Konya
28 Mart, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.31
  • EURO
    35.13
  • ALTIN
    2282.1
  • BIST
    8880.92
  • BTC
    70247.96$

KUDÜS, KANAL HAREKATI VE ARAPLAR(3)

30 Mart 2020, Pazartesi 09:13

Birinci Dünya Savaşına gelindiği günlerde bu propa­ganda hat safhaya ulaşmış, Almanlarla aynı blokta savaş­tığı için; “Hıristiyan bir devletle ittifak eden, onun verdiği Demir Haç Madalyasını kalbinin üstünde taşıyan Halife­nin cihad çağrısına uymak gerekmez, bilakis uymak küfrü gerektirir”(1) gibi söylentilerle; “Halifelik Kureyş soyun­dan birinin hakkıdır.(2) Başka soy ve milletlerden birinin Halife olması caiz ve meşru değildir.(3) Osmanlı 400 sene­dir Hilâfet makamını gasp etmiştir ve Arap âlemini sö­mürmüştür…” gibi fetvalarla, onlara sağladığı basit men­faatlerle, idarecilerine yedirdikleri büyük rüşvetlerle cahil Arapların ekseriyetini Osmanlı aleyhine kıyam ettirmişler, hatta Osmanlının İslâmiyet’i terk ettiğine,  kıpkızıl kâfir olduklarına inandırmışlardır.(4)

Hâlbuki Osmanlı hiçbir zaman Arap devletleri sö­mürmemiş, bilakis onlara topladığı vergilerden fazla yar­dım etmiştir. Osmanlının felsefesinde sömürme diye bir şey yoktur. Hatta bazı tarihçiler bu sebepten dolayı, “sö­mürme, kemirme” anlamına gelen İmparatorluk kelimesi­nin Osmanlı için kullanılmasını doğru bulmamaktadırlar. Eğer Osmanlı sömürgeci olsa, Batıdaki emperyalist dev­letler gibi zengin olur, çöküşe gitmez ve yıkılmazdı. Bu nasıl sömürgeci bir devlet ki! Kendi başkenti yani İstan­bul’dan önce güya sömürdüğü devletlerin başkentine, yani Şam’a, Kahire’ye, Atina’ya, Sofya’ya… asfalt, elektrik, su ve kanalizasyon şebekesi gibi sosyal hizmetler gelmiştir. İstanbul halkı onlardan yıllar sonra bu hizmetlerle müşer­ref olmuştur. Bu mantığa ters değimli?

Mısırlı bir Arap aydını olan Fehmi Sınnavî Osmanlı­nın katiyen bir sömürgeci olmadığını, Arap âleminin ve Arap gençlerinin bunu Batı propagandası neticesi söyle­diklerini, ama bu sözlerin çok büyük iftiralar olduğunu söylüyor ve şöyle diyor: “Osmanlı zamanında bütün Ara­bistan’a pa­saportsuz gidebiliyorduk şimdi hangi devlete pasaportsuz gidiliyor? Arap zirveleri, İsrail’e ne kadar boyun eğilece­ğinin kararlaştırılması için toplanıyor.”(5)

Cezayir kurtuluş savaşının efsanevi lideri ve özgür Cezayir’in ilk cumhurbaşkanı Ahmet b. Bella da şöyle diyor: “Bizim Türklere ilişkin hatıralarımız nedir biliyor musunuz?  Endülüs’ün düşmesinin ardından İspanyollar, Cezayir, Tunus ve Libya’yı işgal etmişlerdi. O dönem Ce­zayirliler, Osmanlı’dan yardım talep etmişlerdi. Osmanlı­lar da gelmişler bizi kurtarmışlardı. Dolayısıyla Oruç Re­isi, Barbaros Hayrettin Paşa’yı hatırlıyoruz. Doğrusu biz­ler Maşrık’taki, yani Arap dünyasının doğusundaki kar­deşlerimizin Osmanlı’yı emperyalist olarak nitelemelerini esefle karşılıyor ve kınıyoruz. Osmanlı, Arap ülkelerini sömürmek için gelmedi, sadece aramızdaki dini bağın ge­rektirdiği dayanışma için geldi.”(6) 

Yine Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülaziz Buteflika’nın Dışişleri Bakana Abdullah Gül’e Osmanlıyı övmesi ve İn­gilizlerin uyguladığı gibi bir Osmanlı milletler cemiyetinin kurulmasını teklif etmesi, asrımızda cereyan eden Siyo­nist-Haçlı ittifakı ve bu ittifakın faaliyetlerinin ne kadar tehlikeli olduğunun bilinmeye başladığını ve Osmanlının kadrinin kıymetinin daha iyi anlaşıldığını, biz reddi miras etsek de dünyanın Osmanlıyı aradığını göstermektedir.(7) 

The Guardian gazetesi “Osmanlı imparatorluğunun çöküşünün olumsuz sonuçları bugün daha çok hissedili­yor.” diye başlık atmıştır.

