Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.51
  • EURO
    34.95
  • ALTIN
    2435.6
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64049.93$

KİM GELECEK HOCAM

18 Aralık 2019, Çarşamba 08:57

Eski Başbakanlardan Sayın Ahmet Davutoğlu’nun yeni kurduğu partisiyle ilgili gelişmeler ve üzerinde konuşulanlar şu anda gündemi meşgul ederken biz politikanın dışında kalma çabasında kendimizi birazda zorlayarak sadece insanların bir birey olarak ağzından dökülen cümlelere göre değerlendirme yapmayı bir inşa olarak düşündük ve insanın kişiliğinin ağızdan çıkan ifadeler olduğunu resmettik kendimizce.

Gelecek dediler.

Kim gelecek?

Ne gelecek?

Nerden gelecek? Bilmiyoruz,

Lakin ismi bile bazı şeylere çağrı yapma amaçlı olduğu bir ön sezgi ile yeterlidir ve hatta artarak yeterlidir, diyorum. Çünkü USA’nın Pensilvanyadaki sümüklüsüne afyon bağımlısı gibi yapışık ve delicesine âşık olan meczup, gedikli firaristi Sait Sefa isimli vatan haini, Ahmet Davut oğlundan beklentisini şöyle açıklamıştı.”Alacakları %5 oy bile çok önemli. Bir anahtar görevi görecekler. Yeni bir devir başlayacak.

Görülen odur ki; bir Fetöcü USA kâhyasının yeni kurulan bir siyasi partiden beklentisi tamamen umut dolu ve geleceğe dair kuruntularla dolu.

Demek ki bu işin kotarılması için yıllardır bunun üzerinde çalışılmış ve kafa yorulmuş. Hatta Meral Akşener’in Mv. transferinden bahsetmesi de açıkça bu işte organize parmağı olduğunu göstermektedir. Demek ki Güneş Motel faciası hiç üzerinden geçen olaylarla ilgili hiçbir şeyi eksiltmeden aleni olarak makyavelist takıntılarını ve günü birlik popülaritesini koruyarak sürdürmektedir. Şimdi milletimizin şunu anlaması lazım. Akparti’nin yıllardır içinde bulunmuş ama efendilerinden aldıkları emirlerle mensubu olduğu partinin çizgisi dışında kalabilmek için zoraki eleştirilerle bizzat buna zemin hazırlayan sözlemleriyle kendilerini bile bile partiden ayıranlar şimdilerde hummalı bir çalışma içerisinde talimatlara uygun oluşumları hızlandırma gayretine düştüler. Ve ilk olarak piyasaya sürülen Ahmet Davut oğlu oldu. Oysa tüm tanınmışlığını ve ulaştığı seçkinliğini/mertebesini Ak parti İktidarına daha doğrusu Sayın Cumhurbaşkanımıza borçlu olan bu kafalar kendilerine sunulan dış taltiflerle belki de klişeli birer Mustafa Reşit Paşa olduklarını ispatlama yolunda ayrık otları gibi aykırılıklarla serencamlarını sergileme koyuldular ve zamanında söyledikleri ahde vefa gibi kavramları kulak ardına ittiler.

Göreceğiz bakalım kim gelecek?Ne gelecek?Nerden gelecek?.

Hâlbuki mesele Türkiye olmalıydı. Hep beraber oturup sorunları birlikte çözmenin yol haritası oluşturulmalıydı. Şimdi ayrım gayrım yoluna girmekle Türkiye’yi düzlüğe çıkaracak derin inkişaflar ve derin stratejiler mi geliştirdin? Madem vardı da Başbakanlığın döneminde niye uygulamadın? Ve niye aldığın emaneti yapılan seçimlerde tek başına iktidara getirme konusunda başaramadın? Birileri hangi akılı verdi sizlere ve hangi temel stratejilerde anlaşma yapıldı da tek yürek oldunuz onlarla ve sarmaş dolaş kol kola yan yana geldiniz partileştiniz. Unutmayın ki bu makyavelist yaklaşımlarda menfaatlerin bittiği yerde her şey biter. Sizden beklentisi olanlar ki mutlaka bunun için sizin referansınızı ön plana çıkarıp ortaya çıkardılar bittiği anda sizi de kendi yolunuzda yalnız bırakacaklardır. Tıpkı sizin yol arkadaşlığını bıraktığınız gibi. Hiç birimiz vazgeçilmez değiliz derken kendini de bu yolda hiç düşündün mü? Unutma ki seninde Brütüslerin olacaktır.

