Konya
16 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    32.53
  • EURO
    34.63
  • ALTIN
    2499.1
  • BIST
    9548.09
  • BTC
    62798.02$

İNSANCIKLAR

16 Şubat 2022, Çarşamba 09:01

Ölümünün ardından gözyaşı dökmenin anlamsız olduğu bazı insanların mezar taşına şunu yazasım geliyor;

“Dinozor gibiydi; değişim yeteneğinden yoksun bir gücü, öğrenme yeteneğinden mahrum bir iradesi, yüreği katı, acımasız ve sofrası olmayan varyemezdi."

Bazı insanlar vardır, hep bir beklenti ve takdir edilme düşüncesi hâkimdir. Tutarsız, düşüncesiz ve bir hiçken, her şey olduklarını zannederler. Tek istekleri, toplumun veya içinde bulundukları gruba, hiçbir fayda sağlamadıkları halde, kabul görmek ve toplumun veya grubun ana temeli olduklarını düşünmeleridir. Oysa herkes farkındadır ama kimse de ses etmemektedir.

Cari açık sadece ülke ekonomilerinde olmaz. Etrafınıza bir bakın, göreceksiniz ki, insanlıktan nasibini almayan insanlarında cari açıkları vardır. Bu insanların vicdanındaki cari açık acıma duygusunu yok etmiş, var yemez ve yedirmez, ama sofra gördüğü zaman başköşesine konar, sözlerinde samimiyetsizlik ve gösteriş hâkim, tevazudan uzak israf olan dostluklar, naiflikten uzak kaba saba davranışlar, edepten adaptan uzak patavatsızca sözlerle insansızlıklarının cari açığıdır.

Sofrası yoktur, ikram nedir bilmezler, Yağmurlu havada bir bardak suyu nasip olmaz, güce tapıcı yardımdan, yardımlaşmadan uzaklaşmış, fıtratını unutan insancıklar.

Hayatı tekdüze ve insanların kendine biat etmesini istemektedir ve edildiğini de zanneder. Aslında kimsenin biat ettiği falan yoktur ama onun öyle düşünmesi, kendini tatmin derecesidir. Edilmeyince de kırgınlığını dile getirmekten çekinmez.

Aslında böyle düşüncede olan insancıklar, kendini Kaf Dağında Anka Kuşu zanneder, kendince en mükemmel olduğunu, herkesten üstün bir varlık olduğu hırsıyla kendi iç dünyasındaki yalnızlığını yaşamaktadır. Ama böyle düşünen insan da, kendinde, dışarıya karşı bir güç gösterisi sergilemek zorundadır. Bu da gayet doğaldır, çünkü bu düşünceler, yüksek egosunun baskınlığından kaynaklanmaktadır. Onların sahte iç dengeleri ve tutarsızlıkları, kendilerinin kendilerine kanmasına nedendir.

Ne gariptir ki, bunlar, toplum içinde kendilerine yer edinmişler, kendilerine hak etmedikleri saygınlığı elde etmişlerdir. Gerçi toplumunda onlara gösterdiği bu saygınlık, göstermelikten başka bir şey değildir. Aslına bakacak olursak, toplumumuz bu insanların kendince isteklerini yerine getirmeyi düşünmese de, onu toplum dışına itmek gibi bir duruma düşmemiştir ama onları nereye koyacağını da bulabilmiş değillerdir.

Her konuyu bilir, her şeye ahkâm keserler ama bir şey bilmezler. En kötüsü de bilmediğini bilmezler. Sabit fikirlidirler, öğrenmeye ve değişime kapalıdırlar.

Bunlara insan demeyeceğim, sadece insancık olarak acıdığımı belirteceğim. Eğer bir kimse sadece kendini düşünüyor ve paylaşımdan uzaksa, tekil düşünüyor demektir. Bu tekillikte yalnızlığını ortaya koyduğu için onu ”insancık” olarak tasvir etmekte yanlış olmaz. Dikkat edin bu insancıklar her zaman aynı yapmacık hareketle yaşar, evinde yer içer, dışarıda yemek yerse bahşiş bırakmayı düşünmez, çünkü yemeğin parasını ödemek için elini cebine atmaz ki, bahşiş versin.

Muhtemelen bu insancıklar, ömürleri boyunca dinozor gibi yaşayıp, bastırılmış nefret duygularının neden olduğu bir kalp krizinden ölene dek aynı monoton, vurdumduymaz, paylaşımdan uzak, bencilce hayatlarını sürdürecekler. Ben yine de içten içe, bu insancıkların, iç dünyalarındaki boşluktan, sıkıntılarından öleceğini düşünmeye başladım.

Yorumlar

  • yorum avatar
    meraklı
    16-02-2022 11:16

    O dinAzor olmasın?

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.