Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2429.8
  • BIST
    9801.7
  • BTC
    63837.42$

İSLÂM’DA TEMİZLİK (3)

29 Kasım 2019, Cuma 08:59

Bugün Hıristiyan âleminde 1 Ocak tarihi Noel Bayramı olarak kut­lan­maktadır. Bu tarihi bazıları Hz. İsa’nın doğum günü zanneder, doğum günü değil, Hz. İsa’nın doğumunun 8’inci günü yani sünnet olduğu gün­dür. Onun için bu gün Batı da bile Circumcision yani sünnet bayramı adı altında kutla­nır.(1)

 Barnabas İncilinde(2) Hz. İsa’nın: “Bir köpeğin sünnet olmamış bir adamdan daha üstün olduğunu söylediği” rivayetleri vardır.(3) Pavlus; Yahudi­likteki çocuğun doğumu­nun 8’inci günü sünnet edilmesi olayını kal­dırmış, doğumun 8’inci günü vaftiz edilme prensibini getirmiş­tir. Günü­müzde bile Hıristiyan Habeş Kilisesi ve benzeri bazı Hıristiyan mez­hepleri mensuplarına sünnet olmayı emretmektedirler.(4)

Hıristiyanlıktaki birçok akideyi (inancı) kaldı­ran Pavlus,(5) bu sünnet olayını da kaldırmıştır. Nitekim önce Yahudi olup da sonradan Hı­ristiyan olan insanlar, yani Hıris­tiyanlığın özünde de sünnetin olduğunu bilen kişiler, bu hu­susta Pavlus’la ayrılığa düşmüşler, birçok mü­cadeleler yap­mışlar ve sonunda Pavlus’un bir hain olduğu yani Hıristiyan­lığı bozmak üzere çalı­şan bir ajan-Yahudi olduğu kanaatine varmışlardır.(6)

Pavlus’un telkinleri sayesinde sünnet olmaktan tiksinen Romalılar, sün­net olan Yahudilere karşı da terör kanunları uygulamış, sünnet olanları asır­larca idam etmişlerdir.(7) Aynı zulümler 20’nci asırda da devam etmiş, komü­nist rejim al­tında inleyen Yugoslavya, Bulgaristan, Rusya gibi bazı dev­letlerde Müslümanların çocuklarını sünnet ettirmelerine mü­saade edil­mediği için, gizli ve kaçak yöntemlerle bu ameli­yeyi gerçekleştirme yoluna gidilmiştir.(8)

Hz. İbrahim’in sünnetini Peygamber Efendimiz de benim­semiş ve üm­metine sünnet olmayı emretmiştir. Peygamber Efendimizin sünnetli doğdu­ğuyla ilgili rivayetler varsa da, İbnül Kayyim’in de zikrettiği üzere, doğumu­nun 7. günü De­desi Abdülmuttalip tarafından sünnet ettirildiği rivayetleri daha ağır basmaktadır.(9)

Hıtan (sünnet), Hanefilerce hükmen sünnet ise de, Şafi­lerce 7 ya­şına kadar müstehap, buluğ çağına gelince vacip telâkki edil­miştir. Yani daha fazla ge­ciktirilmeden bu ameli­yenin mut­laka yaptırılması gerekir. Her ne kadar buluğ çağına kadar yaptırmak caiz ise de; Tıp otoriteleri çocuk 20 günlük olun­caya kadar bunun yaptırılmasını tavsiye etmektedirler. Çünkü bu dö­nemde daha acı duygusu tam gelişmediği için uyuştu­rulmadan bile yapıla­bileceğini söylüyorlar. Peygamber Efendimiz torunlarını doğumlarının 7’nci günü sünnet ettir­miştir. Ama bazı doktor ve ilim adamları da emsal ve arka­daşlarının o sünnet heyecanını ya­şarken, küçük yaşta sünnet olanların bu duygudan mahrum kalmasını psikolojik açıdan mahzurlu bul­maktadırlar. Tercih ebeveynlerin.