Şimdi şu söylediğiniz yaklaşık 3-4 yıl öncesine ait sizin bizzat kendi ağzınızdan söylediğiniz sözlerinizi iktibas ederek aşağıya aldım. Bakalım hatırlayanlarda ne gibi izlenimler bırakacak.

“Biz ahde vefayı her şeyin üzerinde tuttuk. Makamlara, mevkilere, koltuklara veda ederiz kardeşlerim ama ahdimize, ilkelerimize, davamıza asla veda etmeyiz, asla dönmeyiz, asla bırakmayız.”

“Meselemiz, derdimiz, davamız, bütün şahsi hallerimizin üzerindedir.”

“Kurucu liderimiz, Kurucu Genel Başkan’ımız, saygıdeğer Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra AK Parti’ye ikinci genel başkan olduğum kongremizde, ‘Bu kongre bir veda kongresi değil, bir vefa kongresidir’ demişti. O gün verdiğimiz sözü namus bildik. O günden bugüne ahdimize sadık kaldık.”

“O günden beri ülkemizin ve milletimizin hukukunu, partimizin ve Cumhurbaşkanımızın hukukunu büyük bir özenle koruduk.”

“Daima partimizin, davamızın birliğini gözettik. Son nefesimize kadar da bunu gözetmeye devam edeceğiz.”

“Makamlara veda edebiliriz. Ama ilkelere asla veda edemeyiz.”

“Biliniz ki hepimiz bir gün bu geçici fani dünyaya veda edeceğiz. Geriye sadece Rabb’imize ve milletimize verdiğimiz sözlere vefamız kalacak. Allah bizleri vefa yolundan ayırmasın.”

“Hiçbir şey AK Parti’nin birliğinden beraberliğinden daha önemli değildir!”

“Rabb’im bu davaya 14 yıl boyunca Cumhurbaşkanımızın baş müşaviri, büyükelçi, Dışişleri Bakanı, Başbakan ve Genel Başkan olarak ülkeme hizmet etme şerefi nasip etti. Sonsuz hamd olsun, şükürler olsun. Rabb’ime bu kongreden sonra şükür secdesiyle kapanıp niyazda bulunacağım.” Diyerek bu konuşmaları Ak parti seçmenine ve Türkiye vatandaşlarına ibra ettiniz. Peki, bugün ne oldu da hangi gelecek için bu sözlerinizi ve ahde vefanızı unuttunuz? Hepsini rafa kaldırdınız.

Son bir detay daha katacağım sözlerime. Biliyorsunuz hepimizin muzdarip olduğu İstanbul sözleşmesini dönemin dış işleri bakanı olarak imzaladınız. Ne zamandı bu tarih 2011 yılı. Hamaset dolu sözlerle imzalanan ve tamamen feministleri baş tacı, aileyi ve sosyal dokuyu zehr eden bu sözleşmenin bugün geldiği nokta dikkate alınırsa; önce bunun vebali üzerinden kurtulmayı deneseydiniz partileşmeden önce, belki sizin için daha hayırlı olurdu. Geleceğiniz, “halkımıza olan vefa çizginizi ve Ak parti kadrolarındaki duruşunuzu koruma “olmasını gerektirirdi. Lakin Siz ayrılmayı hedeflediniz.

Biz dün nasılsak, bugünde, yarında, çizgisini ve Türkiye Ülkü’sünü koruduğu müddetçe Sayın Cumhurbaşkanımızın Recep Tayyip Erdoğan’ın yanındayız. Bugün ve gelecekte bu böyle inşallah.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.