Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.48
  • EURO
    34.96
  • ALTIN
    2436.1
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64627.25$

Kutlu ordu muhteşem fetih

22 Mayıs 2016, Pazar 12:29
            Tarihçilerin ortak kanaatine göre İstanbul, tabiî güzellikleri coğrafi durumu ve stratejik açıdan yeryüzünün en mühim şehirlerinden biridir. Çağların akışına ve şartlara göre azalıp çoğalma gösterse de, bu “mühim oluş” dâima var olmuş ve bundan sonra da var olagelecektir.

            Bu özellikleriyle İstanbul, çeşitli milletlerin istilâ hırsını üzerine çekmiştir. Bunun için,  Avar ve Bulgar Türkleri, Sâsâniler ve Araplar bu güzel şehri ele geçirmek üzere defalarca kuşatmışlar, ancak surlarının dayanıklılığı sebebiyle başarılı olamamışlardır.

            İstanbul’un fethi, Müslüman milletlerin başlıca gayelerinden biriydi. Çünkü Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır: “İstanbul, mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan ve onu fetheden asker ne güzel askerdir.’’ (1) 

    Muhtemelen bu müjdeye nâil olabilmek amacıyla, Muâviye’nin halifeliği  (661–681) esnâsında Arap orduları İstanbul’u kuşatmışlardır. Hz. Peygamber’in bayraktarı Ebû Eyyub el-Ensârî de bu kuşatmada bulunmuştur.

Hz.Ebû Eyyüb el-Ensârî, Peygamberimizin anne tarafından akrabasıdır. Efendimiz hicret edip Medine’ye geldiğinde bir müddet bu zâtın evinde misafir kalmıştır. Rasülüllah’ın vefatından sonra, Muâviye’nin oğlu Yezid komutasında İstanbul’u fethetmek üzere gelen orduya yaşı 80 in üzerinde olmasına rağmen katılmış, kuşatma esnasında hastalanmış, hastalığı anında da bir taş isabet edince orada şehit olmuştur.(2)

 Vefatından önce kendisini ziyarete gelen Yezid, bir arzusu olup olmadığını sorunca Hz. Eyyüb el-Ensâri şöyle demiştir: “Ben vefat edince cenazemi mümkün olduğu kadar surlara yakın bir yere defnedin.” Sebebi sorulduğunda Hz. Peygamber’in: “Kostantiniyye surlarının dibine Sâlih bir kimse defnedilecek dediğini işitmiştim. İnşallah o kişi ben olurum.”

            Bu vasiyet üzerine Yezid, cenâzeyi savaşa savaşa surlara çok yakın bir yere kadar götürüp defneder. Surların üzerinden bunu gören III. Kostantin haber gönderip sebebini sorar. Yezid; Peygamberimizin en yakın arkadaşı olan bir kişi olduğunu ve vasiyeti üzere, onu surlara en yakın bir yere defnettiğini söyler. İmparator yine haber gönderir ve şöyle der:

            “Siz gittikten sonra bizim ona neler yapacağımızı bilir misin? Onun nâşını çıkarıp vahşi hayvanlara yedireceğim.” Yezid de ona şu sevabı gönderir:

            “Böyle bir şey yaptığını duyarsam Allah’a yemin olsun ki, Arap diyarında bulunan bütün Hıristiyanları öldürürüm, bütün kiliseleri yıkarım.”  Bu tehdit üzerine İmparator:

 “Bu kabri koruyacağıma ve ona hiç bir zarar vermeyeceğime ben de Mesih üzerine yemin ederim.” Şeklinde cevap göndermiştir. Rivayete göre, bu kabrin üzerine türbe yapılmış, Hıristiyanlar tarafından kutsal kabul edilerek ziyaret edilmiş fakat daha sonra İstanbul’un Katolikler tarafından işgal ve yağma edildiği yıllarda bu kabir kaybolmuştur.

            Fetihten sonra Fatih, bu büyük sahabenin kabrinin bulunması hususunda hocası Akşemsettin’e müracaat etmiş, o büyük âlim ve veli kişi de, Allah’ın evliyaullaha verdiği güç ve kudret sayesinde, murakabe ve mükâşefede bulunarak kabri bulmuş, Fatih de üzerine bir türbe yaptırmıştır.(3)

            Araplardan sonra Osmanlı Türkleri de aynı ulvî gayeye yönelmişlerdir. Yıldırım Bayezid, Musa Çelebi ve II. Murad, İstanbul’u altı kere kuşatmışlardır. Ancak bu muhteşem fetih, Sultan II. Mehmet’e nasib olmuştur.(4)

 

 

Dipnotlar:

1-Ahmed b. Hanbel, Müsned,  IV,  225.

2-Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Üçdal Neşriyat, İstanbul, ts. c.1, s. 48.

3-Ömer Faruk YILMAZ, Kaynaklarda Osmanlının Sırları, Tarih ve Medeniyet Dergisi, Yıl: Haziran 1993, sayı: 63, s.51.

 4-Doç. Dr. Ali SARIKOYUNCU; Kutlu Ordu Kutlu Fetih, Diyanet Aylık Dergi, Yıl: Mayıs 1993, sayı. 29, s.23

 

 

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.