’un “OYNATMAYA AZ KALDI” şarkısı kulaklarımda çınlamaya başlıyor;

“Bir acayip bekleyiş

Sanki dakikalar yok, yıllar geçiyor

Beynimin aynasında

Örümcekler bağlanmış hücrelerime

 

Kokladığım çiçekler çoktan ölmüşler

Beklenen kara tren gelmiyor artık

Aldatılmış duygular isyan ediyor

Gözümdeyse bir bakış tam tımarhanelik

 

Oynatmaya az kaldı, doktorum nerede?

Bir güzel kız yüzünden çıldıracağım

Oynatmaya az kaldı, doktorum nerede?

Bir güzel kız yüzünden çıldıracağım….”

“86’DAN BUGÜNE KONYA’DA KİM KALDI?”

Para, pul, makam, şöhret elbette ki çok güzel şeyler. Kim istemez ki. Ama bugünlerde öylesine mutlu ve huzurluyum, dahası “kuşlar gibi hafifledim ki”…

Basın hayatımda son dönemde boşlukta geçirdiğim 10 günün ardından 70’li yıllarda sektörle tanıştığı ilk gazetem KONYA POSTASI’nda yeniden çalışmaya başlayınca öyle duygu dolu olaylar yaşıyorum ki tarif edemem.

Ama bunlardan bir tanesini de yazmadan geçersem bazı gerçeklere haksızlık ederim.  

Geçtiğimiz hafta içerisinde Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde üst düzeyde görev yapan Profesörlük unvanına sahip bir hocam aradı. Selam sabah ve güzel dilleklerini sunan hocam ile sohbete başladık. Hocam Konyalı değil. Kendisi şöyle diyordu;

“Uğur abi Konya’ya 1986 yılında Selçuk Üniversitesi’ni kazanan bir öğrenci olarak ilk defa gelmiştim. Cıvıloğlu’nda öğrenci idim. Sporla olan bağım nedeni ile sizi uzaktan tanımıştım. Şimdi çok şükür 2021’deyiz ve sizi hala günlük olarak üstelik de ailecek takip ederiz. Şimdi KONYA POSTASI’nda olduğunu öğrendikten sonra yazınızı okurken Konya’ya gelişimi ve ilk öğrencilik yıllarımı adeta yeniden yaşadım.

Konya gözümün önünden geldi geçti.

O günlerden bugünlere bu şehirde kimler geldi, kimler geçti.

Ne rektörler, ne valiler, ne belediye başkanları, ne siyasiler ne sporcular…

Siz bizler için çok özelsiniz. İnanın ailecek sizi mutlu bir şekilde takip ediyoruz. Burada da başarılı olacağınıza yürekten inanıyoruz. Eşim ve çocuklarla dualarımız, en güzel dileklerimiz sizinle. Siz bizim için de, Konya için de büyük değersiniz”….

Hocamın bu sözlerini utanarak ama gururla dinlerken çok duygusallaşmıştım. Ama mesleğin verdiği alışkanlıkla konuşmaları da bir taraftan ajandama not alıyordum.

Dün bu satırlar yeniden gözüme ilişti.

Kendi kendime dedim ki “Özteke akıllı ol az hata yap. Hayatta en güzel şey, en onurlu şey, bir insanın kendine göre kendine özgü bir duruşu olmasıdır. Para pul makam şöhret. Hepsi geçici. Ama Konyalı dahi olmayan insanların beyninde yüreğinde eğer böyle bir iz bırakabildin ise haline şükret hatta git iki rekat da şükür namazı kıl”   

………..

Gerçek samimi dostlarım sizler iyi ki varsınız. Allah bizleri sizin gibi dostlarımızdan eksik etmesin. Mahrum bırakmasın. 

İMAM HATİPLİ’NİN MUTSUZ BİTEN HİKAYESİ Mİ VAR?

Biz gazetecilerin hele hele benim her şeyim meslekte varlığımızın nedeni dostlarımız, bize inananlar, okuyucularımızdır.

Eğer sizler olmaz iseniz çok açık net söylüyorum “Ben bir hiç olurum”

Cumartesi günü iki ayrı okurumuz fotoğraflarını çekerek bir okul ilanından duyurusundan söz ediyorlardı.

