Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2438.7
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64641.34$

KÖYLÜ ALIŞTIRILDI BİR DEFA

04 Haziran 2021, Cuma 08:33

Bir dönem köylünün bankanın önünden geçmesi dahi yanlış anlaşılırdı bu ülkede.

Aslında şehirlinin durumu da pek farklı değildi.

O dönem inanışa göre banka yanlıştı.

Banka, faizdi.

Banka, günahtı.

Banka, her iki cihanda da insanı cayır cayır yakar ve mahvederdi.

Bankayla iş tutan cehennemlikti.

Bankayla iş yapan faizciydi. Böylelerinin çayı, çorbası içilmez yemeği de yenmezdi.

Banka, öcüydü.

Banka, zehirli bir yılandı.

Bankayla iş tutan iflah olmazdı.

Bir çok şehirli muhafazakar insan gibi, köylü milleti de böyle düşünürdü.

Köylü ve şehirli insanların bu bakışı iş yapmasını bilen kurnaz sermaye sahiplerini ve sermaye gruplarını  harekete geçirdi. 90’lı yıllarda din etiketli bankalar dönemi başlatıldı ilk olarak. Değişik adlar altında özel bankalar kuruldu. Kurulan bazı bankalar Arap ülkelerinin adını kullandı. Bazıları da coğrafi bölge adlarını kullandı. Muhafazakarlar, mütedeyyinler ve bu kesimden etkilenen milyonlarca köylü ve şehirli bu bankalarda hesap açtırabilmek ve banka müşterisi olabilmek için bir birleriyle kıyasıya bir yarış içine girdi. Kamuda bu yarışa dahil olmuş ve hatta teşvik bile etmişti. Mesela, FETÖ’nün Bank Asya’sı yakın zamana kadar kamu kurumlarının gözdesiydi. Bank Asya ile çalışmak kişiler ve devlet kurumları için ayrıcalık ve hatta itibar vesilesiydi. Oysa sistem reklamda olduğu gibiydi.. Yani.. “Yok aslında bir birimizden farkımız ama biz Osmanlı Bankasıyız.”

Kamu iradesi çanak tutuyor, insanlar da o çanağı faydalı sanıyordu.

Bizim ülkemiz böyle dönemsel fırsat ve kazançların fazlasıyla yaşandığı bir ülke.

Bu olayda başka bir enteresanlık da şu.. İşleyişte sorun hasıl olduğu zaman kamu yırtarken, yakası/paçası yırtılan da vatandaş oluyordu.

Banka mevzuuna dönelim.

Banka, yanlıştı.

Banka, günahtı.

Banka, faizdi.

Bu memlekette hocalar yıllarca kürsüde, minberde faiz ve bankanın ne kadar büyük bir günah olduğunu anlattı.

Bu memleketin hacıları da banka ve faizin ne kadar büyük bir günah olduğunu anlattı.

Anlatılanlardan ama az ama çok herkes etkilendi. En çok da şehir kültüründen uzak olan köylümüz etkilendi.

Devam edelim..

Bir bankanın önünden geçmek, bankayla iş tutmak, bankadan kredi almak büyük günahlar arasında olduğu gibi, emekli maaşı almak da günahtı. Emekli maaşı bankadan alındığı için, para faize bulaşmış oluyordu. Hem emeklilik neyin nesiydi. O zaten tam olarak günahtı. Bir zamanlar kullanılan Emekli Karneleri  ile hastanelere gitmek, muayene olmak, tedavi olmak ve eczanelerden ilaç almak da günahtı. Bu tarz ifade sahipleri zamanla transformasyona uğrayarak servet, makam ve mevki sahibi olurken, halkımızda banka ile iş tutmayı öğrendi.

Bu arada banka insan hayatında önemli bir araç mı?

Evet, dün olduğu gibi bugün de çok önemli bir araç. Biz yazımızda bankacılık sistemine geçmişte itiraz eden ve sistemi inkar edenlerin bugün geldikleri noktaya dikkat çekmeye çalıştık.

Yazının öznesi köylünün alışkanlık haline getirdiği banka sevgisi..

Bankaya yolu düşmeyen ve bankayla iş yapmayan köylü kalmadı.

Köylümüz bankaya fena halde alıştı. Alıştırıldı demek, aslında daha doğru olur.

Bir değil, bir çok banka ile çalışıyor artık köylümüz.

Bu alışkanlığın fayda yönlerinin olduğu kadar, yanlış yönlerinin olduğunu da düşünüyoruz.

Yanlış anlaşılmasın inanç ve değerler meselesi değil, mesele.

Peki ne?

Bankacılık sisteminde karşılıklı bir şekilde haddi ve maksadı aşan talep ve uygulamalar söz konusu.

Geçmişte bankanın önünden geçmeyen ve bir bankaya girmeyi bile ayıp ve günah sayanlar günümüzde bankalardan çıkmıyor.

Özel bankaların en iyi müşterileri arasında köylüler de var.

Kamu bankalarının en iyi müşterileri arasında da köylüler var.

Kredi aç, kredi ver.

Ödenmeyen kredileri ertele.

Borçlar artarken, ödeme sorunu başlıyor.

Verilen kredi türlerine bakalım..

Tarla alma kredisi,

Tohum alma kredisi,

Gübre alma kredisi,

Zirai ilaç kredisi,

Traktör, biçer döver kredisi,

Zirai ekipman kredisi,

Yağmurlama sistemleri kredisi.

Hiç normal değil ama hadi bunlar normal diyelim.. Fakat günün sonunda köylü bir yerler adına çalışmış oluyor. Tarlada verim iyi olursa kredi ile üretim yapan köylüyü sap kalıyor.  Anlayacağınız samanın, sapı. Bu başka sap değil.

Banka kapısı yalnız zirai faaliyetler için de değil bu arada.

Oğlan ve kıza nişan yapılacak kredi.

Oğlan ve kıza düğün yapılacak kredi.

Hacca gidilecek kredi.

Oğlan askere gidecek kredi.

Emekli olunacak kredi.

Krediye, kredi.

Her bankanın kapısı köylü için her türlü krediye açık anlayacağınız.

Öte yandan çeşitli tarım kooperatifleri’nce kullandırılan ayni ve nakdi krediler.

Demem o ki;

Köylü krediye fena alıştırıldı. Köylü kredi ile üretmeye ve yaşamaya önce bağımlı sonra mecbur hale getirildi.

Bu iş şüphesiz ki, faydalı ve zararlı taraflarıyla köylüyü ilgilendiren  bir konu. Fakat köylümüz, üreticimiz  son yıllarda borç yığını altında ezilmeye başladı. Bankalardan alınan kredi borçları ödenemediği için iflaslar başladı. Cinnet geçiren ve intihar eden köylü insanları olmaya başladı. Elindeki varlığı bir şekilde alınan, kaybeden köylü günün birinde üretemez duruma gelirse ne olacak?

Meydana gelecek olan milyonlarca işsiz köylü ne iş yapacak, nerde çalışacak?

Ülkenin tarımsal ve endüstriyel ürün ihtiyaçları nasıl ve nerden karşılanacak? 100’e yakın ülkeden tarımsal ürün ithal eden Türkiye vatandaşını nasıl besleyecek?

Bu işte bir yanlışlık olmalı. 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.