Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.59
  • EURO
    34.83
  • ALTIN
    2490.9
  • BIST
    9638.28
  • BTC
    64760.72$

KAYIPLARIMIZ (1)

07 Temmuz 2021, Çarşamba 08:35

Kazanımlar yada kaybedişler insan hayatında bir olgudur.Yada diğer bir deyişle getirisi kadar götürüsünün hesabı.İşte bu hesap muhasebedir.Lakin yapılan muhasebenin derinliği olmalı.Genel    geçer yüzeysel kaygı taşımamalı.Hani sular yatağında kendi kulvarında akarken verdiği mesajı anlamak şiirsel bir derinlik gerektirir ya.!Hani şairler taşa bile bir ruhaniyet kavram içsellik yüklemeye    çalışırlar ve ona gizemli bir anlam yüklerler ya.! İşte derinlikte anlam yüklü ve değer ihtiva eden bir rüknü ortaya koymalıdır. Ki; benim mahiyetim/manevi dinamiklerim/beni ayakta tutan temel unsurlar hassas konumdaki direkler çatının iskeleti olmaya devam etsinler.

Efendim malumunuz dünyada şu anda en güçlü konumda siyaset sanat kültür ekonomi dış politika ve ticaret hatta sporda dâhil en güçlü konumda bulunan ülke olarak sığır çobanlarının yaşadığı yer olan USA’yı söyleyebiliriz. Adamlar zaten kendilerini bu alanda ezberletmişler. Dillerini dolamayan kalmış mı? Hayır, pek becerikli ve mahir olan bu kapitalizmin köleleri kendi reyonlarını öyle süslemişler ki cazibenin yüzeysel efendisi ilan etmişler, tabi içlerinin bilenler için bir ruh harabiyeti taşıdıkları ve çöplük oluşturdukları malum. Pekiy, böyle sümsük bir iç ruhi hezeyanları olan ve iflas noktasında yıkılma emareleri taşıyan bir toplum nasıl oluyor da kapkara yağmur getiren bulutlar gibi hala tepemizde şimşekler yıldırımlar olarak kalabiliyor ve gücünü gösterebiliyor?

Efendim bu sığır çobanları sinema sektörleri ile ve medyayı ellerinde tutmaları ile daha doğrusu tekniğin mekanik gücünü ellerinde tutmaları ile şunun şurasında iki yüz elli yıllık kanlı vahşi tarihlerini ve kültürlerini işte bu sinema sektörü ile Hollywood marifeti ile herkese tanıtabilmiş ve maceralarını kendi zihni anlayış sömürge ve kapitalist kurallara göre sunum yapıp benimsetmiş ve dünyeviliği özendirerek insanları kendine en azından manevi açlığı kaybeden maddi dünyevi heyecana kapılanların gözbebeği haline gelmiştir. Kimse demiyor ki bunların içi kof, bunlar insanlığın baş belası. Bunlar sömürü gücüne dayalı bir şişkin ekonominin temsilcisi diyemiyorlar da, aldıkları kara propagandanın ruhlara sirayet eden büyünün etkisiyle konuşuyorlar, hiptonizma olmuş kavram diliyle üretiyorlar hayranlıklarını gizlemiyorlar ve bağlılıklarını dile getiriyorlar.

İşin en acı yanı nedir biliyor musunuz? Kovboy sığır çobanı kanlı macerasını ballandırıp bu sektörle kurtarıcı sempatik kazanımlar elde ederken bizim gibi ülkelerde sahip olduklarının farkındalığından bihaber yaşamaları, kendilerini bile tanıtamamaları hatta kendilerine yabancı kalmalarıdır. Şunu demek istiyorum; Kimlik kaybı var. Kimlik kaybı demek ise, insan kaybı demektir. Kimlik kaybı demek ahlaki kayıp demektir. Kimlik kaybı demek; hayat tarzının gidişat penceresinin alt üst olması, yolun gösterge levhalarının değişmesi ya da içeriğinin bulanması berraklığın gitmesidir. Kafalar bulanık hale gelmişse kendini yitiren insanın kendi tarihinin ekseninde olması mümkün mü? Yitirilen değerler sanki uzay boşluğuna gönderilmiş de bir daha oradan dünyaya dönüşü olmayan kayıplar değil midir?

Günümüzde sevgi ve empati kurulan laik seküler dünyeviliğe özendirilen nedir? Diye sual etsek aklımıza gelenleri sıralasak ya da şöyle etrafımıza yaşananlarla ilgili olarak baksak, bu bakış açısının sınırları içerisinde; aynen batının hayal penceresinde olduğu gibi ev araba tatil ve yemek yeme ve zevki icra gelir. İnsan kendi yapıp ürettiği nesnellere kul köle oluyorsa vahyin penceresinden değil aklın ve nefsin penceresinden olayları süzüp laik ve sekülerizmin iplerine yaslanmış kapitalizme çanak tutuyorsa bu aklın ve bu felsefenin ürünlerini hakim kılmak ve bu gücü hakim kılmak için mücadele veriyorsa ve bununla dünyayı yönetip dizayn etmek istiyorsa orada gönlün huzur ve sükunetini iç dünyanın saadet ve iltifatını ve mutluluğun icraatını bulmak mümkün değildir. Yıkıcı ve yakıcı tahayyül durulmayan kalpler, vahyin göz ardı edilişi ve varsa yoksa nefsanî arzular köleliğin pekişmesini perçinleştirdi.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.