Ve her iki bürokrat okurumuzda bu ilandaki şu cümlenin yanlışlığına dikkat çekiyorlardı.

Neydi o cümle; 

“Bizimki mutlu biten bir İmam Hatipli hikayesi”

…………

Önce bir; eğitim camiası benim için olmaz ise olmazlardandır.

İki, söz konusu okulun duyurusu ile ilgili olarak bu yazılan cümle içinde yöneticisi eğitim çalışanı asla bu işin cumartesi günü olduğu gibi başka yönlere çekilebileceğini düşünmemişlerdir. Çünkü bizim eğitimcilerimiz gerçekten çok iyi niyetli, fedakar ve samimi insanlardır.

Onlar önce bizim gibi sonra da bazı vatandaşlarımız gibi söylenen bir cümlenin, asılan bir pankartın altı üstü nasıl doldurulabilir? Demezler.

Tabii bu iş gelişen dünyada artık profesyonel medya işidir. Bu konuda şehrimizde sadece benim yakından tanıdığım çok profesyonel isimler vardır. Akademisyenler vardır.

Mesela Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Reklamcılık ve Reklam Araştırmaları konusunda Konya’nın değil Türkiye’nin muhteşem beyinlerinden Prof. Dr. Hüseyin Altunbaş hocadır.

Dün pazar ve tatil günü olmasaydı ben de bu satırları sabahın köründe yazmaya çalışmasaydım telefonla direkt Hüseyin Hoca’yı arar, ona sorardım. Şimdilik okurlarımızın serzenişini yazmaya çalışıyorum.

…………

Evet Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi “inançlı nesiller” için İmam Hatip okulları artık eğitim politikamızın olmazsa olmazlarının birinci maddesi.

Ülke siyaseten iyi bir Adana karpuzuna bıçağı dokundurduğunuz zaman nasıl şaaaak diye ikiye yarılır. Biz de millet olarak şaaaak diye iki parça olduğumuz için çok sevdiğim ve inandığım eğitim konusunda İMAM HATİP meselesinin de yanlış yorumlanmasından dolayı üzüntülüyüm.

Evet bu pankart ne kadar iyi niyetli ve samimi olsa da “Bizimki mutlu biten bir İmam Hatipli Hikayesi” deniliyorsa hemen karpuzun öbür yarısı “Mutsuz biten İmam Hatipli hikayelerini” ortaya koyar.

Peki bu kime ne yarar sağlar?

Elbette ki kocamaaaan bir hiç(!)

Bu konuda kendimce yorum yapmak da istemiyorum. Çünkü gelinen noktada bir kesim “İmam Hatipli olmaktan onur” duyarken, belki bir kesimde “Çok şükür İmam Hatipli değilim” diyebiliyor.

Allah bize akıl fikir ve feraset versin inşallah. Doğru yoldan ayırmasın diyelim ve bugünlük noktayı koyalım.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Bazen en iyi seçim vazgeçmektir. Hayat sana vazgeçtiklerinle değil seçtiklerinle ilerleme kararlığını öğretir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

İyi ya da kötü dünümüzü hiç unutmadan yaşadıklarımızdan dersimizi çıkarabildiklerimizle yolumuza devam edebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.

 

Yorumlar

  • yorum avatar
    meczubun biri
    31-05-2021 17:27

    mesele ne okuduğun nerede okuduğun değil emmi hala anlayamadık.mesele adam oldunmu vatandaş oldunmu hakkı hukuku bildinmi adaletin ipine sımsıkı sarıldınmı yetimin başını okşadınmı akrabana bile adil oldunmu kul hakkı yedinmi evden çıkarken hanımınla helalleştinmi eve gelince yüzüne bir güldünmü evlatlarına baba ana olabildinmi?çalışanın senden sen ondan razımısın.ben meczubum aklım ermez kim ne okumuş ben sıfata değil kalplere bakarım.

  • yorum avatar
    Murat
    31-05-2021 11:40

    Benim imam hatip hikayem mutsuz bitti. Hiç gitmemeyi dilerdim.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.