Bu menfi faaliyetlere inanan, İngiliz altınlarına tama edip onlar lehine, Osmanlı aleyhine çalışanlar,(8) Osman­lıya kalleşlik yapanlar, 400 yıl koruyuculuğunu yapan o kerim devlete ihanet edenler, hatta Osmanlıyı arkadan vu­ranlar çıkmıştır.(9) Ama bunlar münferit hadiselerdir. Arap­lar bizi arkadan vurduğu için biz Filistin cephesinde ve Kanal Seferlerinde yenildik gibi radikal sözler ve fikir­ler asla doğru değildir. Buda yine Haçlı-Siyonist ittifakının ve propagandasının bir neticesidir. Araplara bizi öyle tanı­tıp nefret ettirmişler, bize de böyle diyerek Araplardan tiksindirmişler, tabiî ki parsayı da kendileri kapmışlar ve hala kapmaktadırlar.(10) Bunlara yani Türk-Arap düşmanlı­ğını pompalayan sözlere asla inanmamak gerekir.

Bazı hadiseler olmuştur. Bunu kendilerinden aklı se­lim sahibi olanlar da itiraf ediyorlar.(11) Filistinli bakan Salim Tamari, Türkiye’den Filistin’e gi­den resmi parla­mento heyetine “Araplar olarak Osmanlı Devletine yap­tıkları ihanetin bedelini ödediklerini” söylemiştir.(12)

Bağdat-Basra bölgesinde o dönemde komutan olan daha sonra Türklerin eline esir düşen, bir seneye yakın Büyükada da tutulan İngiliz Tümgeneral Çharles V. F. Towshend, hatıralarında der ki; “Öteden beri Arapların takip ettikleri yol, galip gelmek ihtimali olanları selamla­maktan ibarettir. Zaten dünyada yolunda sabit kalmayan bir millet varsa oda Araplardır.”(13)

Dipnotlar:                                                                                                                                                                      

1 - Cengiz Özakıncı, “Türkiye’nin Siyasi İntiharı”, Otopsi Yay.13. bas.İst. 2007, s.235.

2 - İsmail Hâmi Dânişmend, “Türk Irkı Niçin Müslüman Oldu”, Milli Ülkü Yay. Konya 1978, s.15.

3 - Mehmet Niyazi, “Yemen Ah Yemen”,  Türk Ede¬biyatı Dergisi, Aralık 2004, sayı 374, s.6. 

4 - Selahattin Günay, “Suriye ve Filistin Anıları”, “Bizi Kimlere Bırakıp Gidiyorsun Türk”,  İş Bankası Yay. İst. 2006, s.51.

5- Mustafa Armağan, “Geri Gel Ey Osmanlı”, Ufuk Kitap, Ekim 2007, İst. s.226.

6 - “Ahmet b. Belâ”,  İbrahim Refik, Boğaziçi Notları 1, Albatros Yay. İst. 2001, s.119.

7 - İbrahim Refik, “Tarih Şuuruna Doğru-4”, Albatros Yay. İst. 2007, s.220; Mustafa Armağan, “Geri Gel Ey Osmanlı”, Ufuk Kitap, Ekim 2007, İst. s.138.

80 - Musa Anter, “Hatırala¬rım”, Yön yay.  İst 1991, s. 86; İbrahim Refik, “Tarih Şuu¬runa Doğru-2”, Albatros Yay.  7.  Bas. İst. 2001, s.63.

9 - Çharles V. F. Towshend, “Irak Seferi ve Esaret”, Yeditepe yay. İst. 2007, s.112.

10 - İlhan Bardakçı, “Tuğraların Ağıtı”, Türk Edebiyatı Vakfı Yay. İst. 2004, s.89.

11 - İbrahim Refik, “Tarih Şuuruna Doğru-4”, Albatros Yay. İst. 2004, s.94.

12 - Tarih ve Düşünce Dergisi,  Temmuz 2004, s.74. 

13- Çharles V. F. Towshend, a. g. e. s.113.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.