Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    35.03
  • ALTIN
    2429.9
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64300.38$

MESCİD-İ AKSA’NIN VE KUDÜS’ÜN ÖNEMİ

21 Mayıs 2021, Cuma 09:07

Mescid-i Aksa ve Kudüs bütün Müslümanlar için çok önemlidir. Peygamberlerin çoğu Kudüs’te yaşamışlardır. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’dır. Peygamberimizin İsra ve miraç mucizesinin gerçekleştiği kutsal mekandır.

Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah Mescid-i Aksa’yı“çevresini mübarek kıldığımız” nitelemesiyle över (İsra, 17/1).

Bu ayette “Mescid-i Aksâ’nın çevresinin mübarek kılındığı bildirilmektedir. Çünkü burada Hz. Muhammed’den Hz. Îsâ’ya kadar pek çok peygamber gelmiş geçmiş; çoğu burada vefat etmiş ve buraya defnedilmiştir. Nihayet Peygamber efendimizin mûcizevî bir şekilde buraya getirilmesi ve daha sonra bir süre buranın müslümanlar tarafından kıble kabul edilmesi de Mescid-i Aksâ’nın çevresinin mübarek bir mekân oluşunun başka bir ifadesidir. Kaynaklarda Mescid-i Aksâ Kudüs’ün ismi olarak geçer.” (Komisyon, Kur'an Yolu Tefsiri, c. 3 s. 461).

Bir hadise göre ise burası, Mescid-i Harâm’dan sonra içinde insanların Allah’a ibadet etmeleri amacıyla yapılan en eski ikinci mâbeddir (Buhârî, “Enbiyâʾ”, 10, 40; Müslim, “Mesâcid”, 1, 2).

Bugün Kâbe’ye çevresiyle birlikte Mescid-i Harâm denildiği gibi Mescid-i Aksâ’ya da çevresiyle birlikte Harem-i şerif denilmekte ve bununla eski Kudüs’teki kuzeyi 321, güneyi 283, doğusu 474 ve batısı 490 m. uzunlukta olan ve yer yer 30-40 m. yüksekliğe ulaşan surlarla çevrili bulunan, içinde Kubbetü’s-sahra’nın da yer aldığı kutsal mekân kastedilmektedir.

Müslümanlar, Mescid-i Aksa’nın bulunduğu şehre çeşitli isimler vermiş olup bunların başında “bereket, mübarek olmak” anlamına gelen Kuds yer almaktadır. Şehrin en yaygın adı olan kuds kelimesi Ârâmîcekudşadan gelmektedir ve bu kelime şehri değil mâbedi ifade etmektedir. X. yüzyılın başında Karâî bilginler Kudüs şehrini Beytülmakdis, mâbedin bulunduğu alanı da Kuds diye adlandırmaktaydılar.Mescid-i Aksâ tabiri, İslâm’ın ilk dönemlerinde bazen Kudüs için de kullanılmakla birlikte asırlar boyunca bununla özellikle Harem-i şerif kastedilmiştir.

Hadislerde Mescid-i Aksâ’nın, Mescid-i Harâm ve Mescid-i Resûlullah ile beraber ziyaret amacıyla seyahat edilebilecek üç mescidden biri olduğu belirtilmiştir (Buhârî, “Fażlü’ṣ-ṣalât fî mescidi Mekke ve’l-Medîne”, 6, “Ḥac”, 26, “Enbiyâʾ”, 8, 40; Müslim, “Ḥac”, 288, “Mesâcid”, 2; Nesâî, “Mesâcid”, 3). Ayrıca bazı rivayetlerde Hz. Peygamber’in Beytülmakdis’te namaz kılmayı tavsiye ettiği de aktarılmaktadır (EbûDâvûd, “Ṣalât”, 14). bumescidde kılınan namazın kişinin evinde tek başına eda edeceği namazdan elli bin kat daha çok faziletinin bulunduğu (İbnMâce, “İḳāmetü’ṣ-ṣalât”, 198) yolundaki hadis de bunu pekiştirmektedir.

Hz. Ömer, Kudüs’ün anahtarını teslim aldığında kendisi de bizzat çalışarak Mescid-i Aksâ’nın (Süleyman Mâbedi) Hıristiyanlık döneminde molozlar altında kalmış olan yerini temizletip Sahre’nin güneyindeki düzlükte cemaate namaz kıldırmış (Taberî, Târîḫ, II, 450), daha sonra da buraya bir mescid yaptırmıştır (Nebi Bozkurt, Mescid-i Aksa, DİA).

Hicretten önce iki veya üç yıl süreyle Hz. Peygamber’in Kâbe’yi de önüne almak suretiyle Kudüs’e yönelerek namaz kıldığı (İbnSa‘d, I, 243; Kurtubî, II, 150; Fahreddin er-Râzî, IV, 110) ve -farklı rivayetler bulunmakla birlikte- Medine döneminde on altı veya on yedi ay bu uygulamanın devam ettiği, daha sonra kıblenin Kâbe’ye çevrildiği kabul edilmektedir (Buhârî, “Ṣalât”, 31, “Tefsîr”, 18; Müslim, “Mesâcid”, 11-12). Resûl-i Ekrem’in sağlığında belli bir dönem için Kudüs’ün kıble olarak tercih edilmesi, müslümanların bu şehri dinî bir merkez olarak görmelerinin sebeplerinden birini teşkil etmiştir.

Kudüs, Hz. İbrâhim’den itibaren pek çok peygamberin yaşadığı, mukaddes olarak da tanımlanan bir bölgede bulunması, Hz. Süleyman’ın inşa ettiği Beytülmakdis’i barındırması, İsrâiloğulları’nın ve onlara gönderilen peygamberlerin mücadelelerine mekân olması açısından semavî dinler geleneğinde önemli bir yere sahip olmuştur (Ömer Faruk Harman, Kudüs, DİA).

Ramazan’ın son günlerinde ve Kadir gecesinde bu kutsal Mescid-i Aksa’nın işgal edilip teravih namazı kılan Müslümanlara yönelik saldırılarla başlayan günümüze kadar 61’i çocuk 200’den fazla masum sivilin, çocuk, kadın, hasta ve yaşlının acımasızca katliamına dönüşen ve 2000’den fazla insanın yaralanmasına, hastanelerin, evlerin ve yaşam alanlarının yıkımına yol açan gelişmelerden dolayı ramazanımız ve bayramımız yine çok mahzun geçmiştir. Savaş ve insanlık suçu işleyen, katliamlara bütün dünyanın gözü önünde hiçbir insani değere önem vermeyen zalimleri şiddetle kınıyorum ve lanetliyorum. Allah Filistinli kardeşlerimize acil yardım eylesin ve işgalci zalimleri ve destekçilerini kahreylesin.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.