Konya
23 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.60
  • EURO
    34.75
  • ALTIN
    2421.3
  • BIST
    9645.02
  • BTC
    66341.99$

Kardeşlik Bağı

03 Aralık 2018, Pazartesi 08:24

 Cenâb-ı Hakk, önce Adem (a.s.)’ı sonrada Havva validemizi yaratarak beraberliğin ve birlikteliğin ilk başlangıcını oluşturmuş, bu durum Kuran-ı Kerimde şöyle bildirmektedir.

“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır…”(Hucurat, 49/13.)

İnsanoğlu sosyal bir varlık olduğu için, tek başına yaşamını idame ettirecek ve her türlü sıkıntılarla tek başına mücadele edecek durumda yaratılmamış, eş, dost gibi bir başka insana ihtiyaç durumundadır. Yani insanın sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürebilmesi için toplum hayatına ihtiyacı vardır.

İslâm, insanların birbirlerine kardeşçe muâmele etmelerini, aralarında derin bir muhabbetin bulunmasını ister ve bunu îmânın kemâline ermenin şartı olarak görür. Kardeş olmak; sevinçte ve kederde beraber olmayı göze almak ve bunu her türlü çalışma ve davranışında göstermektir. Bunu sağlamak için de insanlara, aralarında selâmı yaymalarını, sık sık ziyaretleşmelerini ve birbirlerine hediye vermelerini tavsiye eder. Allah Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurur:

“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını ıslah edin! Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (Hucurât, 10) 

Cenâb-ı Hakk’ın bizler için istemiş olduğu ve Sevgili Peygamberimizin ümmetinin hayatında değiştirmiş olduğu en önemli ahlâki ilkelerden biride kardeşliktir. Çünkü İslâm Dini insanlar arasında manevi bir kardeşlik kurmuştur. İslâm, insanları birbirine muhabbet ve merhametle yaklaşmaya alıştırıp, onları kardeş yapmıştır.

 Yüce Kitabımız, kardeşlik duyguları içerisinde dayanışma amacıyla bir araya gelen kimseleri övmüş ve onlara Allah'ın rahmet edeceğini şu ayet-i kerime ile bildirmiştir: "Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı kılar, zekâtı verirler. Allah'a ve Rasûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir...."(Tevbe, 9/71.) 

Kardeşliği pekiştiren hususlardan biri de ziyaretleşmektir. Allah Rasûlü(s.a.v.) şu hâdiseyi nakletmiştir:

“Bir kişi başka bir köydeki (din) kardeşini ziyâret etmek için yola çıktı. Allah Teâlâ, onu gözetlemek için yolu üzerine bir meleği vazîfelendirdi. Yolcu yanına gelince melek:

«–Nereye gidiyorsun?» dedi. O zât:

«–Şu köyde bir din kardeşim var, onu görmeye gidiyorum» cevabını verdi. Melek:

«–O kardeşinden elde etmek istediğin bir menfaatin mi var?» dedi. Yolcu:

«–Yok, hayır, ben onu sırf Allah rızâsı için severim, onun için ziyâretine gidiyorum» dedi. Bunun üzerine melek:

«–Sen onu nasıl seviyorsan Allah da seni öylece seviyor. Ben, bu müjdeyi vermek için Allah Teâlâ’nın sana gönderdiği elçiyim» buyurdu.” (Müslim, Birr, 38; Ahmed, II, 292)

Birlikte yaşam sürdürdüğümüz ailede ise bireyler kendilerine düşen yükümlülükleri yerine getirdikleri müddetçe güzellikler ve mutluluklar ortaya çıkacaktır. Kardeşlik, karşılıklı sevgi-saygı ve toplumsal dayanışmaya, her zaman ihtiyacımız vardır.

Bir defasında Peygamber Efendimiz’in huzûrunda bir kişi vardı. Bu esnada yanlarından başka bir şahıs geçti. Hz. Peygamber’in huzûrunda bulunan kişi, geçen şahıs hakkında:

“–Ey Allah’ın Rasûlü! Ben bu kişiyi gerçekten seviyorum” dedi. Rasûlullah(s.a.v.)Efendimiz:  

“–Peki, sevdiğini ona bildirdin mi?” buyurdu. Sahâbî:

  “–Hayır” dedi. Rasûlullah(s.a.v.):  

“–Ona bildir” buyurdu. Sahâbî derhal kalkıp o şahsın arkasından yetişti ve:  

“–Ben seni Allah için seviyorum” dedi. O da:

“–Beni kendisi için sevdiğin Allah da seni sevsin” mukâbelesinde bulundu. (Ebû Dâvûd, Edeb, 113/5125)

İnsanın mutluluğu ve huzuru ise toplumun huzur ve mutluluğuna bağlıdır. İslâm Dini Birlik ve beraberliğe çok büyük önem vermiştir. Toplum halinde yaşamanın dinî, ahlâkî ve örfî birtakım kuralları vardır. Getirilen ilkelerin hepsinde toplum faydası da amaçlanmıştır.

Dinimizin öngördüğü dayanışma ve kardeşliğin tesisi kadar, korunması ve sürdürülmesi de önem arz etmektedir. Bu sebeple, hayatın birlikte en mutlu bir şeklide geçirilmesi ise, ancak eşlerin birbirlerinin hak ve hukukuna riayet etmekle sağlanacağı unutulmamalıdır.

Gönülden Muhabbetlerimle… 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.