Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.48
  • EURO
    34.96
  • ALTIN
    2436.6
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64765.06$

MİSYONERLİK VE MİSYONERLER (5)

13 Ocak 2020, Pazartesi 09:06

Bu durum zayıf devletlerin kaderidir. Osmanlı devleti son zamanlarında köylerde ve kentlerde İncil dağıtan misyonerlere bile mani olamamış, olmaya kalktığında hemen elçilikler ve konsolosluklar devreye girip müdahale etmişlerdir. Suç işleyen bir yabancı bir azınlığın evine sığınırsa, onu Osmanlı jandar­ması girip yakalayamaz, onu ancak konsoloslar alır, götürür, yargılar ve cezalandırırdı! Bu imtiyazları Osmanlıdan koparan De La Forest isimli misyoner bir papazdı. Osmanlıda elçileri olmayan küçük devletlerin vatandaşları bile bir suç işledikleri zaman İngiltere, Fransa gibi devletlerin temsilciliklerine sığın­dılar mı kurtulurlardı. Ama bu sadece Osmanlıda böyle değildi. Dünyadaki zayıf devletlerin hepsinde durum aynıydı. Bugün bile yabancı bir memlekette suç işleyen bir ABD askeri yargıla­namıyor.  

Abdürreşid İbrahim, şahit olduğu olaylarda, Müslümanların şuursuzluğuna da şöyle sitem ediyor: “1900’lü yıllarda Misyo­nerlerin Ortadoğu bölgesinde açtıkları okullarda talebeler mektepte oldukları müddetçe günde iki defa kiliseye gitme mec­buriyeti vardır. Müslüman çocuklarını da mecbur ettikleri halde, buralara çocuklarını yazdırabilmek için yarış yapan Müslümanlara hayret etmemek içten değil...”(1)

Misyonerler Afrika Asya gibi geri kalmış bölgelerde hiz­met ederken yerli halktan ve çocuklardan çok basit hastalıklara yakalananları tedavi edince, onların hiç bilmedikleri aletleri kullanınca, hiç görmedikleri eşyaları onlara hediye edince, yani medeniyet mamullerini sergileyince misyonerlere bir kudsiyet izafe edilerek; özellikle kabile reislerini ve çocuklarını tedavi etmeleri sayesinde birçok kabileler toptan Hıristiyan olmuşlar­dır.(2)

Güney Afrika’da her 1300 yerliye 1 misyoner düşecek şe­kilde çok ve kalabalık görev yapmaktadırlar.(3) David Liwinstone adında bir İskoçyalı misyoner sadece kendi başına Afrika’da yaptığı faaliyetler neticesi İngiltere’nin nüfusu kadar yani 70 milyondan fazla insanı Hıristiyan yapmış(4),  ve ömrü­nün sonunda kahramanlar mezarlığına (Westminster Abbey)  konmuştur. Bir mektubunda: “Afrika’ya üç millet hizmet edebi­lir Amerikalı, İngiliz ve Türk” diye yazmış ve mezar kitabesine de bu satırlar geçmiş, Türk kelimesi de yazılmıştır.(5) 

Misyonerlerin ileri gelenlerinden Mister Bills şöyle demiş­tir: “İslâmiyet, Afrika’da Hıristiyanlığın faaliyetlerine karşı çıkan en büyük engeldir. Bizim amansız düşmanımız yalnız Müslümanlardır. İncilin yayılmasına muhalif yoktur. Bunun karşısına ne yerli bilgisizler, ne putperestler, ne de başkaları. Buna sadece Müslümanlar mani oluyor.”(6)

Almer Dulgas isimli misyoner şöyle demiştir: “Kamplarda, okullarda vb. yerlerde Müslüman çocuklarına yapılan yardım­lar, belki onları Hıristiyan yapmaz ama, babaları gibi de Müs­lüman bırakmaz.”

Bir papaz misyoner, merhum Sabahattin Zaim’in arkadaşı Ahmet Sait Bey’in de bulunduğu bir salonda konferans vermiş,  çalışmalarını anlatmış, dinleyenlerden yardım istemiş. Dinle­yenlerden biri “bugüne kadar kaç Müslüman’ı Hıristiyan yaptı­nız” diye sormuş. Papaz “üzerinde çalıştığımız Müslümanları Hıristiyan yapamadık ama onlar bugün Müslüman da değiller” demiştir.(7)

Bütün bu imkânlara, bu çalışmalara, bu gayretlere rağmen, büyük bir çöküşün içindeler. Çünkü “yalancının mumu yatsıya kadar yanar” denmiş. “Güneş balçıkla sıvanmaz” misali, hak ve gerçek din olan İslâm’ı karalama kampanyaları artık işe yaramı­yor. Çünkü bugün dünya globalleşmiş, isteyen insanlar her türlü bilgiye, gerçeğe, hak ve hakikate ulaşma imkânlarına sahiptirler. Şu misaller buna delildir:

Almanya’da yayınlanan Focus dergisinin bir araştırmasına göre; “son yirmi yıl içinde 40 milyondan fazla insanın resmen kiliseden koptuğunu ve Latin Amerika’da da her saat başı 400 kişinin, bağlanıp ibadet ettiği kiliseyi terk ettiği bilinmektedir.”

Avrupa’da ise başta İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Hollanda olmak üzere, hemen her ülkeden kiliseyi terk edenle­rin sayısının günden güne arttığı bir vakıadır.

1980 yılında 186 kişi kiliseden kaydını sildirirken bu raka­mın 1992 yılında 500 bini bulduğunu ve Vatikan yetkililerinin beyanına göre 840 milyon Katolik Hıristiyan’dan şu an yalnız 9 milyonunun yani ancak % 1’inin Pazar ayinlerine katıldığı bi­linmektedir.(8)

 

Dipnotlar:

1-Abdürreşîd İbrâhîm, a. g. e. s. 28, 74, 134, 553.

2-Mustafa Armağan, “Büyük Osmanlı Projesi”, Timaş Yay. İst. 2008,s.49.

3-Yusuf Uralgiray, a. g. e. s. 134.

4-Mustafa Armağan, “Osmanlının Kayıp Atlası”, Da Yay. 2005, İst. s. 8.

5-Büyük Osmanlı Projesi, Mustafa Armağan, Timaş Yay. İst. 2008, s. 47.

6-İslâm Âleminde Misyonerlik Faaliyetleri, Mütercim: Yusuf Uralgiray, Ank. 1977, s. 22.

7-Sabahattin Zaim, “Bir Ömrün Hikayesi”, İşarete Yay. İst. 2008, s. 260.

8-Sezçen Ongon, “Hristiyanlık Çatırdıyor”, Tarih ve Medeniyet Dergisi, Temmuz 1994, sayı 5, s. 9; İbrahim Refik, Tarih Şuuruna Doğru-2, Albatros Yay. 7. Bas. İst. 2001, s. 28. 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.