Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    35.02
  • ALTIN
    2435.7
  • BIST
    9760.03
  • BTC
    64072.63$

Kur?an-ı Kerim Bir Hidayet Rehberidir (2)

10 Ocak 2016, Pazar 11:08

Kur’an-ı Kerim’in ortaya koyduğu Allah-evren ilişkisinde öne çıkan en belirgin husus, Allah’ın evrenin sahibi ve yöneticisi olduğudur. Kur’an-ı Kerim’de bununla ilgili çok sayıda âyet vardır. (Mesela bk. Bakara, 2/115, Ra’d, 13/41; Enbiya, 21/23; Fâtır, 35/44).

 

 Bu konunun sık sık vurgulanmasının en temel sebebi, insana, evrene dair bir düşünce geliştirirken ve evreni kullanırken Allah’ı hatırlatmak ve evreni onun uyarıları doğrultusunda kullanmasını sağlamaktır. Yüce Allah, evreni insanın emrine vermiş olmakla birlikte bu konuda onu bütünüyle serbest bırakmamış, evrene yaptığı yanlış müdahaleleri cezalandıracağını bildirmiştir.

 

 Bu cezalar çoğu kere yapılan yanlış müdahalenin cinsinden olmaktadır. “İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.” (Rûm, 30/41) âyeti, insanın evrene yanlış müdahalesinin acı sonucunun büyük çevre felâketleri ve ekolojik dengenin bozulması şeklinde ortaya çıkacağını hatırlatmaktadır.

 

            Allah-evren ilişkisindeki ikinci önemli konu, evrenin nasıl yaratıldığı ve hangi evrelerden geçerek mevcut şeklini aldığı ve gelecekte ne olacağıdır. Evrenin varoluş keyfiyeti, tarih boyunca insanoğlunun merak ettiği önemli konulardan biri olmuştur. İslâm inancına göre Allah’tan başka ezeli bir varlık olmadığından evren de ezelî değildir. Allah’ın aşamalar halinde yarattığı evrende göze çarpan en önemli özellik;  düzen, ölçü ve ahenktir.

 

 Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’in muhtelif yerlerinde, ölçülü bir biçimde yarattığı evrenin (bk. Hicr, 15/21; Kamer,  54/49, A’lâ, 87/3)  bu ölçüsüne müdahale edilmemesini istemiştir. (bk.Rahmân, 55/5-9) Mülk sûresinde ise, yarattığı evren konusunda âdeta insanlara meydan okuyarak şöyle buyurur: “O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahman’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun? Sonra tekrar tekrar bak, bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp)âciz ve bitkin halde sana dönecektir.” (Mülk, 67/3-4)

 

            Allah’ın evreni yaratması manasız ve hikmetsiz olmadığı gibi, evren de bu kadar muhteşemliği ile insan için sadece bir süs değildir. Evren, yaratılışı ile bir yandan Allah’ın yüceliğine, bilgisini, hikmetine, gücüne, iradesine ve merhametine işaret ederken, öte yandan da uçsuz bucaksız evren içinde denizde bir damla hükmünde olan insana hizmet etmektedir. (bk. Bakara, 2/29; Hacc,  22/5, Zümer,  39/21) Evrene ve içinde yaşadığımız yeryüzüne baktığımızda her şeyin nasıl da bize hizmet etmek için ayarlandığını ve yaratıldığını çok rahat bir biçimde görebiliriz. (bk. Hacc, 22/5, Zümer, 39/21)

           

İlk insan olan Hz. Âdem’i topraktan yaratan Allah, onu varlık âleminde tek başına bırakmamış, kendi cinsinden olmak üzere Havva’yı ona eş yapmış, sonra bu ikisini yeryüzüne göndererek çoğalmalarını sağlamıştır. (bk. Nisâ, 4/1)

 Kur’an-ı Kerim, insanlar arası ilişkilerde geçerli olan kurallardan ve sorumluluklardan sıklıkla söz eder. Özet olarak bunlar; insanın kendisine, ana-babasına, eş ve çocuklarına, yakın ve uzak akrabalarına, komşusuna, ilişki içerisinde olduğu yakın çevresine, arkadaşına, toplumuna, devletine ve insanlığa karşı sorumluluklarıdır. (Meselâ bk. Nisâ, 4/36, Nahl, 16/90 vb.) Bu sorumluluklardan bir kısmı ahlâkî, bir kısmı ise hukukidir. Sorumluluğun ahlâki olması ve bir yaptırıma bağlanmaması, onun önemsiz olduğunu göstermez.

           

Kur’an-ı Kerim’de, insan ilişkilerini kötüye götüren bazı ahlâki ve hukukî davranışlardan da bahsedilir. Hedef, toplumu en yüksek verimlilik seviyesinde ve ahlakî doygunlukta tutmak olduğu için insanların birbirleri ile olan ilişkilerine zarar verebilecek davranışlar yasaklanır. Çoğunlukla uhrevi cezası olan bu davranışlar, yalan, gıybet, dedikodu, başkalarını kötü isim ile çağırma, hakaret etme, alay etme gibi  toplum tarafından da hoş görülmeyen pek çok kişilik kusurlarıdır.

 

            Kur’an-ı Kerim’e göre evrenin sahibi Allah’tır. İnsan, evren ile olan ilişkisinde bunu sürekli olarak göz önünde bulundurmalıdır. İnsan, evrende emanet olarak aldıklarını kendisinden sonrakilerine ulaştırmak ve bir biçimde bozulan düzen ve dengeyi düzeltmek ve yerine oturtmakla sorumlu tutulmuştur. Evreni, yakınından başlayarak incelemeye başlayan insan, ondaki düzen ve ahengi, bunların nasıl da kendisi için  canla başla çalıştıklarını görür. Yeryüzünde bulunan canlı varlıklardan bazısı insanın hayatını kolaylaştırıp ona doğrudan imkân sağlarken (bk. En’âm, 6/99, Nahl, 16/10-17,66-67, Abese, 80/24-32), bazısının görevi ise onun ufkunu açmaktır.

 

 Aklını kullanan bir insan Allah’ın yarattığı hiçbir canlıyı boş ve mânasız görmez. Kur’an-ı Kerim’deki beş sûrenin, göklerde ve yerde olan her şeyin Allah’ı tesbih edip andığını hatırlatarak başlaması (bk. Hadid, 57/1; Haşr,  59/1, Saff, 61/1, Cum’a, 62/1, Teğabun, 64/1) ise, çok anlamlıdır. Bu sûreler ve âyetler, insanın evrene bakışını sağlam bir zemine oturtması, için çok açık bir rehberlik yapmaktadır. (İslâm’a Giriş, Komisyon, D.İ.B. Yayını, Ankara 2006, s. 122-146)

            Netice olarak, yukarıda bir nebze bahsedildiği gibi, Kur’an-ı Kerim, zengin bir muhtevaya sahiptir ve bu zengin muhtevanın merkezinde ise Allah’ın varlığını ve birliğini esas alan tevhid inancı vardır. Kur’an-ı Kerim, Arapça olarak Arabistan yarımadasında inmiş ise de, evrensel mahiyeti sebebiyle dünyanın tamamında ve tüm milletler arasında yayılmıştır. İnsanlardan her bir grup, Kur’an-ı Kerim’den kendisine ait bir şeyler bulabilmektedir. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim bize yol göstermektedir.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.