Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.38
  • EURO
    35.01
  • ALTIN
    2325.8
  • BIST
    9079.97
  • BTC
    70443.01$

KAYSERİLİ ALİ ONBAŞI(4)

16 Temmuz 2016, Cumartesi 09:56

 (geçen ki yazımızdan devamla) Binaenaleyh: davamız hayata uymak değil,  hayatımız Hakk’a uydurmaktır. Yaptığımız işler, söylediğimiz söz ve gösterdiğimiz davranışlar hep bu çerçevede olsun. Meşhur İngiliz diplomat ve Başbakanlarından Lord Salisburg “ Türkiye’yi değiştirmek onu öldürmektir.” Derken sanırım uzun vadeli bir projeden bahsediyordu. Şimdi bizler kendi elimizle bize sunulan onların kurtarıcı öz değerlerine yapışarak, herkese mavi boncuk dağıtıp, işi ucuzlatma yoluna getirdiğimizin farkında değiliz. Sen kendi değerlerine yabancılaş, başkasına tutunarak hayatta kalmaya ayakta tutunmaya çalış, sonra da şuna buna danıştım de, şöyle böyle de. Vaziyeti kurtarmaya çalış. Yemezler azizim, yemezler. Mızrak çuvala sığmıyor. Öyle ben yaptım oldu bitti yok artık. Bana ait olan bir değeri almak isteyen varsa samimice İslama teslim olur. Yusuf İslam gibi. Bu payeyi Allah vermiştir. Bu çerçeveyi O’ belirlemiştir. Biz inananlar da böyle rütbe almayı ümit ederiz. Yüreğimizde bunu duyarız. Arzularız. Tabii ki her şey Rabbimin elindedir. 

            Hülasa: 250 yıllık batı özlemi ile geldiğimiz noktada, sadece kendi kimliğimizle hesaplaştık. Batının bu noktaya nasıl geldiği konusunda sağlıklı bir birliktelik elde edemediğimiz için aramızda sürekli kafa karışıklığı yaşadık, hala yaşıyoruz. Taklitle bir yerlere gelinilemeyeceğini öğrenmemizin vakti geldi de, geçiyor bile. Kendi gerçek Rönesans’ımızı kurmak, yaşamak mı istiyoruz? Bunun yolu geleneksel değerlerimizin her defasında bugün ki, çağdaş tekniklerle özünden uzaklaşmadan, yapılacak akılcı yorumlarla ve bu yorumların özümsenmesi ile mümkün olacaktır.

            Varlığımızın ve hayatta kalabilmemizin yegâne yolu kültürel kimliğimizin değerlerini koruyarak, bugün ki dünyanın geldiği noktadan, kendi konumuzun geldiği durumu iyi yorumlayıp nerede hata yaptığımızın farkına varmak ve hatayı gidermektir. Bizler şunu anlayamadık: Maddi vatanı ve milleti böldürmek istemiyoruz, peki toplumun aidiyet unsurlarının kahır ekserisinin oluşturduğu “manevi vatan” konusunda ne yapıyoruz? Konumumuz nedir? İş manevi duruma gelince bazılarının yüzünün kızardığı ortada. Din onların bakış açılarında farklılıklar gösterir. Ve din işlevi yok kabul edilir. Bugün bilmezler ki, Hıristiyan toplumları dini toplumsal hayattan uzaklaştırmadılar, bugün onlar daha çok kendi batıl dinlerine sarılmaya, daha dindar olamaya çalışıyorlar aslında. Dini hayattan uzaklaştırılmaya çalışılanlar tamamen bizleriz. Tüm mücadele kendi içimizdekilerle, dışımızdaki meşrebi belli olanların hedef noktasında bizler varız bu bilinsin gayri.

            Ülkemiz kendi yerini sorgulamak zorundadır. Kafa karışıklığı bitmeden de bu sorgulama  ciddi ve sağlıklı olmaz.Umarım insanımız basireti ile kendini yönetmek isteyenlere bunun ne demek olduğunu anlatır da,hem yöneticiler hem de aydın dediğimiz elit kesim, kendi insanı ve vatandaşlarıyla barışık olur,Huzur ve birlik tesis edilir.Ben bunu diliyor ve istiyorum.Gönül seferberliği ; gönlünü bu hedefe koyanların, gönlünü Allah’a adayanların,Kur’an ikliminde bulunmak isteyenlerin varmayı düşlediği bir yoldur….    

Kayserili Ali Onbaşıyı merak mı ediyorsunuz? Gönlünü Allah’a ve şehit olmaya adayan bir gönül seferberlikçisi olarak: kendisine iki yüz metre kadar yaklaşan ve bizlerin durumunu değerlendiren Rus askerlerinin sigara içişlerini ve konuşmalarını duymuş ama ne dediklerini bilmediğinden sadece olan bitene göre kendi değerlendirmelerini aktarıp komutanını bilgilendirmiş ve yarım saat içerisinde saldıracakları uyarısında bulunduktan sonra da dediği gibi olaylar vuku bulmuştu. Komutanına onların mesafelerini vererek bataryaların ateşlenmesini istemişti. Düşman Ruslar bir Müslüman’ın hemen yanı başlarında canı pahasına bir ağaçta olabileceği ihtimalini hiç düşünmemişti. O’ gün ikindiden sonra başlayan 15 Eylül saldırısı karanlık basıncaya kadar sürmüştü. Ancak bir ara haberleşme kesilince, en tehlikeli anlarda bile namazını bırakmayan Ali Onbaşı, bizim bataryaların açtığı çukurlardan birinde akan sularla abdest alarak, sabahın aydınlamasıyla namaza durmuş, manevi bir haz içerisinde huşu ile namazını kılarken, kendisinden endişe eden kumandanının, kendisini bulduğunun farkında bile değildi…  

Rabbim bugünde bilhassa vatanına milletine ve inancına karşı savaş açanlara canı pahasına göğsünü siper eden Mehmetçiklerimizin, tüm yiğitlerimizin, askerimizin polisimizin tüm güvenlik kuvvetlerimizin, en rütbesizinden en yüksek rütbelisine kadar, göğsünde gönlünde vatan,  millet, din, iman aşkıyla yaşayan ve sevdasını yüreğine kazıyan bu sevgiyle dolu olan ve bu sevgiyle moral bulup ayakta duran herkesin yar ve yardımcısı olsun, inşallah. Zafer Allah’a inananlarındır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.