Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.38
  • EURO
    35.06
  • ALTIN
    2326.5
  • BIST
    9104.65
  • BTC
    70524.45$

İLMÎ ÇALIŞMALAR VE İSLÂM (2)

27 Nisan 2020, Pazartesi 09:36

Mevlânâ (1207-1273) Hazretleri de Efendimiz’in bu duâsını şöyle izah etmiştir: “Alçak bir herife ilim ve fen öğretmek, yol kesen bir eş­kıyânın eline kılıç vermek gibidir.” (Mesnevi beyit no: 13872). Çünkü o öğrendikleri ile yapacağı kötülükleri daha iyi yapar.

Peygamberimiz Hz. Ömer’in oğlu Abdullah’a şöyle tavsiye edi­yor: “Ey İbni Ömer!  Dinine iyi sarıl, zîra o senin hem etin, hem kanındır. Dinini kimden öğrendiğine iyi dikkat et. Dînî ilimleri ve hükümleri istikâmet ehli âlimlerden al (doğru kişilerden öğren) sağa-sola meyledenlerden alma.”(1)

Din husûsunda piyasa ve internetteki bilgi kirliliği mâlûm. Müs­lümanla­rın birçoğu da, çekini, senedini, menfaatini didik didik araş­tırdığı halde, dinini hiç araş­tırmadan bu kirli bölgelerden öğrenmeye çalışması ne kadar garip. Efendi­mizin bu hadisi, Müslümanların ha­yat prensibi ve kulağının küpesi olmalı. Atalarımız ne güzel söy­le­miş: “Yarım doktor candan, yarım hoca îmândan eder.”

Eskiden Osmanlı halkının çoğunluğu okuma-yazma bilmiyordu,  ama in­sânî iyilikler yönünden dünyâya örnek gösterilirdi. Şimdi on­ların nesli olan milletimizin bü­yük çoğunluğu okuma yazma biliyor, ama kötülükler husûsunda nerdeyse dünyâda birinciyiz. Sebebi; yu­karıdaki hadiste zikredildiği üzere, dinimizi gerçek menşeinden ve membaından (kaynağından) öğrenmiyo­ruz her halde. Yâni ilim sâhibi olduk ama irfânı­mızı kaybettik. 

Îrânlı şâir de, ilmi olup irfânı olmayanları tek kanadı olup uçama­yan kuşlara benzetir ve şöyle der: “Âlimler görüyorsun ilmi var, irfânı yok. Kuşlar görü­yorsun kanadı var, uçması yok”

Sâmiha Ayverdi de bu konuya şöyle dikkat çeker: “Garp, aklı buldu, hikmete eremedi. Bilgiyi yakaladı, irfânı kazanamadı.”(2) Onun için Batı bu­gün ilmin, fennin, tekniğin zirvesinde dolaşıyor,  ama kendinden aşağıdaki­lere de kan kusturmaktan, zulüm ve katli­amlar icra etmekten, soykırımlar uygulamaktan, bir tek bomba ile milyonları öldürmekten kendini alamıyor. Sebep; İlmi var, irfânı yok da ondan. Onun için biz Yüce dinimize sâdece ilim dini demiyoruz, ilim ve irfân dini diyoruz. İlim ve irfân kelimesinin öz ve cevher halinde tarifini şöyle yapmışlar: “Nakışta nakkaşı bula­bilmek irfândır.” Ortada bir güzel, bir nakış var, bunu gör­mek bilgidir, ilim­dir, ama onu bir yapanın olduğunu takdir etmek, o sanatkârın varlı­ğına vâkıf olmak, onu sevmek irfândır. Tıpkı; kâinattaki yaratılmış­ları görüp, onu var eden Allah’a ulaşıp îmân edebilmek gibi.

Ne­cip Fazıl merhumun dediği gibi:

Yön yön sarılmışım ne yöne baksam

Sarılan  olur da, saran olmaz mı?

Kim bu yüzü çizen sanatkâr ressam

Çizilen olur da çizen olmaz mı?

İslâm ilim ve irfân dini olduğu için, bu iki hususa çok ama çok önem verir. Medreseler, mektepler ilmin, gerçek tarîkat ve tasavvuf da irfânın, ocakları olmuştur. Bu iki ocak mensupları da İslâm ve Müslümanlar naza­rında çok değerli, çok kıymetli kabul edilmiştir. Allah Rasûlü (s.a.v.) tarafından ilim ve irfânın kapısı olarak vasıf­landırılan Hz. Ali: “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum” buyur­muştur. İmam Gazâlî’ye (1058-1111) göre;  hoca hakkı ana-baba hakkı ile eşdeğer hattâ daha üstündür. Çünkü ebeveyn kişinin dünyâsını mamur ederken, hocası hem dünyâsını hem de âhiretini yâni ebedî hayatını mamur etmeye vesiledir. Âlimle, ilimle, öğreten ve öğrenenle ilgili yüzlerce âyet ve ha­dis vardır. Hz. Peygamber: “Âlimler pey­gamberlerin vârisle­ridir”(3) buyura­rak konu­nun hassâsi­yetine dikkat çekmiştir.

Dipnotlar:

1- Hatib el-Bağdâdî, “El fâye fi İlmi’r-Rivâye”, el-Medînetü’l-Münevvere, el Mekte­betü’l-İlmiyye s. 121.

2- Sâmiha Ayverdi, “Osmanlı Asırları”, Damla Yay. İst. 1977, 2. Baskı, s. 14.

3- Şeyh İsmail b. Muhammed el-Aclûnî, “Keşfü’l Hafâ ll”, Kahire, c. 2, s. 84 (1751). ,

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.