Konya
16 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.49
  • EURO
    34.60
  • ALTIN
    2478.9
  • BIST
    9563.65
  • BTC
    63004.33$

İslâm Âleminde Fizik

23 Şubat 2021, Salı 08:56

Leopold Schnaase, İbni Heysem’i şöyle taltif ediyor: “İbni Hey­sem’i, Ba­tıda bu hususta ilk çalışma yapan Ptoleme ile karşılaştırır­sak; optik (göz) ilminin birinciye (İbni Heysem’e)ne denli büyük borcu olduğunu görürüz. İbni Heysem gö­zün yapısını inceleyerek ayrıntılı bir görme teorisi ortaya atmış ve geliştir­miş ilk fizikçi­dir.”(1)

 Optik husûsunda; görme, yansıma, kırılma, gökkuşağı,  ay hâlesi ve ışık kırılmaları gibi hemen bütün konularında inceleme­lerde bulunan İbni Hey­sem’in; Avrupalılara asırlarca fark attığını Batılılar kendileri de itiraf ediyor­lar. Batıda al-Hazen diye tanınan el-Heysem’in “Kitâbü’l-Menâzir” isimli eseri ortaçağda asırlarca rakipsiz kaldı. İngiliz Roger Bacon, Alman Witello, Leonardo da Vinci, Kepler gibi bugün herkesin dilinde olan Batılı bilginler, teo­rilerini hep onun fikirleri ve denemeleri üzerine bina ettiler.(2)

Johh William Draper’e göre, Yunanlılardan kalma görme ile ilgili yanlış bilgileri düzelten İbni Heysem’dir. Çünkü Antik Yunanda görme gözden çıkan ışınların eşyaya çarpıp tekrar göze gelmesi şek­linde olduğu zannediliyordu. Halbuki İbni Heysem bunun tam aksini ortaya attı ve görme olayının, eşyadan gelen ışınların gözde değer­lendirilmesi sâyesinde vuku bulduğunu yazdı ve ispat etti.(3) Max Mayerhof’a göre İbni Heysem’in büyüteçlerle ilgili yaptığı çalışma­lar, bulduğu icatlar Avrupa’da 3 asır sonra ele alınabilmiştir.(4)

İslâm Âleminde Kimya:

Kimya bir fen olarak hemen hemen Müslümanlar tarafından ku­rulmuş­tur. Ebû Yakup İbni İshak el Kindi; Aritmetik, Geometri, Ast­ronomi, Coğ­rafya, Fizik, Kimya, Tıp gibi bir çok mev­zuda araş­tır­malar yapmış, “Optics” isimli kitâbındaki fikirleri, Roger Bacon’a ışık tutmuştur. İbni Heysem’e ka­dar sahasında kaynak kişi olarak kalmıştır. Meşhur Âlim Cardana, onu dünyâ­nın 12 dâhisinden biri olarak kabul eder.

Prof. Şemseddin Günaltay, “Zulmetten Nura” isimli ese­rinde der ki; “İslâm âleminde o Rasathâneler ve ziyç’ler(5), 9. asırda yapılır­ken, Avrupa’nın ne halde olduğuna bakınız ki, Endülüs’te meşhur kimyager ve astronomi âlimi Câbir tara­fından, Sevil’de bir Ra­sathâne yapılmıştı. Hristiyanlar oraları işgal ettikleri zaman, bu Rasathânenin ne olduğunu anlaya­madıkları için, orayı çan kulesi yaptılar.” Edward Browne de; “Yunanlılardan miras kalan kimya ve tıp alanındaki bilimsel doktrine en büyük katkıyı Müslümanlar yap­mıştır.” der.(6)

İslâm Âleminde Astronomi:

İslâm âleminde Astronomi: İlmü’l-Hey’e, İlmü’l-Eflâk, İlmü’n-Nücum gibi isimler altında özel bir önem verilerek incelenmiştir. İmam-ı Gazâlî; “Astro­nomi bilmeyen kişi, ma’rifetullahta (Allah’ı tanımakta) noksandır” diyor.

 Muhyiddin İbni Arabi’de “Fütuhat-ı Mekkiyye” sinde Rasûlullah’a atfen “İlmi heyet (astronomi) ve ilmi Teşrih (beden ilmi) bilmeyen ma’rifetullahta nok­sandır.” demiş­tir.(7) Ayrıca Allah Rasûlü (s.a.v.); insan bedenindeki esrar-ı İlâhî’yi, yâni Allah’ın yarattığı en mükemmel makinayı iyi bildiği için nef­sini (bedenini) iyi bilen, Rabbini de iyi bilir”(8) buyurmuştur.

Astronomi; Yüce Allah’ın varlığı, birliği, büyüklüğü, kuvveti, kudreti, azameti husûsunu dile getiren, açıklayan, gözler önüne se­ren, insanları teshir eden (büyüleyen), inanmaya ikna eden, akıl ve mantıkları hayrette bırakan bir bilim dalıdır. Onun için Müslümanlar bu ilme çok önem vermişler ve ilk asırlardan itibaren üzerinde du­rup, bilinenleri daha da ilerletip, yanlış olanları düzeltip, büyük mesâfeler kat etmişlerdir.

 Çünkü bu ilim dalı Allah inancını, îman ve itikadı güçlendiren, akl-ı selim sâhipleri için ateizmi (inançsızlığı) imkânsız hale getiren muknî (ikna edici) bir ilim dalıdır. Makro planda astronomi, mikro planda da insan bedeni böyledir.

Dipnotlar:

1- Fuat Sezgin, a. g. e. c. 1, s. 30.

2- Sigrid Hunke, a. g. e. s. 122.

3 Mehmet Bayraktar, a, g, e,  s. 177.

4- Ahmed İsa – Osman Ali, a. g. e. s. 132.

5- Müslüman âlimlerin icad edip kullandıkları yıldız atlası.

6- Ahmed İsa – Osman Ali, a. g. e. s. 158.

7- Kethüdazâde Mehmet Arif Efendi, a. g. e. s. 407.

8- Aclûnî, c. 2, s. 262; Ulemânın ekseriyetine göre bu söz hadis değil, kibar-ı kelâmdır. 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.