Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.47
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2435.9
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64547.38$

İNSAN HAKKI VE ONURU KUTSALDIR (2)

23 Nisan 2017, Pazar 10:08

Kur’an-ı Kerim’in muhtelif ayetlerinde kul hakkına dikkatler çekilmiş ve bu alanda önemli teşvik ve uyarılarda bulunulmuştur. Mesela;

“Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, batıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek, yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah sizi esirgeyecektir.”(1) Bu ayette geçen “batıl” kavramı, İslamî ve ahlakî kurallara aykırı olan bütün olumsuz davranışları (rüşvet, gasp, hırsızlık hıyanet, kumar vb.) kapsamaktadır.

Müdâyene Âyeti diye bilinen ayette ve devamında(2) yer alan emir ve tavsiyeler; hak sahiplerinin haksızlığa uğramamaları ve mağdur edilmemelerine, dolayısıyla kul haklarının korunmasına yöneliktir. Aynı şekilde başkalarının iffet ve namusuna saygı duyulması,(3) yetimlere sahip çıkılması ve mallarının korunmasına ilişkin emirler de aynı gayeye matuftur.

Ayrıca, kul hakkıyla doğrudan ilgisi olması bakımından, sözünde durulması, ahde vefa gösterilmesi,(4) kimsenin rencide edilmemesi ve yapılan hayrın başa kakılmaması,(5) ölçü ve tartıya dikkat edilmesi(6) ne ilişkin emir ve tavsiyeler de dikkat çekicidir.

Kişinin onuru, şeref ve haysiyeti gibi manevi haklarının korunması gayesiyle; iftira etmek,(7) alay etmek, kötülemek, kötü zan beslemek, kötü lakap takmak, başkalarının ayıp ve kusurunu araştırmak,(8) zina isnadında bulunmak,(9) gibi fiiller yasaklanmış; gıybet, kibir ve gurur(10) gibi kötü ahlak ve davranışlar da haram kılınmıştır.

Sevgili Peygamberimiz, hem sözlü hem de uygulama olarak insanların maddi ve manevi haklarının korunmasına çok önem vermiştir. Prensip olarak; Müslümanı müslümanın kardeşi ilan etmiş ve şöyle buyurmuşlardır:

“Müslüman, Müslümanın dilinden ve elinden emin olduğu kimsedir.”(11) “Müslümanların kanları, malları, namusları ve şerefleri kendi aralarında kutsal Mekke kadar, hac ayları kadar saygındır ve dokunulmazdır.”(12)

Başka bir hadiste ise Peygamberimiz, kul hakkını ihlal edenleri “müflis” olarak nitelendirmiştir. Buna göre o kişi ahirette; namaz, oruç, zekât gibi ibadetlerini yerine getirmiş olarak Allah’ın huzuruna gelir. Bununla birlikte öyle günah ve haksızlıklarla gelir ki, kiminin kanını akıtmış, kiminin malını yemiş, kimine de iftira etmiştir. Bu durum karşısında, onun ibadetlerinden elde ettiği sevaplardan alınıp hak sahiplerine verilir. Eğer ibadetleri ve iyilikleri bu hakları ödemeye yeterli olmaz ise, hak sahiplerinin günahlarından alınıp, hakka tecavüz edenin günahlarına eklenir. Böylece sevapları elinden gitmiş, günahları ise, daha da artmış olur. Dolayısıyla müflis durumuna düşmüş olan bu kişi cehenneme atılmayı hak eder.” (13)

Yine Peygamberimiz, diğer bir hadislerinde şöyle buyururlar: “Bir kimse, kardeşinin haysiyetine, yahut malına haksız olarak taarruz etmiş ise, altın ve gümüş bulunmayan günden (kıyametten) evvel onunla helalleşsin. Aksi takdirde yaptığı zulüm nisbetinde, onun iyi amellerinden alınıp hak sahibine verilir. İyililği yoksa, hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden kişiye yüklenir.” (14)

Hz. Peygamber, vefatından birkaç gün önce Hz. ali ve Fazl İbn-i Abbas’ın kolları arasında Mescide çıktı, minbere oturdu. Allah’a hamd ve sena ettikten sonra:

“- Ey insanlar! Her kimin sırtına vurmuş isem, işte sırtım gelsin vursun. Kimin bende alacağı varsa, işte malım, gelsin alsın. Benim yanımda en sevgiliniz, üzerimde hakkı varsa onu bu dünyada isteyen veya helal edendir. Böylece Rabbime yüz akıyla kavuşurum,” buyurdu. Sonra öğle namazını kıldırdı. Namazdan sonra tekrar minberde göründü, aynı sözleri tekrarladı. Cemaatten biri, üç dirhem alacaklı olduğunu söyledi. Bu zat Rasul-i Ekrem adına bir fakire sadaka vermişti. Rasülüllah borcunu hemen ödedi. Sonra şöyle buyurdu:

“Ey İnsanlar! Kimin üzerinde başkasına ait bir hak varsa ayıplanmaktan çekinmesin, sahibine ödesin. Burada ayıplanmak ahirette mahcup olmaktan hayırlıdır.”(15)

 

Dipnotlar:

1-Nisa, 4/29

2-Bakara, 2/282, 283

3-Nur, 24/30, 31

4-Al-i İmran, 3/76; Maide; İsrâ, 17/34)

5-Bakara, 2/262-264, 271

6-En’am, 6/152

7-Nisa, 4/112

8-Hucurât, 49/11-12

9-Nur, 24/4, 6-9

10-Hucurât, 49/12; İsra, 17/37; Lokman, 31/18

11-Buhari, İman, 4-5; Müslim, İman, 64-65

12-Buhari, Hac, 132.

13-Müslim, Birr, 59.

14-Buhari, Mezalim, 10; Tirmizi Kıyame, 2.

15-İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, fi’t-Tarih III, 319, 320

 

 

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.