Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    34.75
  • ALTIN
    2491.6
  • BIST
    9524.59
  • BTC
    63411.15$

KEMAL TAHİR VE BATILILAŞMA (1)

10 Haziran 2020, Çarşamba 09:12

Kemal Tahir batılılaşma konusunda da sert eleştirilerde bulunur.”Bizde batılılaşma, bilmediklerimizi alarak, bilgimizi zenginleştirmek yoluyla işimize yarayacakken, bizde kendi milli bilgimizi tekmeleyerek bırakmak biçiminde uygulanmak istenmiştir. Türkiye batıya benzemeyen bir toplumdur. Anadolu Türk insanının tarihi, batı insanı tarihinin geçtiği aşamalara uğramamıştır.1826’da halkımızın haklı olarak gâvurlaşmak dediği Batılılaşmanın, Osmanlı Türk Tarihinin ekonomik sosyal isteklerinden gelmeyip dıştan, Batı emperyalistleri tarafından zorla dayatıldığı, kendi çıkarları açısından kendi çıkarlarına göre hesaplanarak bize kabul ettirildiğini bilmek gerekir” diyerek, Batı bizden, kendi ölçülerine, bizim hakkımızdaki cehaletine, düşmanlığına, hiç değil küçümsemesine uygun eğlendirici, şaşırtıcı, biraz da acındırıcı egzotik eserler ister diyerek, Batının menfaatlerine uygun Ülkeler üzerinde planlamalar yaptığını ve kapitalizme dayalı emperyalist emellerinin peşinde koştuğunu anlatmak ister. Geçmişi iyi bilmeden, yaşadığımız güne de, geleceğe de katiyen akıl erdiremeyiz düşüncesi de tarihin iyi ve doğru bilinmesinden yanadır. Hatta der ki; Tarihten kaçmak namustan, doğruluktan, bilgiden kaçmak demektir. Tarihten sıkılıyorsanız, kendinizi ya merak etmeyecek kadar budalasınız, ya da hatırlamaktan korkacak kadar suçlusunuz, sözlerinde bulunur.   

            Kemal Tahir  bu sayfalara sığmayacak kadar  kendi cephesinden kendini aşan birisi.Hele onun bir Japonyalı gençle tanışması ve onun planlarını öğrenmesi karşısında hayranlığını gizlemeyip ,ben kendimi çalışkan bilirdim ama doğrusu bu capon(Kendi ifadesi) delikanlısı karşısında kendimden utandım diyecek kadar haysiyet sahibi olup  bizdeki Amerika’ya İngiltere’ye tahsil için gidenlerin üç yılda  bir sınıf atlayıp  kadın kız peşinde pabuç eskittiklerini..dönüşlerinde memleketlerine maruhana’nın pis kokusunu,viskinin faziletini ve yanlış bir batı hayranlığını getirdiklerinden dert yanar.(Not:Tabi tamamı böyle değildir.Kendini bunlardan uzak tutanları tenzih ederiz.Y.E.)Bu yüzden,biz ikinci dünya savaşına girmediğimiz halde ekonomik güçlükler içerisinde debeleniyorken,Caponlar yenik çıktıkları halde ekonomileriyle Avrupa ve Amerika’ya meydan okuyorlar diyerek  kafasının  bunlara takıldığından  bahseder.

            Sonuç olarak özetlersek: Kemal Tahir’in dediği gibi,”Yıllardır konuşuyoruz, görüyorum ki, hala Osmanlı’yı hafife alanlarımız var. Dünya da kurulmuş imparatorlukların en kabadayısı yüzeli iki yüz yılda paramparça olduğu halde, Osmanlı İmparatorluğu’nun neden altı yüzyıl sürdüğünü hiç düşünmüyor muyuz? Bütün imparatorluklardan gereken tarih dersini almış ve buna göre bir çekirdek model kurmuştur da ondandır. “der.(Bu sohbetini: Cahit Tanyol, Asaf Ertekin, Sabahattin Selek, Aziz Nesin huzurunda yapıyor.  Y.E.)

            Bu bilgiler ve açıklamalar umarım hala Osmanlı düşmanlığı taslayanlar içinde kendilerine bir pay çıkarmaya yardımcı olmuştur. Şartlı kafaları bilemem ama aklıselim düşünenler için böyle umuyorum. Bir şeyi karalamak kolay, üzerini gelişi güzel çizersin olur biter ancak kendimize bir sormak gerekmez mi,  niçin böyle yaparsın?  O halde Osmanlı ile ilgili olumsuz düşünceler sergilerken en yakınındaki gerçekleri de  görmemezlikten gelmemek lazım.Mesela  bir zamanlar Osmanlıya sığınan İsveç  Kralı,  Demirbaş Şarl’ı kendi devlet hazinesinden besleyen ve  üstelik esir muamelesi yapmayan Osmanlıydı.Maliyenin kaynaklarının bir kısmı onun masraflarına aktarıldığı için Osmanlı toplumunda Demirbaş Şarl olarak bilinmekteydi.Bize hayran olan sadece İsveç kralı Şarl değildi şüphesiz.Aynen Kemal Tahir’in düşünce yapısında serdettiği fikirlerin bir benzerini  Avusturya  Başvekili Prens Meternich’te söylemişti.”Umur-u İdarenizi  intizam altına alınız ve ıslah ediniz.Lakin Avrupa medeniyetinden sizin kanun ve nizamlarınıza ve maişet tarzınıza uymayan kanunları alıp iktibas etmeyiniz.Zira Batı Kanunları,hükümetinizin temelini teşkil eden kanunların dayanağı    bulunan usul  ve kaidelere asla benzemeyen  kaideler  üzerine  kurulmuştur.Garp memleketlerinde  esas  olan şey  Hıristiyan kanunlarıdır.Siz Türk kalınız.Lakin madem ki Türk kalacaksınız,İslamiyet’e yapışınız.Hak ve sevap  yolunda ilerleyiniz.(Ahmet Gürkan.İslam Kültürünün Garbı Medenileştirmesi sayfa:269-270)  Hatta Gustav Loben de diyor ki; Bir kavmin  müessese ve kanunlarının tebdili ile ruhu  nun ıslah edileceğine inanmak en büyük hatadır….Bir millet için iyi  olan müesseseler  diğer bir millet  için  fena olabilir”

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.