Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.37
  • EURO
    35.04
  • ALTIN
    2325.3
  • BIST
    9093.72
  • BTC
    70160.99$

KERAMET AKAN’DA DEĞİL KALAN DA…

19 Ocak 2019, Cumartesi 08:48

Vakti zamanın da durumu bir hayli olan bir adam yaşarmış Uşak’ta. Bu adam lüks hayatının içerisinde keyifle yaşamaya devam ederken bir sabah çok şiddetli bir baş ağrısıyla uyanmış. Uzun süre dinlenip ilaç kullansa da fayda görememiş. Aradan birkaç gün geçmesine rağmen başında ki ağrıdan kurtulamayınca eve doktor çağırmışlar. Gelen doktor da neden ağrıdığına dair bir şey bulamayınca ağrı kesici ilaçlar iğneler vererek köşkten ayrılmış. Fakat hiç biri bir işe yaramamış adamcağız her geçen gün ağrıdan daha kötü bir hal alıyormuş. Bunun üzerine ailesi adamcağızı İstanbul’a en iyi doktorlara götürmüşler. Yapılan tüm müdahalelere rağmen orada ki doktorlarda ne ağrının sebebini nede tedavisini bulabilmişler. Bunun içinde yataktan çıkamaz hale gelen hastayı ailesi yurt dışına götürmüşler. Ora da iyi ederler umuduyla. Ama ne yazık ki orada her gün artan ve hiçbir ilacın fayda etmediği ağrının sebebini bulamazlar. Zaten adamcağızda da ağrıya dayanacak ne hal kalmıştır ne de güç. Durumu gören doktorlar ailesine hastayı uşağa götürmelerini ve son günlerini evinde geçirmesini sağlamalarını söylerler. Ailesi ellerinden hiçbir çare gelmeyince adamı evine getirirler. Günleri yatakta ölümü bekleyerek ağrılar içinde geçen adam ölümün yakın olduğunu bildiği için ailesinden berber getirmelerini ister. Aile hemen bir berber getirir ki adamın sağlıklı iken tıraş olduğu berberdir bu. Hasta yatağında ki adamı tıraş ederken berber, adamcağızda yaşadıklarını ve çektiği şiddetli ağrıları berbere anlatır. Bunun üzerine berber adama beyim sizin burnunuz da kıl dönmüş olmasın der ve hemen burnuna bakar.  Ardından hah işte burada der ve hemen çantasında ki cımbıza sarılır. Ne olduğuna anlam veremeyen adam daha ne oluyor demeden berber adamın burnunda ki dönen yirmi santimlik kılı bir çırpıda çıkartır. Yaşlı adamın attığı nara ve çığlıklarla tüm köşk halkı ayaklanır ve odaya koşar. Yaşlı adamın elinden berberi zor bela alarak anında kapı dışarı ederler ve ardından hummalı bir koşturmaca ile kanayan buruna pansuman yapılırken bir yandan yaşlı adam sakinleştirmeye çalışılır. Adam o kadar sinirlidir ki koskoca köşkten bir kişi bile berbere neden yaptın sorunu yöneltemez. Ta ki ertesi sabaha kadar. Çünkü ertesi sabah yaşlı adam aylardır hiç uyumadığı kadar güzel bir uykudan uyanmıştır ve en ufak bile bir baş ağrısı hissetmemektedir. Ölümü yatakta beklerken kendini ağrısız ve ayakta bulan adam o an fark eder berberin oma yaptığı iyiliği. Çektiği acı ve kaybettiği kanların altında yatan sağlığı o an hisseder tüm vücudunda. Ve ilk işi o berberi tekrar köşke çağırıp bir servet sahibi yapmak olur.

Yaşlı adamın aylardır çektiği acının tarifi ve tedavisinin imkansız olduğunu söyleyen onlarca doktorlar bu berberden sonra keşfederler.  Dönen kılın sinire yürüyüp gittikçe uzayarak dayanılmaz ıstıraplara yol açtığını.

Yani işin özüne gelecek olursak

1-Dünya da ne konu da olursa olsun ne kadar tahsil sahibi olunursa olunsun küçük bir berberden alınacak küçük bir fikir çözümün ta kendisi olabilir.

2-Bazen çok çok büyük sorunların çözümü çok küçük olabilir.

3-Ve tabii burnundan kıl aldırmayanların başı da çok ağrıyabilir.

Derken asıl sözün özü ise keramet akanda değil kalandadır. Yaşlı adam çektiği acı ve akan kan ile sinir küpüne dönerek zavallı berberi elinden zor kurtarsalar da ertesi gün kendinde kalan sağlığından sonra hatasının farkına varmıştır. Bizlerde bu durumdan ders çıkarmalı bir olayın karşısında bizlerden gidene bakmak yerine önce bizlerde kalana bakmalıyız. Bazen gidenler kalanların yanın da bir hiçtir…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.