Konya
28 Mart, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.31
  • EURO
    35.13
  • ALTIN
    2282.1
  • BIST
    8880.92
  • BTC
    70247.96$

MEME KANSERİNDE SAĞLIKLI BESLENME

18 Ekim 2021, Pazartesi 09:10

Son yıllarda görülme sıklığı artan meme kanserinde bilinçlendirme oluşturmak amacıyla 2004 yılında WHO tarafından Ekim ayı "Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı" olarak kabul edilmiştir.

 

Meme kanseri birden fazla ülkede kadınların en çok korktuğu sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Her gün Dünyada yaklaşık sekiz kadından birine "Meme Kanseri" teşhisi konulmaktadır. Kadınlarda görülen kanserlerin %25'ini Meme Kanseri oluşturmaktadır. Türkiye'de de tüm dünyada olduğu gibi kadınlarda en sık görülen ve ölüme neden olan kanser türü maalesef meme kanseridir.

 

KANSERİN OLUŞUM NEDENLERİ NELERDİR?

 

  • Genetik faktörler
  • Hormonlar
  • Sigara içmek
  • Radyasyona maruz kalmak
  • Alkol tüketmek
  • Besinleri yağlı tüketmek
  • Fast-food tarzı beslenme
  • Taze sebze meyve tüketimini ihmal etmek
  • Diyet lifi (posa) açısından fakir beslenmek gibi birçok neden kanser oluşumuna neden olabilmektedir.

 

30 yaşından sonra her kadın, duştan çıkarken kendi kendine düzenli fiziksel muayene yapmalı ve meme dokusunda meydana gelebilecek farklılıkları gözlemlemelidir. 40 yaşından sonra ise her yıl düzenli bir şekilde doktor kontrolüne gitmeli ve mamografi (meme filmi) çektirmelidir. Böylelikle kanser oluşum riski takip edilerek erken teşhis imkânı sağlanır.

 

MEME KANSERİ VE BESLENME ARASINDAKİ İLİŞKİ NEDİR?

 

Her kanser türünde olduğu gibi kuşkusuz meme kanserinin oluşumunda da beslenmenin rolü büyüktür. Kanser üzerinde çalışan birçok doktor ve bilim adamları, özellikle bazı besinlerin kanser oluşumuna neden olduğunu belirtmektedir. Bu besinler arasında,

  • Yağlı tüm hayvansal besinler
  • Yağlı  şarküteri ürünleri
  • Tereyağı
  • Kızarmış besinler
  • Tütsülenmiş besinler
  • Tuzlanmış veya salamura yapılmış besinler
  • Doğrudan ateşte pişirilmiş etler yer alır.

Bu tür besinlerin tüketim sıklığı azaltılmalı, hazırlama ve pişirme esnasında yapılan yanlış yöntemlerden vazgeçilmelidir.

 

YEMEKLERİNİZİ SAĞLIĞA UYGUN ŞEKİLDE PİŞİRİN, SAKLAYIN!

 

Besinler; hazırlama, pişirme ve saklama yöntemlerine dikkat edilmeden hazırlandığı takdirde sağlığı tehlikeye atabilmektedir. Rafine edilmiş hazır gıdaların vitamin içeriği oldukça düşüktür. İçerisinde fazla katkı maddesi bulunur. Hazır konserveler, hazır çorbalar, alkollü içecekler, hazır meyve suları, meşrubatlar ve margarinler rafine edilmiş besinler arasında yer alır. Bu besinlerden uzaklaşmak, doğal besinlere yönelmek vücudumuzu kansere karşı güçlü bir şekilde korur.

 

Besinlerde kanserojen madde oluşumunu engellemek için,

 

- Buzluktan çıkarılan besinler 1 gün buzdolabında bekletilerek çözdürme işlemi yapılmalı, çözdürülen besinler yeniden buzluğa atılmamalıdır.

- Et doğramak için kullanılan tahta ile sebze doğramak için kullanılan tahta birbirinden farklı olmalıdır.

- Tahıllar ve kurubaklagiller nemli olmayan, kuru ve serin yerlerde saklanmalıdır. Küf ve toksin oluşumu engellenmelidir.

- Soğan, pirinç ve un gibi besinler yağda kavrulmamalıdır. Bu işlem besinlerde kanserojen etki oluştururken protein kayıplarına da yol açar.

- Pişirme esnasında besinleri uzun süre kaynatmak kanserojen madde oluşumuna neden olmakla beraber vitamin ve mineral kayıplarına yol açar.

