Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.38
  • EURO
    35.06
  • ALTIN
    2326.5
  • BIST
    9104.65
  • BTC
    70524.45$

JACK ve BOB

09 Kasım 2019, Cumartesi 09:09

Jack yavaşlamadan önce Takometreye baktı. Hız limitinin 50 olduğu yerde 73 ile gidiyordu ve son dört ay içerisinde dördüncü defa polis tarafından durduruluyordu. Bir insan nasıl bu kadar şanssız olabilir?

Jack arabasını sağa çekti. ‘’İnşallah şu an yanımdan daha hızlı bir araba geçer ‘’ diye düşünüyordu. Polis elinde kalın bir not defteri ile arabadan indi. Bob? Bu Polis kiliseden Bob değil mi? Jack iyice arabasının koltuğuna sindi. Bu durum bir cezadan daha kötüydü. Kiliseden tanıdığı bir Polis, arkadaş olduğuna bakmaksızın birini durduruyordu. Hem de hızlı gidip, trafik kurallarını ihlal ettiği için.

“Merhaba Bob. Birbirimizi yeniden böyle görmemiz çok ilginç”

“Merhaba Jack” Bob gülümsemiyordu.

“Beni, karımı ve çocuklarımı görmek için eve giderken yakaladın”

“Evet öyle” Bob umursamaz görünüyordu.

“Son günlerde eve hep çok geç geldim. Çocuklarım beni uzun süredir hiç görmedi. Ayrıca Diana bana bu akşam Patates ve biftek yiyeceğimizi söyledi. Ne demek istediğimi anlıyor musun?”

“Evet ne demek istediğini anlıyorum. Ayrıca trafik kurallarını ihlal ettiğini de biliyorum.” diye cevapladı Bob.

“Eyvah! Bu taktik fazla işe yaramayacak gibi. Taktik değiştirmek gerekli” diye düşündü Jack.

“Beni kaç ile giderken yakaladın?”

“Yetmiş. Lütfen arabana girer misin?” dedi Bob.

“Ah Bob, bir dakika bekle lütfen. Seni gördüğüm anda takometreye baktım. Sadece 65 ile gidiyordum.”

“Lütfen Jack, arabana gir” diye üsteledi Bob.

Jack canı sıkkın bir şekilde arabasına girdi, kapıyı çarparak kapattı. Bob not defterine bir şeyler yazıyordu.

“Bob niye benim ehliyetimi ve araba ruhsatımı istemiyor ki” diye düşündü Jack. Ne olursa olsun, bundan sonra kilisede bu adamın yanına oturmaktansa, birkaç Pazar Jack kiliseye gitmeyecekti.

Bob kapıyı tıklatıyordu. Jack arabasının penceresini 5cm kadar açtı. Bob Jack’a bir kağıt verdi ve gitti.

“Ceza değil bu” diye kendi kendine söylendi Jack. Bir anda sevinmişti. Bu bir yazıydı ve kağıtta şunlar yazıyordu:

“Sevgili Jack, benim bir kızım vardı. Altı yaşındayken çok hızlı araba kullanan biri tarafından öldürüldü. Bu kazadan dolayı, adam cezalandırıldı.3 ay hapishane cezasıydı bu. Bu adam hapishaneden çıkınca kendi çocuklarına sarılıp, öpüp, onları tekrar koklayabildi. Ama ben... Ben kızımı tekrar koklayabilip, öpebilmek için, cennete gidinceye kadar beklemem gerekiyor. Bin defa adamı affetmeye çalıştım. Bin kerede başardığımı zannettim. Belki başarmışımdır, ama hala kızımı düşünüyorum. Lütfen benim için dua et ve dikkat et Jack, tek bir oğlum kaldı.”

Jack 15 dakika kadar bir süre yerinden kıpırdayamadı. Daha sonra kendine gelip, yavaş yavaş evine gitti. Evine varınca, çocuklarına ve karısına sıkıca sarıldı...

Kısa bir hikaye yukarıda yazılanlar gerçek ya da değil bilmiyorum ve daha önemlisi doğru olup olmadığını da önemsemiyorum. Önemsediğim tek şey böyle bir şey yaşanmamalı ben ya da bir başkası. Hiç önemli değil bir can yok olmamalı bir canla çok canlar yakılmamalı. Yapılması gereken tek şey sadece kurallara uymak. Kurallara uyarak insanların canından can almamak. Tek kural kurallara uymak. Ve Bob’ları cennete kadar bekletmemek. İçimizde ki canavarı durdurursak herkes sevdiğini sarılmak için cennete gitmeyi beklemek zorunda kalmaz. Sarıldıkları zaman zaten cenneti dünya da yaşamış olurlar. İnsanların dünyada ki cennetlerini ellerinden almamak umuduyla…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.