Makam

İdareciliğin, makamda olmanın keyifli yanları yanında kefareti, vebali de vardır. Makamdan güç almamalı, güç vermelidir makam  sahibi. Mutsuz çalışanların olduğu kuruluştan hizmet alanların da mutsuz olacağı mutlaktır. “Kubbede hoş sadâ bırakmak” hedef olmalıdır. Makam sahibi sadece yaptıklarından değil yapabileceği halde yap(a)madıklarından da sorumludur. Yapamayacakları için yapabileceklerini ertelememelidir. Son zamanlarda tanık olduğum en önemli makam kusuru makam sahiplerinin görevlerini makam odasından sürdürmeleridir. Oysa makam sahibi işleyişi kontrol etmeli, hizmet verdiği kesimle iç içe olmalı, empatiyi elden bırakmamalıdır. Ben makam ister özel, ister kamu ister STK olsun makam sahibinin ve kuruluşun ilk ve son anını izlemeyi severim. Makam sahibi nereden nereye gelmiş, kurumunu nereden nereye getirmiş kıyaslamak gerektiğini düşünürüm. “Daha ne yapabilirim” diye dertlenmeyen, iki günü aynı olan makam sahibinin kendisine de makamda bulunduğu kuruluşa da zarar verdiğini düşünürüm.

Konya’mın en uzun süreli Belediye Başkanlığı görevini yapmış olan Sn.Tahir Akyürek yapamadığı için hayıflandığı eserleri Belh Kavşağı alt geçit, Beşyol-Zafer arası yer altı bağlantısı, Mevlâna Müzesi projesi olarak sıralamış. Hizmet eden herkese teşekkür ederim ama ben Sn. Başkanım hoş görsün çok daha fazla proje sayabilirim, ilk aklıma geliverenlerden her şeyin hazır olduğunu anlattığı Su Kültürü Müzesini ve sanal alemde videosu duran Akyokuş Teleferik Projesi’ni de eklemek isterim.

Makam sahibinin hizmet verdiği birimin hizmet kalitesini belirleyen  en önemli unsur bana göre en zayıf halkadır. Bunu tespit ve hizmette aksamayı görmesi için makamda değil sahada olması gerekir. 28 Ekim 2021 tarihinde Konya-İzmir treni için erken gelen yolcular (zira otopark sıkıntısı mevcut) çıkış yürüyen merdiveninin çalışmadığını gördüler, sırtladılar çaresiz bavullarını; trenin yanına gittiklerinde yataklı vagona geçemediler zira teknik arıza nedeniyle vagon değişikliğini karanlıkta ve ayakta beklediler. Oysa bunlar yolcular gelmeden halledilebilecek sorunlardı. Dahası muhatap olarak  kondüktörleri bulabildiler. Vatandaşın gereksiz yere üzülmesine, sinirlenmesine hatta söylenmesine bile neden olmamalı makam sahipleri. Ben bu aksamalardan yetkililerin haberinin bile olduğunu sanmıyorum.

Konya’mda iddialı söylemlere, yıllar ötesine yönelik proje açıklamalarına hatta tarih taahhütlü vaatlere  alışkın değiliz. Büyük söz söylemekten kaçınırız. Bu kez farklı bir söylemle heyecanlandık. Müsiad Konya Başkanı Sn. Hilmi Kağnıcı yönetimini de tanıttığı Basın Toplantısında “Karbon nötr Konya” diyerek bir vizyon ve taahhüt açıkladı. Birlikte kazanmak, birlikte büyümek kavramlarından söz etti. Paris İklim Anlaşması ile bir kez daha gündeme gelen sorunların üstesinden gelmek zorundayız dünyamızın geleceği için ve Müsiad Yönetiminin aldığı insiyatiften memnun oldum. Projenin elbette bir çok katılımcısı olacak ve olmak da zorunda. Zira sorun Müsiad veya sadece Konya’nın değil, ülkemin ve Dünya’nın meselesi. Hepimiz projenin destekleyicisi, katılımcısı ve takipçisi olmalıyız.

Yol haritası bir tarafa Konya’m bu yolda adım atarken bakın dünyanın hangi kentleri arasına katılacak ve kendinden söz ettirecek; Kopenhag (Danimarka), Vancouver (Kanada), Stockholm (İsveç), San Francisco (ABD), Yokohama (Japonya), Sidney (Avustralya). Hedefi 2050 olarak açıklayan kentlere yer vermedim.

Sn. Kağnıcı hedefi 2042 olarak belirlemiş Avrupa’nın ilk karbon nötr kenti Konya için. El ele bu büyük hedefe ulaşılmasını diliyorum. İddialı vizyonu ve tarih taahhütlü açıklaması ile şahsımı heyecanlandıran Müsiad yeni başkanı ve yönetimine teşekkür ediyorum. Konyam keşke iddialı söylem, hedef ve taahhütlerin de başkenti, örnek şehri olsa. Saygıyla. İçin Kentler

350 Türkiye ekibi tarafından, bilgiyi ortaklaştırmak ve yerel yönetimleri ve sivil top