Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.53
  • EURO
    34.90
  • ALTIN
    2439.9
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64943.7$

MİLLETE HİZMET ETMEK

09 Ocak 2016, Cumartesi 10:17

Ahmet Hamdi Tanpınar, ”İnsan değişmezse çürür” ,  Mevlana Hazretleri de “ Dün geçti, bugün yeni şeyler söylemek lazım” diyerek değişimden bahseder. Daha iyiye ve güzele ulaşabilmek için, dünlerin üzerini sağlamlaştırarak geleceğe yönelik makul ve mantıklı planlamalar yapmak zorundayız.

Değişim katiyetle elbise değiştirir gibi üzerinde bulunanları çıkarıp atmak değil, aksine sahip olduğun sahip olduğun değerlerin korunarak günün şartlarına göre gereken tedbirleri alabilmektir.

Günümüzde en çok kullandığımız kavramlardan biride Batılılaşmak/çağdaşlaşmak vb. ifadeleri olmasına ve günü birlik politikacılarımızın dillerinden hiç düşürmemelerine rağmen 1923 yılından buyana epey bir zaman geçmiş ama hedef olarak planlanan batılı çağdaş ölçüler bir türlü yakalanamamıştır.            

Demek ki:  bal, bal demekle parmak yalamakla bu iş olmuyor. Batılı kendi kulvarın da bilmem kaç yüz sene bu işin hesaplaşmasını toplumsal bazda yaşarken bizimkiler hazır çöreğin peşine düştüler. Taklit yoluyla bu iş halledilseydi şimdiye kadar biz batıyı geçmiş hatta çağdaş medeniyetin üzerine çıkmıştık.    O halde mesele zihinlerde olması gereken değişimdir. Ya da başka bir ifadeyle asıl inkılâp kendi üzerinde zihniyetinde yaşadığın değişimdir.

Bizde adam kıtlığı yaşanır. Toplumlar ya da bireyler alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçmiyor. Ülkemizin kendine özgü genel gerçeklerinden uzak, toplumla ihtilaflı, sadece kendi görüşleriyle yaşayan, kendine bile yabancı,  ufuksuz, politik kaygılarıyla kavgalı, değerlerine yabancı,  kendisiyle yüzleşememiş kısır çekişmelerin eteğine yapışan, kendisine bırakılan mirasın hovardalığına soyunmuş dar kalıptan bakan politikacılarla uzun soluklu bir yerlere varmak mümkün değildir.

Mahkeme kadıya mülk olmadığına göre, hangi makam ve mevkide bulunursak bulunalım bunların hepsi bir gün bizi bırakacaktır. Gözlerini hırs bürüyen insanların yarın bu ülkenin sorumluluğunu omuzlarına yüklenebilecek, vizyon sahibi birini yetiştirmeden huzur içerisinde olmayı düşünmedikleri,  maalesef Türkiye’ye özgü bir gerçektir.

Bunun en belirgin nedeni de hepimizin bildiği bir durum.Tek kelimeyle kıskançlık….İyilik ve güzellikte    yarışacağımız yerde ,sırf inat olsun diye çekememezlik girdabında dönüp durarak, bu olumsuz duygulardan hiç taviz vermeden bugünlere kadar geldik. Bugünde bu cenahta yine değişen bir şey yok. Aynı tas aynı hamam hikâyesi.

Büyüklerden kalan miras kırıntılarını değişmeyen şaşmaz ve aymaz inat politik hırslılık küpünü kırıp, bundan vazgeçerek “Biz yeni nesil böyle olmak istemiyoruz, bireysellik değil, toplumun menfaatlerini ön planda görmek istiyoruz” kısaca artık anadan atadan kalma politik uygulamalar değil, akılcı ve toplumsal gerçeklerle bağdaşan anlayışa ve zihniyete uygun politikalar üretmek istiyoruz diyen bir nesil bekliyoruz açıkça.

Kıskançlık ve ihtirasın zihinlere işlendiği ve insanlara hareket alanını daralttığı demek ki doğruymuş.    Demek ki: bizlerin hala günübirlik politik kaygılar peşinde koştuğu, günün kurtarılmaya çalışıldığı hala değişmeyen bir vakıa imiş de biz farkında değilmişiz. Ya da biz uzak diyarlar da bulutlar ülkesinde hayal kuruyormuşuz. Ne yapalım bizim elimizden de ancak böyle şeyler geliyor. Malumunuz partici ve pırtıcı olmadığımız için “hep siyaset üstü düşünmeye ve ülkemize aşkımızı dillendirmeye, yetim malının korunmasından yana olmaya, toplumdan arsızlık, yüzsüzlük, hırsızlık gibi gayri ahlaki işlerin olmamasına ilişkin kaygılarımızı dile getirdiğimizden olsa gerek, ifadelerimiz maalesef bugünkü politik kulvar da pek de makbul bulunmuyor.

İnsanlar başkalarını hodri meydana çağırmadan keşke kendilerinin nefisleriyle uğraşmaya hodri meydan çekmiş olsalardı, eminim bu işten en karlı çıkan hepimiz olurduk. Nefsiyle mücadelesini bırakan, kendini sadece hayatın kucağında maddi hedeflerle avutanlar, kim olursa olsun bilmelidir ki,  bu hayatın sınırlı bir ömrü vardır. Elimizde ve avucumuzda ne varsa hiçbiri mezara götürülmeyeceğine göre, bizden beklenen inançlarımız doğrultusunda yaşamak ve yaşatmaya çalışmak olmalıdır. 

Eğer insan makam mevki ve hırsı peşinde siyaset yapacaksa sonuçlarını bugün gayet iyi görüyoruz.  Bilirsiniz Kubilay Uygun örneğini.

İnsan yetiştirelim diyorum. Terini akıtacak, acıları ve sevinçleri paylaşacak,    ruhunu ve enerjisini halkının emrine vermiş, sermayesi sevgi, emeğinin karşılığını Allah’tan bekleyen insanlar yetiştirelim diyorum. Bizler ne çektiysek, diline-dinine- tarihine-değer yargılarına-inancına karşı çıkan ve bunlarla kavgalı politikayı menfaati için yapanlardan çektik.

Millete hizmet etmek bilinsin ki bilgiden/insan yetiştirmekten/adam gibi adam davrananlardan geçer.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.