Konya
18 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.54
  • EURO
    34.87
  • ALTIN
    2478.7
  • BIST
    9530.47
  • BTC
    61561.8$

Karanlıktan Aydınlığa Çıkmak İçin Tövbe Edelim

14 Haziran 2021, Pazartesi 08:26

İnsanoğlu yaratılış itibariyle hata yapabilmekte olup, bu hatalar bazen yaratanına karşı bazen insanlara karşı olmaktadır. Rabbimiz, kendisine samimiyetle açılan elleri, yönelen gönülleri asla boş çevirmez. Mutlak bir şey var ki, gönüller Mevlâ’nın nazar kıldığı mübarek bir makamdır.

Kalplerin pencereleri Allah’a açıktır. Dolayısıyla hiçbir kimseyi küçük görmemek ve incitmemek gerekir. Ancak manevi durumu ne olursa olsun, bütün insanlar Rabbimizin rahmetine ve mağfiretine muhtaçtır. Çünkü hiçbir varlık Cenâb-ı Hakk’a karşı yapılması gereken kulluk vazifelerini gereği gibi lâyıkıyla yapamaz.

Yapılan hatalara tövbe etmek her insan için gerekli bir prensiptir. Hata varsa hatadan dönme imkânı da varsa o zaman hataya pişmanlık duymak ve hemen tövbe etmek kişi için en doğru davranış şeklidir.

Tövbe, dönmektir. Dönüş yapmak, işlenen günahtan vazgeçmek demektir. Günahlardan, Allah’a isyandan vazgeçip Allah’a itaate dönmektir. Daha açık bir ifadeyle; yapılan bir günahı, suç olduğunu bilerek ve onu yaptığından dolayı pişmanlık duyarak terk etmektir. Tövbe, günah kirlerinden arınma ve bir daha işlenmeyeceğine dair Mevlâ’ya söz vermedir.

Tövbe, günahtan sevaba geçiş, şerden hayra dönüştür. Tövbe, Hakk’a dönüş ve karanlıktan aydınlığa çıkıştır.

Tövbe, bir arınış ve günahlarla kirlenen insanın tek kurtuluş ümididir. İslâm’da tövbe herkese gereklidir. İşte bundan dolayı Rabbimiz ayet-i kerimede, “Ey müminler! Hep birden Allah’a tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.”(Nûr suresi, 24:31.) buyurmuştur.

Günah ve tövbenin hikâyesi Hz. Âdem ve Havva ile başlar. Âdem (a.s.) ve eşi Havva validemiz, cennette bir hata işlemişlerdi. Şeytanın yalanlarına kanılarak “Bu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.” uyarısı çiğnenince olan oldu ve cennetten çıkarıldılar. (Bakara, 2/35-36.)

Derhal bu hatalarının farkına vararak pişman oldular. Yüce Rabbimiz, onlara hatadan dönme erdemini, tövbe nimetini lütfetti. Onlar da; “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz” (A’râf, 7/23.) diyerek pişmanlıklarını dile getirdiler, Allah’tan bağışlanma dilediler. Allah’ta tövbelerini kabul etti. (Bakara, 2/37.). İlk kabul edilen tövbe de onların tövbesidir. Böylece insanlık tövbenin ilk örneğini Hz. Âdem ile eşinden öğrenmiş oldu.

Rabbimiz kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde bizlerden günahlarımız için samimi niyetle tövbe etmemizi istemekte, yapılan hatalar için yapılan tövbelerin geçerli olduğu bildirilmekte, yapılan tövbelerin sonucunda Allah’ın ve insanların razı olacağı bir hayat sürdürüldüğü takdirde cennet müjdesi verilmektedir. Mevzuumuz ile ilgili ayetler ve bu ayetlerin anlamları şöyledir.

“Ey iman edenler! Allah’a samimiyetle tövbe edin!”(Tahrim, 66/8.)

“Hepiniz Allah’a tövbe edin, ey mü’minler! Belki böylece korktuğunuzdan kurtulur, umduğunuzu elde edebilirsiniz.”(Nur, 24/31.)

  “Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra da O’na tövbe edin ki sizi belirlenmiş bir süreye (ömrünüzün sonuna) kadar güzel bir şekilde yararlandırsın ve her fazilet sahibine faziletinin karşılığını versin. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin adınıza büyük bir günün azabından korkuyorum.”(Hud, 11/3.)

Tövbe, insanın günahına nedamet duyması ve Allah’tan af dilemesidir. Bir müslüman, şeytana uyup da bir günah işlediğinde derhal tövbe ederse, Cenâb-ı Hak çok merhametli olduğu için, günahlarından tövbe eden kullarının tövbesini kabul eder. Âyet-i kerimede şöyle buyurulur:

“Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah’tan kendini bağışlamasını dilerse Allah’ı çok bağışlayıcı ve merhametli bulacaktır.”(Nisâ,110) Bir hadîs-i şerifte:

“Günahlardan halis olarak tövbe eden kişi hiç günah işlememiş gibidir.”(İbn-i Mâce, Zühd,30) buyurulur.

Yazımı Sevgili Peygamberimizin seyyidü’l-istiğfar duasıyla bitiriyorum: “Allahım! Sensin benim Rabbim, senden başka ilâh yok. Beni yarattın ben de senin kulunum. Ben gücüm yettiğince sana verdiğim sözün ve senin vaadin üzereyim. Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım. Üzerimdeki nimetini itiraf ediyorum. Ve günahımı da itiraf ediyorum. Beni, günahlarımı bağışla çünkü günahları senden başka affedecek hiç kimse yoktur.”(Tirmizî, Deavât, 15.) Gönülden Muhabbetlerimle…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.