Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.94
  • ALTIN
    2439.6
  • BIST
    9717.13
  • BTC
    63485.14$

Kaderin Üne İttiği Adam “Çağlayangil”

10 Ağustos 2022, Çarşamba 00:03

Yaşamında 3 Padişah, 5 Cumhurbaşkanı görmüş, kendi deyişiyle devrin ikbalini de idbarını(işlerin ters gitmesi, geriye gitmek, talihsizlik, bahtsızlık)da yaşamış, ülkemize Vali, Bakan,Cumhuriyet   Senatosu   Başkanı,   Cumhurbaşkanı   Vekili   olarak   hizmet   etmiş     ve   elbette ülkemde siyaset yapanların çoğunun kaderi darbeleri görmüş, Yassıada ve Zincirbozan’da sürgün   günleri   yaşamış   İhsan   Sabri   Çağlayangil   anılarını   Bilgi   Yayınevi   adına   Tanju Cılızoğlu’nun hazırladığı “Kader bizi una değil üne itti” isimli kitabında anlatmış. Kaynak kitap   olarak   bu   kitabı   kullandım.   1993   yılında   yitirdiğimiz   Diplomat,   Devlet   Adamı Çağlayangil’in  anılarından   bir   demet   paylaşıyorum.   Siyasetimizde   nelerin   değişip   nelerin değişmediğini takdirlerinize bırakarak ve kitaba emeği geçenlere teşekkür ederek.

İlköğretim Bilecik; Saint Joseph Lisesi’nde dil eğitimi, sonrasında   İstanbul Erkek Lisesi. Onuncu sınıfta Arapça hocasının koltuğuna iğne konulması nedeniyle tüm sınıf . arkadaşlarıyla birlikte okuldan atılma, Ankara Erkek Lisesi şimdiki adıyla Atatürk Lisesi’nde sürgün yılları, üniversite eğitimi aldığı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile sona eren eğitim yaşamı. Emniyet Genel Müdürlüğü, Malatya Emniyet Müdürlüğü, Kaymakamlık, Yozgat-Antalya-Çanakkale-Sivas-Bursa Valiliği. Siyaset ve  Bakanlıklar.. Son olarak 12 Eylül öncesi Cumhurbaşkanlığı  seçilemediği  nafile  turlar  günlerinde  Cumhurbaşkanı   Vekilliği  ile  dolu geçen yıllar. Anılarında Özal’lı yıllardan o tarihte “siyaseten zorda olduğu dönem” diyerek “zor durumda olan insanla ilgili konuşmam”   ve   “bana memleket gerek, sansasyon değil” sözleriyle  bazı anıları yazılmamak kaydıyla anlatan bir insan Çağlayangil.

Demirel’in yasaklı olduğu ancak   Güniz sokakta politika üretmeye, kadro ve tabanını diri tutmaya çalıştığı yıllarda   yorumlamış “ülkede askerlerin ihtilal yapması çok kolaydır, zor olan   ülkeyi   yönetmektir.   Demirel   uslüptur,   ülke   bu   uslubu   özledi,   Uslubun   özü   umutlu olmaktır. Geri kalmış ülkelerde umudu ayakta tutmadan yığınları peşinizde tutamazsınız” “Devlet adamları devlet adamlarıyla büyükelçiler kanalıyla sorunlarını çözmeye yönelirlerse bir arpa boyu yol alamazlar” Siyasi yasakların kalktığı günlerde Çağlayangil yeniden politikaya dönmeyi planlar, aday adayı olur. Bursa’da Cavit Çağlar gerçeği vardır. Çağlayangil  Çağlar’ın Demirel’e ve davaya   zarar   vereceği   kaygısındadır,    Çağlar   ticari   sorunlarını   iktidardaki   Özal’a   her aktardığında “beyefendiyi bırak gel dertlerini çözelim” denilmiştir. Çağlayangil aday olur ancak Bursa İl Örgütü Gençlik Kolu tepki koyar. Demirel’in  aktarılan tepkilere “bunları bana değil Çağlayangil’e anlatın” dediği kendisine aktarılınca adaylıktan çekilir ancak Demirel sevgisini yüreğinde hep sıcak tutar.

