İSLÂM VE SAĞLIĞIMIZ (2)
14 Eylül 2017, Perşembe 07:28Aynı şekilde Hz. Peygamber, kişinin midesini tıka basa doldurmasını hiç bir zaman tasvip etmemiştir. O, her zaman dengeli ve tabii beslenmekten yana olmuştur. Bu konuda şu hadisi meşhurdur: "Kuvvetli mü'min, zayıf mü'minden daha hayırlıdır."(1)
İslâm dini, sağlığa zararlı olan alkol ve uyuşturucu gibi maddelerin kullanılmasını yasaklamış, günümüzde olduğu gibi cahiliyye döneminde de varolan sihir, büyü, üfürükçülük, efsunculuk ve kehanetle uğraşmayı menetmiş ve bu kapıları kapatmıştır. Ondört asır önce karantina uygulamasını getirmiş ve ''Bir yerde veba çıktığını duyarsanız oraya girmeyin, bulunduğunuz yerde veba çıkmışsa oradan ayrılmayınız."(2) ilkesini getirmiştir.
Böylece Hz. Peygamber, ferdî ve umumî sağlığa dikkat edilmesine önem ve özen göstermiştir. İnsanın sağlıklı ve dinç olması için güreş, yüzücülük, binicilik, avcılık ve okçuluk gibi sporların yapılmasını istemiş ve çocuklara öğretilmesini de tavsiye etmiştir. Kendisinin de Hz. Aişe ile koşu yaptığı hadis kaynaklarında yer almaktadır. Hz. Aişe, O'nunla yaptığı iki yarışı şöyle nakleder: "Bir yolculukta Hz. Peygamber’le yarıştım ve O'nu geçtim. Şişmanladığımda yaptığım diğer bir yarışı ise Hz. Peygamber kazandı."(3)
İslâm'da zorunlu olduğu için tıb ilmini öğrenmek ve tatbik etmek toplumlara farz-ı kifayedir. Şayet bu meslek kimse tarafından öğrenilmezse toplumun tüm fertleri bu sorumluluktan kurtulamazlar.
Hz. Peygamber, hem kendi sağlığıyla hem de ashabının sağlıklarıyla yakından ilgilenmiş ve zamanının bütün tedavi yöntemlerine başvurarak gerekli ilaçları kullanmıştır. Mesela, çeşitli rahatsızlıklarında defalarca kan aldırmış ve başkalarına da bunu tavsiye etmiştir.(4) Hz. Peygamber zaman zaman ateşte kızdırılmış demirle dağlama yöntemini kullanmıştır."(5) Yine O'nun temizliğin önemine işaret ettiği, sık sık dişlerin misvaklanmasını tavsiye ettiği bilinen hususlardandır.(6)
Aynı şekilde, yiyecek-içecek kaplarının ağızlarının açık bırakılmamasını öğütlemiş, insanların gelip geçtikleri yerlere ve durgun sulara defi hacet yapılmamasını emretmiştir.(7) Hz. Peygamber'in kendi zamanının tıp bilgisine dayanarak birçok hastalık için değişik ilaçlar ve tedavi yöntemleri tavsiye ettiği yukarıda bir nebze bahsedildiği gibi, hadis kaynaklarımızda yer almaktadır.
Bu uygulama ve tavsiyelerin kaynağının ne olduğu ve bunların nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunda, geçmişte ve günümüzde farklı yorumlar yapılmıştır. Biz bu ihtilafları bir tarafa bırakarak şunu söyleyebiliriz:
Hz. Peygamber'in kendi dönemine ve içinde yaşadığı topluma ait geçmişten intikal eden bilgi ve tecrübeye dayanarak yapmış olduğu tavsiyelerin halk sağlığı bakımından pratik değeri bulunanların kabul ve tatbiki mümkün olmakla beraber, modern tıp ilminin kabul edemeyeceği, hatta zararlı sayacağı hususları, Hz. Peygamber'den geliyor diye kabul etmek ve savunmak mümkün değildir.,
Bu konuda ısrar etmek, Hz. Peygamber'in sünnetini ve onun maksadını ve hedefini doğru olarak anlamamak demektir.(8) Şunu çok iyi bilmek gerekir ki, Hz. Peygamber'in esas görevi, tıp, ziraat, sanat, ticaret öğretmek olmayıp, dini tebliğ etmek ve anlatmaktır. O, bütün hastalık çeşitlerini bilen ve bunlara reçete yazan, tedavi eden bir uzman hekim değildir.
Kendisine böyle bir görev de tevdi edilmiş değildir. Bu bakımdan, müslüman, günümüzde herhangi bir hastalığa yakalandığı zaman, modern tıbbın öngördüğü en ileri tedavi yöntemi ne ise (doku ve organ nakli de dahil) ona başvurmalıdır. Hz. Peygamber'in, dolayısıyla dinimizin tavsiyesi de budur.
Sonuç olarak; İslam'da insanın değeri çok büyüktür. Bütün varlıklar içerisinde en şereflisi insandır. İnsan yeryüzünde Yüce Allah'ın halifesidir, her şey insan için insan da yaratanına kulluk için yaratılmıştır. Yüce Allah insanı en güzel şekilde yaratmış, ona şeref ve izzet bahşetmiştir. Bu sebeple o harika bir varlıktır. Onun hayatını ve sağlığını korumak da en başta gelen bir görevdir. Nice sağlıklı günler dileğiyle…
Dipnotlar:
1-İbn-i Mace, Zühd,14; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 366
2-Buhari, Tıp, 30; Tirmizi, Cenaiz, 66
3-Ebu Davud, Cihad, 61
4-Bkz. Buhari, Tıp, 11-12
5-Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 138.
6- Buhârî, Cum'a, 8.
7-Müslim Eşribe, 96, Tahare, 68
8-Bu konuda bilgi için bkz. Hz. Muhammed ve Tıb (Doç. Dr. İ. H. ÜNAL), Makale, Diyanet İlmi Dergi, Özel Sayı, 2000, S. 181-190
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.