Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2499.5
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63750.165$

İSRAİL DEVLET TERÖRÜ YAPIYOR (5)

13 Ekim 2020, Salı 08:48

S. DePaul Üniversitesi'nde hocalık yapmanız en­gel­lendi, Princeton'dan doktoranızı alırken bile zor­landınız. Bütün bunlar neden başınıza geldi?

C. Bazı problemlerim olduğu doğru. Ancak Gazze'de olan­lar karşısında bunları tartışmanın çok yersiz, aptalca ve gereksiz olduğunu düşünüyorum. 300 çocuk katledildi, yakıldı, bütün Gazze'ye fosfor bombaları atıldı. Bu insan­ların on yıllardır tekrar ve tekrar inşa etmeye çalıştıkları hayatları bir defa daha yok edildi. İsrail dediğimiz ülke 1978'de, 1982'de, 1993'te, 1996'da, 2006'da ve 2008'de tekrar tekrar işgal etti Arap topraklarını ve sürekli yok etti, tahrip etti. Sonra da bu şeytani, narsist insanlar ellerini başlarının arkasına alıp, "Bizi neden kimse sevmiyor?", "Neden komşularımız bizim de bu top­raklarda olmamıza ta­hammül edemiyor?" diye soru­yor. Nasıl tahammül ede­bilirler ki?(1)

NETİCE:

İsrail bütün bu yaptıkları ile bir korku imparatorluğu yaratmak istiyor. Bunu bir zamanlar Moğollar yapmıştır. Asya Bozkırlarından atlara, kağnılara çoluk-çocuğundan, tavuk-tanasına kadar (bir daha geri dönmemek üzere) çı­kan bu zalimler, kaybettiğinde bütün varlıklarının yok ola­cağını bildikleri için, büyük bir gayretle savaşmışlar, in­san­lara büyük bir korku ve dehşet yaşatmışlardır. Bu deh­şetin nerelere vardığını anlatmak için tarih kitaplarında şöyle bir olaydan bahsedilir:

Bir Moğol askeri Bağdat yakınlarında bir yerde 17 tane insana rastlamış. “Sizi öldüreceğim ama, yanımda kılıcım yok. Siz burada bekleyin ben alayım geleyim” de­miş ve gelince hepsini öldürmüş. Karşıdaki insanlar öyle korkup şok oluyormuş ki; ya kaçalım ya da, o bir kişiye karşı gelelim diyememişler.

İsrail de sergilediği vahşetle, böyle bir hava yaratmak istiyor ama, hiç te öyle olmuyor. 7-8 yaşındaki çocuklar, dev gibi tankların karşısına dikilip taş atıyor. Gepegenç kadınlar dozer paletlerinin altında parçalanmaktan kork­muyor. Ailesinin tamamı katledilen insan Yahudi’den merhamet dilenmiyor. Fosfor bombaları ile her tarafı ya­nan, gözleri görmeyen, vücudu tanınmayan, azaları bir birine giren, görenleri şok edip, ucube haline gelen gençler o hallerinde zafer işareti yapıyor. Göz pınarları kuruyan analar ve ihtiyarlar yıkılmıyor, yılmıyor, yalvarmıyor, korkmuyor sadece büyük bir teslimiyetle Rabbine sığını­yor, O’na el uzatıyor.

Bu milletin yıkılacağına, boyun eğeceğine, mübarek vatanını Yahudi’ye teslim edeceğine, önceki hatalarına tekrar düşeceklerine ben asla ve asla inanmıyorum. Gerçek zafer bunlarındır, zafer işareti yapmak, erkekçe göğüs göğse savaşamayan, her şeye rağmen Gazze içine gireme­yen, marifetleri sadece düğmeye basıp havadan, karadan, denizden bomba yağdırmak olan sadist İsrail askerlerinin değil, bu korkusuz fedailerin hakkıdır.

“Bir ordu, karşısında başka bir orduyu değil de; bir halkı bulursa yenilmeye mahkûmdur.” Demişler. Gerçek­ten böyledir ve tarihte bunun misalleri çoktur.

Haçlılar ve Yahudiler aynı şeyleri benim milletim üze­rinde de denemişler, hepsi birleşerek Çanakkale’de, Bal­kanlarda, Galiçya’da, Kafkaslarda, Irakta, Suriye’de, Filis­tin’de… dedelerimin üstüne geldiler. Geçmişte de zikre­dildiği gibi her yönden kıyas kabul etmeyecek bir denge­sizlik içinde, teknik hususlarda bizden 30-40 kat üstün oldukları halde bile bu imanlı, vatanperver ecdadımızı pes ettirememişler, Akif merhumun dediği gibi “Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz” diyen kahramanların kanında boğulup defolup gitmişlerdir.

Ben aynı kararlılığı, aynı vatanperverliği, aynı cesaret ve şecaati Filistin hal­kında da görüyorum. Onun için kesin inanıyorum ki; Ya­hudi’nin akıbeti de Haçlıların akıbeti gibi olacaktır. Belki bazı imanı zayıf olanlara karşı bu ha­yalden ibaret gibi gö­rülebilir. Ama tarih bunun örnekleri ile doludur.

Gerçek Müslümanların tarihte yaptıkları savaşları tet­kik ettiğimizde, her zaman ve her yerde düşmanları ken­dilerinden sayıca çok fazla olduğu halde galibiyet ve mu­zafferiyet onların olmuştur. Bedir, Uhut, Yermük, Ko­sova, Haçova, Niğbolu, Çanakkale, Sakarya… bunun en bariz misalleridir. Yahya Kemal:

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Derken mübalağa etmiyordu. Gerçeği haykırıyordu. Ama cevherden arınıp cüruf haline geldikleri, yani Müslü­manlı­ğının ve Osmanlılığının zaafa uğradığı son dönem­lerde bu­nun tam tersi olmuş, 10 bin kişilik bir Haçlı or­dusu, Hammer’in tespitine göre; 100 bin kişilik bir Os­manlı ordu­sunu yener hale gelmiştir.(2) Demek ki Napol­yon’un: “Sa­vaşta iman ve inanç gücünün payı dörtte üç­tür” sözü hayâli,  ütopik bir söz değil, tecrübeye binaen söylenmiş bir tespittir.

Dipnotlar:

1- Selçuk Gültaşlı, Zaman 19 Ocak 2009

2- Hammer, a. g. e. c.6, s.365.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.