Konya
28 Mart, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.33
  • EURO
    35.06
  • ALTIN
    2285.6
  • BIST
    8980.41
  • BTC
    70537.43$

İSLÂM’DA ÂİLE PLÂNLAMASI (4)

19 Temmuz 2018, Perşembe 07:43

1979’da Gambia’nın Bencul kentinde İslâm ve Aile Planlaması konusunda bir konferans düzenlenmiş ve şu karara varılmıştır: “İslâm aile planlamasına karşı değildir, mensuplarının kültürel ve ahlâkî standardını yükseltmeğe çalışan ve müslüman milletlerin gelişmesini hızlandıran dinamik ve ilerici bir dindir.” Katılımcılar tebliğleri, Kur’an-ı Kerim’den ve Sünnet’ten delilleri  etraflıca tartışarak  İslâm’da aile planlamasının kabul edilebileceğini destekleyen birçok  delilin olduğu sonucuna varmışlardır.

İslâm ve aile planlaması konusunda Nisan 1982 de Senegal’in Dakar kentinde bir seminer gerçekleştirilmiş ve bu seminerde aşağıdaki noktalar belirtilmiştir:

“a) İslâm’da da kabul edildiği gibi aile planlaması veya doğumun planlanması ailenin refahını artırır.

 b) İslâm’da aile plânlaması; çocukların haklarının korunması, hastalık, cehalet ve fakirliğe karşı muhafazaları ile fiziki, ahlâkî ve dinî eğitim bakış açısından değerlendirilmektedir....”

Şubat 1990’da Endonezya’nın Açe kentinde düzenlenen kongrede ise, şu görüşlere yer verilmiştir: “Kongre, müslüman toplumların ve ülkelerin olumsuz demografik şartlarına endişe ile dikkat çekmektedir. Kongre, bütün müslüman ülkeleri, bu şartları düzeltmek için sıkı politika ve programları uygulamaya, bütün müslüman ülkeleri kendi ihtiyaçlarına göre nüfus politikalarını oluşturmaya ve bu politikaları öncelikli bir şekilde gelişme planlarına dahil etmeye çağırmaktadır.”

Temmuz 1990 da Somali’nin Mogadişu kentinde düzenlenen “İslâm ve İki Çocuk Arasındaki Zamanlama” konferansında ise aşağıdaki tavsiye kararı alınmıştır: “Konferans, İslam dini ile çocuk aralığı konusunda çatışma olmadığına ve aralıklı doğumların anne ve çocuk sağlığı açısından daha faydalı olduğuna karar vermiştir. Bunlar planlama alanına girmektedir. Plânlama ise, günlük hayat ve din konularında İslam’ın temel prensiplerinden biridir.”(1)

Kasım 1995 te Ankara’da Türkiye Aile Sağlığı ve Plânlaması Vakfı tarafından düzenlenen Aile Sağlığı ve İslâmiyette Aile Plânlaması Konferansında da, yukarıda zikredilen görüşler benimsenmiştir.

 Doğumu Önleme (Kürtaj)nin Dinî Hükmü:

Doğumu önlemek için rahimde gerçekleşen döllenmenin sona erdirilmesine veya bunun aldırılmasına (kürtaj’a) gelince, bazı son dönem fakihler, döllenmeyi takip eden ilk 120 gün içinde -ruh verilmesinin(2) ve canlanmanın bundan sonra olacağı düşüncesiyle- bunun câiz olabileceğini ileri sürmüşlerse de(3), delilleri yeterli ve makul değildir.

Zira döllenme ile ceninin hayatı zaten başlamıştır. Bundan sonrası, yaratılışın kemale ermesi ile ilgili safhalardır. O halde bu yol, aile plânlamasının tabiî ve meşrû yollarından biri olarak görülmemelidir. Annenin ve emme çağında olan çocuğunun sağlığı... gibi sebeplerin bulunduğu durumlarda ve anne için hayatî tehlikenin söz konusu olması halinde hüküm elbette farklı olacaktır.

Anne için hayatî tehlike varsa, bu takdirde 120 günden sonra da olsa gerekli müdâhele elbette yapılabilecek, hayatta olan ve aile müessesesinin direği durumunda bulunan annenin can güvenliği, henüz dünyaya gelmemiş olan cenine tercih edilecektir.(4)

Yukarıda bahsedilen “1971 Rabat Konferansı”nda bu konuda şu karara varılmıştır: “İslâm fakihleri, dört aydan sonra çocuğu düşürme veya aldırmanın haram olduğunda ittifak etmişlerdir. Bu, ancak, annenin hayatının kurtarılması için zarûretten dolayı câiz olur. Bu müddetten önce çocuğun düşürülmesi veya aldırılması konusunda farklı görüşler varsa da, doğru ve tercih edilen görüş, gebeliğin hangi döneminde olursa olsun annenin sağlığını veya hayatını kurtarmak gibi kesin bir zarûret olmadıkça çocuk düşürme ve aldırmanın yasak olduğudur.”(5)

Dipnotlar:

1-Prof. Dr. Abdel Rahim OMRAN, İslâm Kültüründe Aile Planlaması, D.İ.B. Yayınları Ankara 1995, s. 239-250.

2-Bkz. Buharî, Bed’ul-Halk, 6; Müslim, Kader,1; Ebû Dâvud, Sünnet,16.

3-Bkz. İbn Abidin a.g.e., 2/522; İbn’ül-Hümam, Fethu’l-Kadir, 2/495; Yusuf el-Kardâvî, el-Halâl ve’l-Haram fi’l-İslâm, Beyrut, 1967, s. 168; Alâuddin Âbidin, el-Hediyyetü’l-Alâiyye, Halep, 1978, s. 325.

4-ALTIKULAÇ, a.g. Makale, s. 23-24.

5-OMRAN, a.g.e., s. 243.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.