Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2429.8
  • BIST
    9801.7
  • BTC
    63837.42$

İhlâslı ve Samimi Olmak

23 Kasım 2020, Pazartesi 08:48

İslâm'a göre, insanın yaratılış gayesi yalnızca Allah'a ibadet etmek olduğuna göre, günlük hayatta yapmış olduğumuz her işi ihlâs ve samimiyet içinde yapmalıyız ki amellerimiz boşa çıkmış olmasın.

İhlâs kavram olarak, riya ve şirkten, kötü duygu ve düşüncelerden, batıl inançlardan, çıkar hesaplarından ve genel manada gösteriş arzusundan kalbi temizlemeyi gerektirirken, her türlü hayırlı ve güzel faaliyete iyi niyetle yönelmeyi ve her durumda yalnızca Cenâb-ı Hakk’ın rızasını gözetmeyi ifade etmektedir.

İhlâs, yalnız Allah'ın rızasını arayan bir niyettir. Kişinin bütün varlığı ve benliği ile Yaratıcısına kulluk etmesi ve bu kulluğunu yaparken ondan başkasını düşünmemesidir. Çünkü niyetin en temel şartlarından başında ihlâslı ve samimi olmak gelmektedir.

Dünya ve ahiret hayatındaki güzelliklerin ortaya çıkması ve saadete ermesi için, insanoğlunun inancı ve inancının gerektirdiği doğru ve güzel şeyleri yapmakla mümkün olacaktır. Yapılan herhangi bir işte sonuç, ihlâs ve niyete göre verileceği için, kibir ve gösterişten uzak durmalı ki, kişinin niyeti iyi olduğu sürece yapmış olduğu işlerin neticesi iyi, kötü niyetin getirisi de elbette kötü olacaktır.

Odunculukla hayatını kazanan bir zat vardı. Allah’a karşı kulluk vazifesini yapar, kimsenin ekşisine tatlısına karışmazdı. Bu zahit kişinin bulunduğu köyün yakınında bir köy daha vardı. Onlar da dağda kutsal diye kabul ettikleri bir ağaca taparlar, ondan medet beklerlerdi. Oduncu bir gün “şunların Allah diye taptıkları ağacı kesip odun edeyim pazarda satarak ekmek parası kazanırım; hem de, bir kavmi Allah’a isyandan kurtarmış olurum” diye düşünerek Allah rızası için ağacı kesmeye karar verdi.

Dağa doğru giderken karşısına acayip suratlı pis bir adam çıkarak nereye gittiğini surdu. Oduncu:

Halkın Allah diye taparak Allah’a isyan ettikleri ağacı kesmeye gidiyorum, dedi. Adam oduncuya:

Ben şeytanım... o ağacı kesmene müsaade etmiyorum, deyince zahit oduncu, şeytana çok kızmıştı. Öldürmek için hücum ederek yere yatırdı ve üzerine oturup hançerini boğazına dayadı. Şeytan oduncuya:

Ey zahit kişi, sen beni öldüremezsin. Allah bana kıyamete kadar müsaade etmiştir. Fakat gel o ağacı kesme, seninle anlaşalım. Ben sana her gün bir altın vereyim, sen de ağacı kesmekten vazgeç. Hem el ağaca tapıyormuş, günah işliyormuş senin neyine gerek, altınını al işine bak, dedi.

Adam onun bu sözlerine kanıp şeytanı bıraktı. Şeytan adama, akşam yatıp sabahleyin yastığının altına bakmasını söyledi ve anlaşarak ayrıldılar. Adam ağacı kesmekten vazgeçip, evine dönmüştü. Akşam yatıp sabahleyin yastığının altına baktığında altın gördü. Memnun olmuştu. İkinci gün oldu. Fakat bu sefer şeytan altını koymamıştı. Adam kızıp baltasını aldığı gibi dağa ağacı kesmeye gitti. Fakat yolda yine şeytanla karşılaştılar. Adam şeytana iyice kızmıştı. Görünce:

“Seni sahtekâr seni, kandırdın değil mi beni” diyerek üzerine hücum etti. Fakat evvelkinin tam tersine bu sefer şeytan adamı tuttuğu gibi altına aldı. Adam şaşırmıştı. Bu nasıl hal der gibi şeytanın yüzüne bakıyordu. Şeytan:

Hayret ettin değil mi? Niçin bana yenildiğinin sebebini söyleyeyim: Dün sen Allah rızası için ağacı kesmeye gidiyordun. Seni değil ben, dünyadaki bütün şeytanlar bir araya gelsek yine yenemezdik. Lakin şimdi Allah rızası için değil de, sana altını vermediğim için kızdığından gidiyorsun. İşte o yüzden bana mağlup oldun ve sana ağacı kesmene müsaade etmeyeceğim, dedi.

Doğruluğun yeri kalptir, iyi niyetli, ihlâslı ve samimî olan insanın inancı da sağlamdır.

Müslüman’ın sözü gibi öze de doğru olmalı, içi kötü duygu ve düşüncelerden arınmış bulunmalıdır. Çünkü tam manasıyla iman eden ve istikameti elden bırakmayan bir insan, şüphe yok ki, dinin ruhunu elde etmiştir. Gönülden Muhabbetlerimle…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.