- Sebze ve meyveler asla yıkanmadan tüketilmemelidir. Çünkü pestisit (tarım ilacı) kalıntıları kaynama ile besinlerden uzaklaştırılamaz.

- Protein kaynaklı besinleri uzun süre ısıya maruz bırakmak, kanserojen madde oluşumuna neden olur. Eti 35 dakikadan uzun süre ızgarada pişirmek, ızgara ile ateş ile arasına az mesafe bırakmak, kızgın yağda 5 dakikadan fazla kızartmak yapılan hataların başında gelir.

- Kızartma yöntemi ile sebzeleri kızartmak kanserojenlerin oluşumuna davetiye çıkarır. Özellikle kızartmada kullanılan yağı birden fazla kullanmak olukça tehlikelidir. Sebzeler için en uygun ve sağlıklı olanı fırında pişirme ya da haşlama usulüdür.

- Turşu ve reçel gibi ürünler cam şişelerde saklanmalıdır.

 

YAĞ TÜKETİMİNİZE DİKKAT EDİN!

 

Hayvansal kaynaklı yağlardan, özellikle kırmızı etin görünen yağlarından mümkün oldukça uzak durun. LDL kolesterolü yükselten, HDL kolesterolün düzeyini azaltan Trans yağları içeren besinleri tüketmekten kaçının. Fast-food tarzı hazır besinlerin tüketimi, gereğinden fazla yağ tüketimine neden olur. Trans yağ alımını artırır.

 

Zeytinyağı, fındık, kanola gibi bitkisel sıvı yağlar sağlık için tüketime uygun olsa da fazla tüketimi beraberinde obeziteyi getirebilir. Abartmadan, ölçüyü kaçırmadan tüketmek gerekir.

 

OMEGA-3 YAĞ ASİTLERİ

 

Omega-3, çok doymamış yağ asitleri grubunda yer alır. Sağlığın korunmasında vücuda yardımcı olur, kanser önleyicilerin başında yerini alır. En iyi kaynağı kuşkusuz Balıktır. Haftada en az 2 gün balık tüketilmesi gerekmektedir. Chia tohumu, ceviz, keten tohumu da kaliteli omega-3 kaynaklarındandır.

 

SÜLFORAN İÇEREN BESİNLERİ GÜNLÜK YAŞAMINIZA EKLEYİN!

 

Brokoli, karnabahar ve lahana gibi lahanagillerin içerisinde bulunan sülforan maddesi anti-kanserojendir. Kanser oluşumunu engeller, tümörlerin gelişimini baskılar. Özellikle salatalarda çiğ olarak tüketilmesi, sülforanın kana karışan miktarını arttırır

 

DİYET LİFİ (POSA) TÜKETİMİNİZİ ARTTIRIN

 

Her bireyin günlük 25-30 gr posa tüketmesi gerekmektedir. Lif oranı yüksek, kompleks karbonhidrat içeren besinler vücutta bulunan zararlı kimyasal ve toksin maddelerin uzaklaştırılmasını sağlar. Nohut, fasulye, mercimek gibi kuru baklagiller, tam tahıllın ürünler, meyve ve sebzeler posa yönünden zengin besinlerdir.

 

HER GÜN MUTLAKA 5 PORSİYON TAZE SEBZE MEYVE TÜKETİN!

 

Mevsime uygun sebze ve meyvelerden her gün en az 5 porsiyon tüketmek gerekmektedir. Vitamin deposu olan meyveler bu yönüyle bağışıklık sistemine yardım eder, toksin maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasını sağlar.

 

İDEAL KİLONUZA ULAŞIN!

 

Beden kitle indeksinin (BKI) 30 ve üzerinde olan Şişman (Obez) bireylerde, kilo birçok metabolik hastalığı beraberinde getirir.  Yapılan birçok bilimsel çalışmaların sonuçları, kalça ve karın bölgesinde biriken yağ dokusunun kadınlardaki menopoz dönemi sonrası meme kanseri oluşum riskini artırdığını ortaya çıkarmaktadır. Yağlı besinleri fazla tüketmek, kansere neden olan ve kanseri ilerleten maddelerinin de alımına neden olmaktadır. Bu nedenle bireyin sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için BKI’nin 25 in altında olması gerekmektedir.

 

En kısa zamanda en güzel şekilde bu zor günleri atlatmak ümidiyle..

Sağlıklı ve Mutlu Günler Dilerim

Diyetisyen Rümeysa Özkan

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.