Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    35.02
  • ALTIN
    2435.7
  • BIST
    9760.03
  • BTC
    64072.63$

Kütüphâne ve Osmanlı (4)

19 Ekim 2017, Perşembe 07:21

Kitap kıymeti bilmeyen aç gözlü haris varisler, nice paha biçilmez kütüphâneleri değerinin binde birine satmışlardır. Bu olaylarda kitap düşmanı kadınlar da etkili ol­muşlardır. Kitap kıymeti bilmeyen bu kadınlar, kitapları evini işgal eden, her gün ayağına dolaşın, toz ve temizliğinden bıkıp usandığı lüzumsuz metalar olarak görmüşler, fırsatını bulur bulmaz onları elden ve evden çıkarmayı ma­rifet saymışlardır. Bu hususta şöyle olmuş bir vakıa anlatılır:

Dârulfünûn, İstanbul Üniversitesine dönüştürülünce, Ferid Kam’ın Darulfünûndaki hocalık görevine son verirler. Üstad Ankara Radyosunda görevli oğlu Ruşen Ferid Kam’ın yanına gitmek mecburiyetinde kalıyor ve en kıymetli mallarını yani kitaplarını sandıklamaya, hicret hazırlığı yapmaya başlayınca, oldum olası kitaplarla arası iyi olmayan ve sık sık üstadla bu hu­susta münakaşa yapan eşi; “a efendi, kırk yıldır kedi yavrusu gibi bu kitapları oradan oraya taşıyıp duruyorsun, üniversiteden de çıkarıldığına göre, bu yaştan sonra bu kitaplar neyine yarayacak da böyle zulüm yapıp durursun?” mealinde sözler söyleyince Ferid Bey şöyle demiş: “a hatun bu yaştan sonra sende bir işime yaramıyorsun ama bak seni de atmayıp oradan oraya taşıyıp duruyorum!..”

Meşhur kadın yazarlarımızdan Münevver Ayaşlı; “İstanbul’un üç büyük düşmanı var, depremler, yangınlar ve belediye başkanları” der. İşte bu meş­hur İstanbul yangınlarından birinde Üsküdarlı Talat Bey’in evi ve kitapları yanınca, evine değil kitaplarına acıdığını itiraf için şöyle yazmış:

O ne âlemler idi ah ne âlemler idi

Eski yurdumda geçen demleri hâlâ anarım

Yalnız muhterik olsaydı evim yanmaz idim

Yandı bin beyti metînim ona hâlâ yanarım.(1)

Son zamanlarda bazı münevver kişilerin ferdi gayretleri ile altın değerin­deki bu târihî eserlerimizin bir bölümü kurtarılabilmiştir. Ali Emîri Efendi bunlardan biridir. Bir ömür topladığı, 100 bin civârında paha biçilmez eseri milletine hediye etmek, kitapseverlerin hizmetine sunmak ister ve bir münasip yer aranır İstanbul işgal edilince Fransız Komutan Molier, bu emsalsiz eserle­rin bulunduğu kütüphâneyi satın alıp, memleketine taşımak ister.

Ali Emîri Efen­diye; “Sana 30 bin altın (o dönemde çok büyük bir servet) Fransa’da bir köşk, ömür boyu maaş, emrine aşçı ve hizmetçiler verelim” gibi çok cazip tekliflerde bulunur ama Ali Emîri Efendi; “Ben bu kitapları devleti­min ver­diği maaşla, milletimden topladım. Bu kitaplar benin değil, milleti­mindir. Satılık değildir” der ve bütün ısrarlara rağmen satmaz.(2) Yahya Kemal Mer­hum O’nun için şöyle der:

Muhtaç isen füyûzuna eslaf pendinin

Diz çök önünde şimdi Emîrî Efendi’nin  

Velid Ebüzziya, İstanbul işgalinden sonra, İngilizler tarafından Malta’ya sürgün edilen kişilerdendir. Memlekete dönerken 15 sandık ki­tapla dönmüş, sürgün hayatını bile kitap toplamakla değerlendirmiştir.(3) Yakup Şevki Paşa da Malta’da sürgün iken kitap toplamış, okumuş ve İngilizce öğrenmiştir.(4) 

Son zamanlardaki bu ferdi çırpınış ve gayretlere rağmen, ülkemiz kütüphâne hususunda eski trendi yakalayamamış, eskiye nazaran kitap ve kütüphâne garibi, fakiri bir seviyeye düşmüştür. Bazı misaller verirsek, durum daha iyi anlaşılır:

2000’li yıllar i’tibâriyle Portekiz'in: 10 milyon nüfusu, 13.000 dolar millî geliri, 1614 kütüphânesi, 341 müzesi, 31 üniversitesi var. Türkiye'nin: 70 milyon nüfusu, 2.900 dolar millî geliri, 1332 kütüphânesi, 184 müzesi, 72 üniversitesi var.(5) 

“Türkmenistan 4,5 milyon nüfuslu bir Türk ülkesi, Kardeş Cumhuriyetin başkenti Aşkabat 400 bin nüfuslu bir yer, buradaki Millî Kütüphânede 5 mil­yon kitap var. Türkiye 70 milyon nüfuslu bir ülke. Ankara’nın nüfusu, bütün Türkmenistan’ın nüfusu kadar ama ne kadar yazık ki, Ankara’mızdaki Millî Kütüphânemizde  yalnız 1 milyon kitabımız var.”(6)

Dipnotlar:

1- Hilmi Yücebaş, “Hiciv ve Mizah Edebiyatı Antolojisi”, L & M Yay. İst. 2004, s. 307.

2- Bkz: Târih ve Düşünce Dergisi, Sayı: 2, s. 72; M. Serhan Tayşi, “Ali Emirî’nin İzinde”, Timaş Yay. 2009, s. 208; Beynun Akyavaş, Sultanîyegâh İstanbul, T. D. V. Yayını Ankara 2001 s.162.

3- A. Emin Yalman “Yakın Târihte Gördüklerim Geçirdik­lerim”,Pera. A.Ş,Yay. 1997.c.1, s. 579.

4- Selma Yel, “Yakup Şevki Paşa”, Atatürk Araştırma Merkezi Yay. Ankara 2002, s. 348.

5- Milliyet Gazetesi, 01. 09. 1998.

6- Yavuz Bülent Bâkiler, “Sözün Doğrusu-1”, Türk Edebiyatı Vakfı Yay. 7. Baskı, İst. 2006, s.23.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.