MİRAC GECESİ

Bu hafta dini hayatımız bakımından iki önemli konu gündemde bulunacak. Birincisi 20 Nisan 571 tarihinde dünyayı teşrif eden Rasul-i Zişan Efendimiz'in (sav) kutlu doğum haftası 17-23 Nisan tarihleri arasında yoğun etkinliklerle değerlendirilecek. İkincisi ise 23 Nisan Pazar akşamı receb-i şerifin 27. gecesi olan Mirac gecesi ihya edilecek.

Mi`rac, Hz. Peygamber’in Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya, oradan da göğe yaptığı yolculuğu ifade eden bir kavramdır.

Yüce Rabbimiz İsra suresinde şöyle buyurur:

"Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir." (İsra, 1)

Peygamber Efendimiz (sav) de bir hadis-i şeriflerinde

“İsrâ gecesinde İbrâhim aleyhisselâm’a rastladım. Bana şunu söyledi: Yâ Muhammed! Ümmetine benden selâm söyle ve onlara cennetin toprağının çok güzel, suyunun tatlı, arazisinin son derece geniş ve dümdüz, ağaçlarının da sübhânallahi ve’l-hamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber’den ibaret olduğunu haber ver.” (Tirmizî, Daavât 59) buyurmuşlardır.

Peygamber Efendimiz'e bu gece

1) Beş vakit namaz verilmiştir.

2) Bakara suresinin son âyetleri (Amenerrasulü) verilmiştir.3) Ümmetinden Allah'a şirk koşmayanların büyük günahları mağfiret olunmuştur.   (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 422; Müslim, İman 279)

Mirac, kelam alimlerimiz tarafından Peygamber Efendimiz'in mucizesi kabul edilmektedir.

Gerek Kur’an’da gerekse kavlî ve fiilî sünnette namazın dinî hayattaki öneminin ısrarla vurgulandığı bilinmektedir. İftitah tekbirinden sonra kulun Allah’a hitap etmesiyle başlayan namaz, zâhirî şeklinin ötesinde bâtınî konumuyla müminin ruhî mi‘racı sayılmaktadır. Nitekim Gazzâlî İ?yâ`da, namazın zâhirî yönünü anlattıktan sonra derunî-mânevî hayatı geliştiren özelliğine de geniş yer ayırmış, bu arada psikolojik muhtevanın (huzûr-ı kalb) sadece Allah’a yönelik olmasına ağırlık vermiştir (I, 211-227). Bu açıdan namazın müminin mi‘racı olduğu şeklindeki değerlendirmenin doğruluğu ortaya çıkmaktadır. (Salih Sabri Yavuz, `Mi`rac`, DIA, c. 30 s. 133)

Bu değerlendirmeye katılmakla birlikte namazlarda her iki rekatta oturularak okunan et-Tehiyyatü duasını Peygamberimizin miracta okuduğuna dair hiçbir hadis kaynağında yer almayan kayıtla birlikte "Namaz, müminin miracıdır." şeklinde bazı tefsir kitaplarında (Fahrettin er-Razi, Mefatihu'l-ğayb, 1/226, 1/233; Tefsiru'n-Nisaburi, 1/114; Ruhu'l-Beyan, 6/64, 8/98) hadis diye nakledilen sözün ve senedsiz rivayetin yaptığımız araştırmalarda hiçbir hadis metin kitabında senedini bulmak bir yana metnini bile bulamadığımızı ifade etmek istiyoruz. Ancak Mirkatü'l-Mefatih Şerhu Miskati'l-Mesabih adlı bir hadis şerhi kitabında hiçbir hadis kaynağı verilmeksizin "varit olmuştur ki, denmiştir ki" şeklindeki ifadelerle bu söze yer verildiğini görüyoruz. (1/55, 2/624) Bu sebeple "Namaz, müminin miracıdır" sözünün Kur'an'a uygun ve anlam olarak güzel olsa da hadis olarak zikredilmesinin uygun olmayacağını belirtmek isteriz.

Netice olarak isra ve mirac mucizesi haktır.

Mübarek mirac gecesini ihya etmek için bu geceye ait özel bir "Mirac gecesi namazı" bulunmamakla birlikte önce çok tövbe ve istiğfar ederek varsa kaza namazları kılmalıyız. Kaza namazımız yoksa gece teheccüd namazı veya yatmadan önce iki rekat tövbe veya şükür namazı kılabiliriz.

Her gece Peygamber Efendimizin İsra suresini okuduğuna dair rivayeti esas alarak hiç olmazsa bu gece İsra suresini veya Kur'an'dan kolayımıza gelen sure ve ayetleri yüzünden meali ve tefsiriyle okuyabiliriz. Ayrıca Peygamber Efendimize çok salatü selam getirebiliriz.  Yüce Rabbimizi çok zikredebiliriz. Kendimiz, eşimiz, çocuklarımız, anne-babamız, akrabalarımız, komşularımız, dost ve arkadaşlarımız, vefat eden yakınlarımız ve şehitlerimiz ve bütün müminler için çok dua edebiliriz.

Allah dualarımızı ve bütün ibadetlerimizi kabul eylesin. Bizi cennetiyle ve cemaliyle onurlandırsın. Cehennem azabından korusun. Mirac geceniz mübarek olsun.