Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63750.165$

Meke’yide kuruttuk sonunda

30 Mayıs 2018, Çarşamba 07:47

Dünya’nın nazar boncuğu diye adlandırırdık Meke Gölünü…

Adlandırırdık dedim çünkü artık Nazar boncuğumuza nazar değdi…

Bu mesleğe başladığımda yani 2000’li yılların başında ismini çok duyardım, ‘Dünyanın nazar boncuğu’ diye…

Hep ilginç gelirdi, fotoğraflar tamam çok güzeldi ama açısına dikkat ettikten ve profesyonel bir fotoğrafçının eli değdikten sonra güzel olmayan hiçbir şeyin olmadığı bilincinde gerçeğinin fotoğraflardaki kadar güzel olmadığını düşünürdüm.

2004 yılıydı sanırım ilk gördüğüm zaman hatırlıyorum da masal dünyasından bir yer gibi gelmişti bana...

Şimdi bizim Türkiye’de bir çok yerde durum bu ama, yurt dışı belgeselleri seyrettiğiniz zaman daha net anlıyorum doğaya verdiğimiz değeri…

Orada adam en dandik bir ahırı bile sıkı koruma altına almış kafana göre çivi bile çaktırmıyor, bu bölgeye turist bunun için geliyor diyor ya kaktüslere bile dokundurtmuyor bu bölgenin özel bitki örtüsü ve imzası bunlar diye,

Bizse maalesef bu kadar büyüleyici ve nadir bir şeyi bile zerre önemsemiyoruz.

Konya’nın en nadidesi ve dünyanın nazar boncuğu Meke gölü 5 milyon yıl önce volkanik patlamayla meydana gelen kraterin zamanla suyla dolması, 9 bin yıl önce ise gölün ortasında ikinci patlamanın olması ve buranın da suyla dolması sonucu oluşmuş.

Yeraltı su kaynaklarından beslenen ve suyu tuzlu olan Meke’nin ortasında, 50 metre yükseklikte volkan konisi bulunuyor.

Ve görüntü görenleri resmen (eskiden) büyülüyordu…

Şimdi kurudu, zaten kurak bir bölge olan Karapınar’da yağışların sıkıntılı olması birde yer altı sularının insanlar tarafından bilinçsiz demek istemiyorum çünkü bu israfı insanlar bilerek ve isteyerek göz göre göre kullanılması sonucu kurudu…

İnsanların, dünyanın dört bir tarafından insanların ziyaret ettiği bu muhteşem doğa harikası yer artık resmen bir çölü andırıyor, hem de çöplükler içerisinde bir çöl…

Aklımdan geçiriyorum da acaba Meke gölü başka bir ülkede olsaydı, herhalde dünyanın en çok tanınan yerleri arasına girerdi…

Türkiye'nin ortasındaki Meke Gölü bugün tamamen kurudu.

Ne diyelim, kıymet bilmiyoruz gerçekten…

Hiç bir şeyin değeri yok.

Kadının, erkeğin, çocuğun, hayvanın, doğanın, tarihin, suyun, havanın, toprağın, ilmin, yaşamın, canın, doğrunun, iyiliğin vs vs vs hiç bir şeyin…

Maalesef bizim nazarımızda kıymetlendirilmemiş her şey değersiz.

Tek değerli olan para, güç ve çıkarlar...

Paraya çevrilemeyen hiç bir şey korunmuyor, değerlenmiyor kısacası.

Sen kadrini kıymetini bilip değer vermezsen kendi değerlerine, kim değer verecek?

Sonra da çocuklarımıza, torunlarımıza, ‘Konya’nın gözbebeği, Dünyanın nazar boncuğu Meke diye bir gölümüz vardı, kurttuk’ deriz…

Hani bir tekerlememiz vardı çocukken söylediğimiz

Ağaç nerde? / Balta kesti. / Göl nerde? / İnek İçti. / Dağ nerde? / Yandı bitti kül oldu…

MHP’Lİ CELİL ÇALIŞ’A

Milliyetçi Hareket Partisi Konya  Milletvekili adayı Celil Çalış dün ziyaretimize geldi…

Ziyaret eden hem Milletvekili adayı, hem de Konya’daki bütün partilerin içerisinde ziraatçı olan çiftçilerin derdinden anlayabilecek tek isim olunca öyle boş geçmedik.

Ramazan ayı diye, oruçluyuz diye de kuru kuru bir röportaj yaptık sanmayın, çok güzel bir röportaj oldu ama öyle yanlı ve taraf bir röportaj değil…

Bazen sıkıştırdığımız, bazen çiftçilerin kanayan yarasına değindiğimiz ama çok keyifli bir röportajdı…

‘Boşa denize dökülen, boşa başka ülkelere giden her damla suya talibiz’ diyerek çiftçilerin en büyük sorunlarından birisi olan Sulama problemine çözüm önerileri sundu Celil Başkan…

‘Üretenden yana olmalıyız’ benim en çok hoşuma giden cümlesiydi başkanın, daha doğru Vekil adayının…

Dersini çok iyi çalışmış bir isimdi karşımızda duran…

Ne kadar sıkıştırmacalı, şaşırtmalı sorular sorarsak soralım ‘tak tak tak’ hepsine cevap verdi…

Celil Çalış’ın vekil olmasını isterim, Konya’yı TBMM’de temsil etmesini gerçekten isterim…

Çünkü Konya bir tarım kenti, hatta Tarımın Başkenti… Dolayısıyla tarımla, çiftçiyle ilgisi olan, onların dilinden anlayan, onların dertlerine derman olabilecek çalışmalara imza atacak olan Ziraatçi bir vekil olmalı…

Yukarıda da söylemiştim ‘Tek’ diye…

Tahıl ambarı olan Konya’da MHP’nin haricinde hiçbir siyasi parti çiftçileri temsil edecek bir isimi aday göstermemiş…

Eminim bütün siyasiler ve adaylar diyecek ki, ‘biz çiftçi çocuğuyuz, ailemiz çiftçi, çiftçilerin içinden geliyoruz, ailem hala çiftçilik, hayvancılık yapıyor’ diye…

Elbette ki hepimizin ailesinde çiftçilik, hayvancılık yapanlar olabilir ama ne bileyim kedinin kasaplık öğrenmesi örneğinde olduğu gibi bence her dalda ehil olan insanlar kendi branşlarında şehri inanılmaz güçlendirmez mi?

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.