Yassıada günleri. Gece yatağında kitap okumaktadır Çağlayangil. Başlarında nöbet tutan Harp Okulu   öğrencileri   aralarında   yüksek   sesle   konuşmaktadırlar   “bu   gece   bunları   kaçta öldüreceğiz?”   “Saat   üçte”.   Sonra   Çağlayangil’in   yanına   gelirler   “konuştuklarımızı duymadınız   mı?   “Duydum”   “peki   niye   telaş   etmiyorsunuz?”   “Ne   yapalım,   öldürecekseniz öldürürsünüz”              

Bursa Valisidir Çağlayangil. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Muhsin Ertuğrul beraberinde Cüneyt Gökçer ile ziyarete gelir. Amaçları Tiyatro Binası yapılmasıdır, sürekli temsile gelme vaadinde bulunurlar. Aslında bina vardır ancak elverişsizdir. İl imkanlarıyla para bulmak zordur, Başbakan Menderes’tir.    Çağlayangil’in  umudu da beyefendidir ama olaylar öyle seyretmez. Menderes arar telefonla ve şikayet olduğunu, tiyatro binası yaptığını söyler, karşı çıkar, yol-okul-cami-çeşme yapmasını önerir.  Çağlayangil  cevap  verir “siz bunları yapacak Vali çok bulursunuz ancak tiyatro yapacak vali zor bulursunuz, müsaade ediniz yapayım”.Başbakanın   cevabı   kısadır     “beş   para   yardım   etmem”     “Ben   de   sizden   para   istemem” cevabıyla işe koyulur Vali bey, o tarihte Celal Bayar’ın Umurbey’deki evini onartan Yapı Kredi   Bankası   Genel   Müdürü   Kazım   Taşkent   arkadaşıdır,   ondan   aldığı   destekle   tiyatro binasını   bitirir.   Yıllar   sonra   üzerinde   “bu   bina   Çağlayangil’in   Bursa   Valiliği   zamanında yapılmıştır” küçük plaket olan binanın otuzuncu yılı kutlamalarında Çağlayangil’e de davet gider ancak onayına rağmen zamanın Anap’lı Kültür Bakanı Tınaz Titiz veto eder, Olaya Çağlayangil’in yorumu “demokrasiyi anayasaya değil beyinlere yazmak gerek” olmuştur.

Cumhurbaşkanı   Korutürk,   Senato   Başkanı   Çağlayangil’dir.   İran’a   gidecek   heyette   her partiden   parlementer   bulunmasını   hedeflemiştir   ancak   Cumhurbaşkanı     Korutürk   “Milli Selamet Partisinden almam” demesine karşın Erzurum Senatörü Lütfü Doğan’ın katılmasına ikna eder kendisini. Bayan Korutürk’ün elini sıkmaması olay olur   Lütfü Doğan’ın. İran gezisinde önceden  el sıkmama durumuyla karşılaşabileceğini Çağlayangil Şah Banu’ya iletir ancak Şah Banu bunu kabul etmez.Merasimde Şah Banu Lütfi Doğan’ın elini yakalar ve sıkar, anında espri patlar “demek ki yabancı hükümdar eşi olunca sıkılırmış”

Sonradan ekip arkadaşı olacak Demirel’in DSİ Genel Müdürü, Çağlayangil’in Bursa Valiliği döneminde, henüz tanışmadıkları zamanın anısı. Yıl  1956. Bursa’nın tarımsal sulaması için Menderes’in   referansıyla   Demirel’e   gider   Çağlayangil.   Sorunu   anlatır,   sorunu   Demirel bilmektedir zaten özetler “Ben sadece Bursa’nın değil Türkiye’nin Devlet Su İşleri Genel Müdürüyüm.   Türkiye   genelinde   su   ıslahat   düzeyi   yüzde   12,   Bursa’da   yüzde   doksanın üzerinde. Türkiye’de  seviye   yüzde doksana  gelmedikçe   mevcut tahsilattan Bursa’ya   pay aktaramam.

