Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    35.03
  • ALTIN
    2424.3
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64195$

MESLEK DEĞİL İNSANLIK KUTSAL OLAN

31 Ağustos 2019, Cumartesi 10:14

Uzun süredir kitap okumadığımı fark ettim. Gerek yoğunluk gerekse gönül tembelliği beni okumaktan uzak tutmuş bir hayli zamandır. Muhtemelen biraz televizyon biraz telefon biraz sohbet, muhabbet derken okumak aklıma gelmemiş hiç. Birkaç gün önce far ettim bu tembelliğimi ve elime ilk geçen kitabı okumaya başladım. Elime geçen ilk kitap ise kısa bir ziyarette gözüme çarpıp oldukça fazlalığından cesaret ederek bir tanesini istediğim, bir yarışmada ödül alan yaşanmış hikayelerin derlendiği bir eserdi. Bu yaşanmışlıkların en belirgin ortak noktaları ise eğitimcilerin anıları olmasıydı. Hikayelerin tarihlerine baktığımda çok eskiye gitmiyorlar on, on beş yıllık anılar diye düşündüm. Fakat okudukça on yıl önce yazılmış fakat yirmi yıl önce yaşanmış gibi olduklarını anladım. Geneli ilk atama heyecanı ile en ücra köşelerde öğretmenliği öğrenen ve sadece öğretmen olmakla yetinemeyenlerin anıları. Zorlukları, fedakarlıkları, yaşanan en küçük umutları veya kaybedilen hayatları sığdırmışlar sayfalara. Çoğu elleriyle okul yapmış, maaşlarını çocukların eksikleri için harcamış, çocuklara dağların arasında sıkışıp kalan köylerinden daha büyük birer dünya sunmuşlar. İşte bu yüzden bu yarışmada yer alıp dereceye girerek bu kitabın sayfalarının arasında yer edinmiş. Okudukça bağladı kitap beni, her hikaye gözümde canlanmaya başladı. Oysa daha yarısındayım ama ne çok anı okudum ne çok zorluk yaşamış gibi hissettim kendimi. Birde ne kadar kutsalmış dedim öğretmenlik. Okuduğum her hikayede bir kahraman var adı Ali, Veli, Ayşe ama soyadı Öğretmen olan. Zaten kalıcı olan tek isimde öğretmen oluyor hepsinde. Bu öğretmenler nerede dedim şimdi. O küçücük köylere hayat veren, küçücük çocuklara yollar çizen, küçücük yüreklere koca koca umut olan… 

Okuduğum hikayelerin çoğu şimdi öğretmen olan kişiler tarafından yazılmış. Fakat hiç biri bu gününü anlatmamış. Hepsi ücra bir köyde gelen öğretmenin birkaç ay sonra terk edip gittiği kışın çetin, yazın kurak susuz yağmura hasret geçtiği yerlerde okumanın ne demek olduğundan habersiz lastik ayakkabı giyen çocukların hikayeleri. Her gelen öğretmenle sevinen ama kısa süre sonra gidişiyle yıkılan çocuklar. Okulları yıkık dökük, defteri kalemi olmayan, kitabı ulaşılmaz gören çocuklar. Öğretmen pansiyonunda hiçbir öğretmenin kalmadığını bu pansiyonların hep depo niyetine kullanıldığına şahit olan çocuklar. Ama onları bugün öğretmen yapan öğretmenleri bu alışılmış düzeni yıkan kutsal varlıklar.

Hepsi anlatmış yazın sıcağında kışın ayazında köylerine gelen ve ilk işi o depo görevi gören pansiyona yerleşmek olan öğretmenlerini. İlk haftalar işin içinden çıkamayacaklarını düşünseler de sonradan öğrencilerinin gözlerinden güç alarak direnişlerini. Yok diye sızlanmak yerine yoksa var ederiz varsa tamir ederiz mantığını v-nasıl işlediklerinden bahsetmişler. En önemlisi de öğrencilerine ne kadar güvendiklerini ve o çocukların gelecekte önemli yerlere geleceklerinden ne kadar emin davrandıklarına değinmişler. Kaçmak yerine savaşan öğretmenlerin öğrencileri de bugün birer öğretmen olmuş ve tek sebebi başaran öğretmenlerini örnek almalarıymış. Kendilerini umut olan can veren öğretmenleri gibi başka ücra köşelerde ki çocuklara can vermek için girmişler bu yola. Şimdi çoğu kutsal bildikleri bu mesleği yapıyorlar bir öğretmen uğrunu. Çoğu kutsal öğretmeninin hayatta olmayışına üzüldüğü kadar kendisi gibi yüzlerce öğretmen yetiştirdi diye seviniyor aynı zamanda. Aslına bakılırsa onlarda biliyor kutsal olanın öğretmenlik değil de insanlığın olduğunu. Çünkü savaşan öğretmenlerinden önce köye gelenler de öğretmendi. Fakat hepsi terk edip gitti. Kalanlar insanlığın zaferi ile yeni neferler yetiştirdi.

Şimdiler de yok böylesi dedim kendi kendime. Hiç duymuyorum böyle hafızalara kazınan öğretmeler. Bir tanıdığım var atamam olur ama doğuya giderim diye ücretli öğretmenlik yapan. Mesleğine değil rahatına bakanlar hayli fazla. Ama dün bir haber okudum. Şanlıurfa da bir öğretmen. Aynı zamanda da okulun müdürü. Okullar açılacak diye başlamış temizliği hem de eşi ile birlikte. Musluktan değil kullandıkları su da taşıma ile. Sorunca da eşiyle birlikte çocuklar temiz bir yerde eğitim alsınlar istedik demişler. İki can kocaman yürek olmuşlar. Koca okulu silip süpürmüşler, boyayıp yerleştirmişler.

Okuduğum haberden sonra dedim hala kutsal olan insanlar var. O kadarda umutsuz olma bu hayatta…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.