Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63890.037$

Kültür-Değer-Medeniyet İlişkisi (2)

11 Mayıs 2017, Perşembe 07:57

Tefsir : A’raf suresi,7/176-178. Allah dileseydi o kişiyi âyetlerinden yararlandırarak yüceltirdi. Fakat o bunu istemedi, bulunduğu yere saplanıp kaldı, kendini dünyaya kaptırdı, yükselmeyi değil dünyaya saplanıp kalmayı tercih etti. Fıtratındaki yüksek ruhî ve zihnî melekeler onu imana çağırırken o nefsânî tutkularının peşinden gitti.

Bu durumda gerçek anlamda insanlık değerini ve ayrıcalığını da yitirdiği için 176. âyette böyle bir insanın psikolojik durumu, sıcaktan veya başka herhangi bir sıkıntıdan dolayı dilini sarkıtıp devamlı soluyan, kovulsa da kendi haline bırakılsa da durumunu değiştirmeyen köpeğin haline benzetilmiştir. Bunca işaretlere ve kanıtlara rağmen o gibi insanlar da durum ve tutumlarını değiştirmemektedir.

Ayeti Kerîmelerde işâret edildiği üzere,değer olarak Hakk-Hakîkâti bilip, Hakk-Hakîkâtın değerleri ile  mücehhez olabilmeliyiz ki bu bütünlük bizleri her türlü bâtıl-boş değersiz şeylerden uzaklaştırsın.

Kültür bir toplumu karakterize eden ortak anlamlar bütünüdür ve o toplumu diğer toplumlardan farklı kılar. Kuşaktan kuşağa geçer ve toplumun karakteri diye tanımlanır. Toplum üyelerinin kabul ettiği ve toplumda kabul görmüş fikir ve nesnelerin birleşimidir.

Değerler; hayat tarzını belirleyen ve toplum tarafından paylaşılan inançlardır. Toplum üyeleri arasındaki dayanışma kültür ortaklığına bağlıdır. Bu nedenle de kültürün toplumun ve toplumsal düzenin bekası için korunması gerekmektedir. Nerede bir toplum hayatı varsa, orada bir kültür doğmuştur.(Topçuoğlu,1975:52-1 12).

Kültürle toplum ikiz kardeş gibidir, birisi varsa mutlaka öteki de vardır. Bu ikisini birbirinden ayırmak  mümkün değildir. Çünkü kültür, mutlaka bir nüfusta yaşar, onu yaşatacak bir nüfus yoksa kültür ölüdür ve eğer korunabilirse, belgelerde ve kalıntılarda yaşar.

Kültür, bir toplumu diğerinden ayırmaya yarayan, onun özelliğini temsil eden bir işâret gibidir. Onun için kültür birliği, ırk birliğinden, hudut birliğinden daha önemli bir özellik taşır.(Topçuoğlu,1975:88). Bir milletin kültürü varsa o millet vardır, eğer kültür yoksa veya özünü yitirmişse o toplum kimlik değiştirir. Kültür, bir milletin ruhudur, hayâtının iksiridir; kurtuluş ve yükselişin en büyük bir âmilidir. Ruhsuz bir vücut nasıl yaşayamazsa, kültürü akim kalan bir millet de pâyidar olamaz(Saffet,1933 :3 51 )

Yabancı kültür eksenli bir bilinç kilitlenmesi yaşayan toplumumuz, geçmişten gelen değerlerle bağlantı kuramamakta, kalıcı sentezleyici yeni değerleri bu sebeple oluşturamamaktadır. Unutmamak gerekir ki, bir milletin kimliği düşüncesi ile oluşturulur. İçimizde kurulan düşman karargâhların temsilcileri, geleceğin teminatı olan gençlerimizin önüne zihinsel bloklar koyarak bizi ideolojik, tarihî, psikolojik, jeopolitik, etnik, ekonomik ve politik yönden kuşatıp; gücümüzü, millî reflekslerimizi ciddi anlamda kırılmalara uğratmaktadırlar. (Pakize AYTAÇ*Prof. Dr., Gazi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.Malumu meçhul olan insan sh.2)

Hak-hakîkât  ve Hakk’a mensûb değerler, kavramlar  ulvî değerlerin başta gelenleridir. Her insan kendi yaşamında bu değerlerin hepsine birden sahip olup, varlığını sürdürmek, bu şekilde anılmak ister. Bu değerlerden birini kaybeden insan, zincirleme olarak diğerlerini de kaybetmeye başlar. Değerler kayboldukça, bu değerleri kaybeden insanın yaşamı da değişir. Yaşam artık ağır bir yük olmaya başlar, çünkü yaşamı yalnız yemek içmek gibi hayvansal gereksinimlere indirgemek, İnsan yaradılışı için ağır bir yüktür. Günümüzde, insanlar bu değerleri gitgide unutma eğilimi göstererek, yalnız hayvansal gereksinimlerini karşılamak üzere bir yaşam tarzı benimser hale gelmiştir.

Bir milletin mânevî değerlerini uzun bir “alıştırma” ve ardından uygulanacak“telkin” süreçleri sonunda terk ederek, başka milletlerin mânevî değerlerine bağlanmasına 20. yüzyıl da kültür emperyalizmi adı verilmektedir. Kültür emperyalizmi, belli bir hayat görüşünü, belli bir sosyal hayat nizamını yaymaya çalışan emperyalizmdir. Emperyalistler tuzağa düşürmek istedikleri ülkeleri, kültürleriyle fethetmez, kültürsüzleştirerek, kültürsüzlüklerine inandırarak yok ederler. Kültür sömürgeciliğinin tek silahı vardır, o daideolojidir. Kültür emperyalizminin panzehiri ise kültür milliyetçiliğidir.

Mânevî kültürün yıpratılmasına günümüzde kültür emperyalizmi kapsamında yerverilmektedir. Alıştırma ve telkin süreçleriyle toplumsal değerlerin yıpratılması gerçekleşmektedir. Alıştırma sürecini telkin süreci takip eder. Alıştırma süreci tamamlanmadan telkine geçilmemektedir. Alıştırma safhasında hedef alınan kültür ve millet henüz sömürgeleştirilememiştir. Aleni olmayan ve vasıtalı yollardan millî değerler, liderler ve tarihî büyükler yıpratılmaya, dil üzerinde bir takım zorlamalar ve tahribatlar yapılmaya çalışılır.281   --281 Erkal, Sosyoloji (Toplumbilimi), s. 135.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.