Hz. Peygamber’in bu husustaki hassasiyetinin hikmetleri de günü­müzde ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu hususta dün­yada yapılan bazı araş­tırmalar neticesi ortaya çıkan gerçek­lerden bazılarını naklediyorum: 

Dünya Sağlık Teş­kilatının yayınladığı raporlara göre, sün­netli erkekle­rin eşle­rinde, sünnetli olmayanlara nazaran çok daha az rahim kan­seri gö­rülmek­tedir.(10)

Kanser haftası sebebiyle, Adana’da düzenlenen bir ilmi toplantıda, Çuku­rova Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Kür­süsü Başkanı Prof. Dr. Arif Yük­sel şöyle demiştir: “Dünyada en az rahim kanseri Müslüman er­keklerin ha­nımlarında gö­rülmektedir. Bunun sebebi de elbette, eşlerinin sünnetli ol­mala­rıdır. Hijyenik yönden sünnetli olmak çok avantajlı bir du­rumdur...”(11)

Prof. Dr. Asaf Ataseven de şöyle der: “İdrar yolu ve züh­revi hastalık­lar, penis kanseri ve kadınlarda rahim kan­se­rinde sünnetsizliğin etkisi çok bü­yüktür. Elli yıllık meslek hayatımda 25 dolayında penis kanserine rastla­dım. Bunların hepsi gayri Müslim vatandaşlarımızdan idi...”(12)

Stockholm Karolinska Üniversitesi doktorlarından Hans Olov Adami ve Harvard Üniversitesi doktorlarından Dmitrios Trikopulos uzun yıllar yaptık­ları araştırmalar netice­sinde şu ilmi neticeye varıyorlar: “Sünnetli erkeklerin ha­nımlarının, dölyatağı boyu kanserine yakalanma riski, sün­netsizlerin hanımlarına nazaran  Xdaha azdır.”(13)

Yine son yıllarda, çağın vebası veya belâsı olarak nite­le­nen ve mil­yar­larca Dolar harcanarak araştırmalar yapılan AİDS hususunda, sünnetin hik­meti ortaya çıkmış ve sünnetli erkeklerin, sünnetsizlere kıyasla çok daha az AİDS mikrobu kaptığı belgelenmiştir. (14)

Dipnotlar:

1-Asaf Ataseven, “Tarihte Sünnet”, Zafer dergisi yıl 1987, Sayı 127, s. 16.  

2-Barnabas İncilini yazan kişinin havarilerden olduğu rivayetleri vardır. Gerçek Hıristiyanlığı ihtiva eden bir kitaptır. Pavlos’un bozduğu, dejenere ettiği Hıristiyanlık hükümleri ile çakıştığı için, İznik Konsülünde benimsenmemiş, toplatılmış, yakılmış, okuyanlar takibe uğramış, zulüm görmüş, ama yine de birkaç nüshasının günümüze kadar gelmesine mani olamamışlardır. 

3-Barnabas, The Gospel of Barnabas, Bölüm 22, s. 25.

4-A. Osman Ateş, a. g. e. s. 260.

5-Namaz, Oruç, örtünme, Tevhid inancı, gibi birçok şeyi değiştirmiştir. Geniş

bilgi bkz: Abdullah Uçar, “Misyonerler (Modern Haçlılar)”, Konya 2005.

6-Pavlus; MS 10’uncu senede Tarsus’ta doğmuş, Roma vatandaşı bir Yahudi idi. Gençliğinde Tarsus’ta tahsil görmüş, yeni yeni yayılmaya başlayan Hıristi¬yanlığın amansız bir düşmanı olmuştur. Hıristiyanlara akla ve hayale gelmedik eza-cefa ve işkenceleri uygulamış, uygulatmış ama bir türlü dinlerinden dönme¬diklerini görünce, bazı kanaatlere göre: “Madem bunları dinlerinden döndürmek mümkün değil, hiç olmazsa onlardan görünüp dinlerini bozayım” gibi bir duy¬guyla hareket ederek, Hz. İsa’yı rüyasında gördüğünü, ondan sonra Hıristiyan olduğunu söylemiştir. Hıristiyanlığın yayılması onun sayesinde olmuş ama, Hıristiyanlık da yine onun sayesinde bir kuşa dönmüştür.  Hak dinlerin özünde, cevherinde olan birçok inanç, itikat ve Rahmanî hükümleri değiştirmiş, dejenere etmiştir.

7-Rıza Nur, “Fenn-i Hıtân”, s. 60; Ali Haydar Bayat, a. g. e.  s. 14.

8-Posta Gazetesi, 19. 04. 1984.

9-H. Musa Bağcı, “Hz. Peygamberin Beşeri Yönü”, s. 190, Basılmamış Doktora tezi, Ankara 1999.  

10-Hürriyet Gazetesi, 22. 09. 1975.  

11-Yenidevir Gazetesi, 04. 04. 1977.  

12-Asaf Ataseven, a. g. makale, s. 16.  

13-Milliyet Gazetesi, 12. 04. 2002.  

14-Selçuk Algan, TÜBİTAK, Bilim ve Teknik Derg. yıl 1989, sayı,265, s.47.  

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.