Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63570.231$

KENDİMİZE GELMEMİZİN ZAMANI (1)

15 Nisan 2020, Çarşamba 08:57

Bir virüsle beraber hayatımızda değişti. Gripal enfeksiyonları içimizde yaşamayan kalmamıştır. Hepimiz bu rahatsızlığı çeşitli isimler altında çeşitli vesilelerle yaşamışızdır. Lakin adı Covid-19 olalı bu hastalığın tüm dünyada oluşturduğu panik havası ister istemez herkesi derinden etkiledi ve hepimizde bir korku havası oluştu.

Bazılarımız için şunu söylemek istiyorum. Bu virüste Allah’ın(c.c.) bir askeridir. Rabbim bir virüsle sonsuz kudretini tüm dünyaya göstermiştir. Belki bazıları virüsten korktuğu kadar içinde Allah korkusu taşımıyordur. Çünkü normal hayatına bildiği şekilde devam ediyordu. Ama virüs ortay çıkınca başladı insanlarda bir tedirginlik ve ölüm korkusu ve tedbirlere uyarak hepimiz kendimizi eve teslim olmak zorunda bıraktık.

Sağlımızı korumanın önemini anladık bu virüsle. Peygamber efendimiz(a.s.m.) gerçekten senin bedeninin de senin üzerinde hakkı vardır, buyurmuştur. Öyleyse hastalık gelmeden önce ve geldikten sonra mutlaka tedbirimizi alma yoluna girmeliyiz. Tedbir bizim takdir Yüce Mevla’nındır.

İnsanlarda korku oluşmasının en büyük sebebi tüm dünyayı kasıp kavuran bir hale gelmesidir. En güçlü kapitalizm ülkeleri en modern silahlara sahip olmalarına rağmen bu gücün karşısında çaresi kaldılar.    Onlar kendilerinin ulaşılamaz olduğunu zannediyorlardı. Tıpkı titanik gemisine güvendikleri gibi güçlerine güvenerek insanları, devletleri istedikleri gibi sömürmeye, ezmeye çalışıyorlardı. Lakin bu kapitalizm engerekleri hiç düşünmediler başlarına bir gün kendi elleriyle bir bela açacaklarını. Ve istedi tüm insanlık Allah’ta(c.c.)isteyenin belasını verdi.

Bugün insani hareketlerde dünya beşten büyüktür diyerek BM. Örgütünün kendine gelmesini ve yeniden organize olmasını isteyen Türkiye’nin dışında başka bir ülke yoktu ya da sesleri zayıf çıkmaktaydı. Kendini Roma İmp. Gibi yenilgisiz düşünen başta ABD ve Rusya gibi devletler amansız bir şekilde İslam Dünyasını pençesine alıp mazlumları her türlü silahlarla öldürürken sanki iyi bir şey yapıyorlarmış gibi sözde hak hukuk ve sahte insanlık penceresinden bakarak hem savaşı bilerek çıkaran hem de barış yanlısı imiş gibi kendi aralarında toplantılar düzenleyerek göz boyamaya ve dünyayı ezmeye parsellemeye sömürmeye ve acımasız kapitalizmanın şehvetine devam ettiler.

Herkesin her şeyin kendince bir hesabı vardı. Allah’ın(c.c.)da bir hesabı vardı. Ve şimdi dünya bu virüsle gözle görülmeyen bir virüsle başa çıkamıyor, ekonomiler iflas ediyor ve ölümlerin önüne geçilemiyordu.      Enteresan olan ne biliyor musunuz? Bir zamanlar İslam ve Müslümanların yaşadığı bölgelerde bile aradan bunca zamana yaklaşık 5 asır üzerinden geçmiş ve ezana hasret kalmış Endülüs gibi bazı İslam ruhlu beldelerde yeniden ezan okunmasına müsaade edilmesiydi.

Hayatı boyunca ölümü düşünmeyen insanlar vardı. Batı toplumunda bugün öyle bir acziyet söz konusu ki yaşlılarına sahip çıkamamanın ezikliği içersindeler.

Bizde durum biraz daha farklı. Devlet vatandaşına aldığı tedbirleri öyle özverili bir şekilde sunuyor ki tüm dünya bize hayran kaldı. Tüm ülkeler bizden yardım talebinde bulundular. Yahudi zihniyetli İsrail bile bize uçak gönderip yardım talebinde bulundu. Fakat bu yapılacak olan elbette Filistinli kardeşlerimiz içinde düşünülmesi gerekir.

Elbette Türkiye burada Bilimsel bir kurul oluşturarak işi profesyonellerce yürütmesi hatta bazılarınca DSÖ’ nün yönetiminin Türkiye’nin kontrolünde olmasını isteyenler bile çıktı. Bunda haklılar. Çünkü Türkiye dünyada çok farklı bir uygulama ve kontrol anlayışı ile aldığı tedbirleri uygulamaya koydu ve tedbirler sıraladı ki başta çalışanları olmak üzere tüm insanını esnafını vatandaşını bu tedbirlerle deyim yerindeyse berhudar etti.

Kimi ülkeler sahip çıkamazken vatandaşına örnek bir hareketle Türkiye maske dağıtmaya uzak yakın demeden hizmet götürmeye devam etti.

Her gün alınacak olan tedbirler medya aracılığı ile duyuruldu. Şeffaf bir şekilde hastalığın gidişat ve seyri ile vatandaşımız bilgi sahibi yapıldı.14 altın kural ile mutlaka bunlara uyulması salık verildi. Eğer bizler bu tedbirlere gereği gibi uyarsak Güney Kore gibi başarılı olur ve çabucak tekrar eski hayatımıza döneriz. Evet, ekonomik olarak tüm dünya yı kaosa sürükleyen virüse karşı Sayın Cumhurbaşkanımızın iş ve çalışanlarla ilgili 3 ay işten çıkarılma olmayacak bunu isterse duruma göre 6 aya kadar uzatma yetkisini bulundurması ise daha bir farklılıktı.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.