60 darbesi sonrası.  Demirel Adalet Partisi  genel  başkanı. Ülke huzur  arıyor, Çankaya’da huzur   toplantıları   yapılıyor.     Başbakan   İnönü   “asayişi   bozan   dokunulmazlığı   olan parlementerlerdir, keyfinize göre konuşuyorsunuz”  Çağlayangil konuşur cevabi olarak ve iki gazete yazısı okur. Birincide “öğrenciler ateşli, canlı ve oynak yaştadır. Kız ve erkek öğrenci yurtları birleştirilsin, hem nüfusumuz artsın hem öğrenciler yatışsın” İkinci yazı “Türklerin yarıdan fazlası cahil, baldırı çıplak insanlar. Demokrasi oynayacağız diye cahil halkın seçtiği iktidarları başa getiriyoruz”   Çağlayangil yorumunu kominist manifestosu, toplum içindeki kutsalları yok ediniz, putları kırınız, makale aileyi yıkmak amacıyla yazılmıştır, suçtur”

Çağlayangil   Yozgat   Valisi’dir,   1950   seçim   kampanyaları   dönemidir.   İsmet   İnönü   seçim kanunu yapmış ve Valilere “seçim siyasi iştir, idari iş değildir, Valiler seçime karışmasın, çay içsin   seçimi   seyretsin”   talimatı   koymuştır.   Yozgat   Valiliğinde   CHP   iktidarında   Yerköy -Yozgat arası iki  DP mebusunu makam aracına aldığı için önce zamanın İçişleri Bakanı Emin Erişgil’e şikayet edilir, “hareketi insani mülahazalarla yaptığını beyan eder” seçim olur, DP kazanır, seçimi kaybetmiş olsa da Bakanlığı henüz devretmemiş Maarif Bakanı Şemsettin Sirer’e davet verir, aracına alır, bu kez daha önce aracına aldığı zamanın DP ‘li Samet Ağaoğlu ki okul arkadaşıdır, hesabını sorar “davranışım doğrudur” cevabına karşılık  aldığı cevap “biz seni İstanbul Valisi yapacaktık, kendine ettin” olur.

Yozgat’a traktörü de Valiliğinde Çağlayangil getirmiştir. Köylünün direnişine rağmen kirayla sürer tarlaları, ürün verimi de  artar ancak sonraki Vali “Vilayet bu işlerle uğraşmaz” diyerek taksitle satar traktörleri.

Çağlayangil   Valilik   anılarını”   yöneticiler   yasaları   uygularken   yansız   olmaya   mecbur olduklarını unutuyorlar bazen” diyerek bitiriyor, ve acaba valiler Amerika’da olduğu gibi seçimle mi gelseler diye soruyor tereddütlerine rağmen.

 27 Mayıs’ta fertlerin, 12 Eylül’de ise rejimin zarar gördüğü Çağlayangil’in yorumu.  Çalışma Bakanıdır Çağlayangil. Ecevit’ten devralmıştır Bakanlığı. Özel  Kalem Müdürü ve şoförünün CHP’li ve referanslarının Ecevit olduğu aktarılmasına karşın değiştirmez onları ve bir kez daha şikayet edilir Demirel’e. Şöförü makam aracında kendisini beklerken bile CHP yayın organı Ulus Gazetesi’ni okumaktadır sürekli.

  Çağlayangil anılarıyla ülkemin bir dönemini aktardım. Siyasete bakışımızdaki değişen ve değişmeyenleri yorumunuza bırakıyorum.

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.