Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.38
  • EURO
    35.11
  • ALTIN
    2326.3
  • BIST
    9117.07
  • BTC
    70104.96$

Hz. Mevlâna

16 Aralık 2019, Pazartesi 09:17

İslâm dünyasının yetiştirdiği en önemli mütefekkir ve mutasavvıflardan biri olan Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, 6 Rebîülevvel 604’te (30 Eylül 1207) Horasan’ın Belh şehrinde dünyaya gelmiştir.

Lakabı Celâleddin’dir. “Efendimiz” anlamındaki “Mevlâna” ünvanı onu yüceltmek maksadıyla söylenmiştir. “Sultan” manâsına gelen Farsça “hudâvendigâr” ünvanı da kendisine babası tarafından verilmiştir.

Ayrıca doğduğu şehre nisbetle “Belhî” olarak anıldığı gibi hayatını geçirdiği Anadolu’ya nisbetle “Rûmî, Mevlânâ-i Rûm, Mevlânâ-i Rûmî” ve müderrisliği sebebiyle “Molla Hünkâr, Mollâ-yı Rûm” gibi ünvanlarla da zikredilmektedir.

Risâle-i Sipehsâlâr’da Mevlânâ’nın babası Bahâeddin Veled’in Hz. Ebû Bekir soyundan geldiği belirtilmekte ve el-Cevâhirü’l-muđıyye’de Hz. Ebû Bekir’e varan şecere kaydedilmektedir. Eflâkî ve sonraki müelliflerden Abdurrahman-ı Câmî ile Devletşah da onun Hz. Ebu Bekir soyundan geldiğini kaydeder. Öte yandan Eflâkî, Bahâeddin Veled’in bir sözüne dayanarak onun soyunun anne tarafından Hz. Ali’ye ulaştığını söyler (Menâķıbü’l-‘ârifîn, I, 75).

Mevlâna, Semerkand’lı Hace Şerafettin’in kızı Gevher Hatun’la evlenmiş ve bu evlilikten Sultan Veled ile Alaeddin adlarında iki erkek evlâdları olmuştur. Ancak Alaeddin, daha Mevlâna hayatta iken 1262 yılında vefat etmiştir. Mevlâna, Gevher Hatun’un vefatından sonra Konya’da Kerra Hatun’la evlenmiş ve bu evlilikten ise Muzafferüddin Alim Çelebi ile Melike Hatun dünyaya gelmiştir.

Selçuklu Payitahtı Konya’da ilim ve ilim erbabını çok seven Alâaddin Keykubat hüküm sürerken, Muhiddin Arabi, Sadrettin Konevî gibi güzide alimler, ayrıca Abbasi Halifeleri nezdinden gelen Şehâbettin Sühreverdî ve benzeri Ulemanın teşrifi ile Konya bir ilim ve kültür merkezi haline gelmiştir.

Sultan Keykubat, bu güzide alimler halkasına katılması için Bahaaeddin Veled'e davetiye göndermesi üzerine 7 yıl kaldıkları Karaman’dan ayrılıp Konya’ya gelmişlerdir.

Karşılama esnasında, Sultan Keykubat bu büyük alime hürmetinden dolayı onun yanında atına binmeyip, yaya yürümek istemiş ama, Bahaeddin Veled’de buna katiyen müsaade etmemiş, Sultanı rica-minnet atına bindirmiştir. (Nezihe Araz, Anadolu Erenleri, Özgür Yayınları, İst. 2000, s.442.)

Hz.Mevlâna’da ki dinî-tasavvufî düşüncenin kaynağının Kur’an ve Sünnet olup, tasavvufunda gaye ise kulluk ve yokluktur."Aşk, o şuledir ki parladı mı sevgiliden başka ne varsa hepsini yakar" (MEVLÂNA, Mesnevî , C.5. s:588.)

Hz. Mevlâna; “Canım tenimde oldukça Kur’an’ın kölesiyim ben. Seçilmiş Muhammed’in yolunun toprağıyım ...”  beytiyle dile getirirken, “Pergel gibiyim; bir ayağımla şeriat üstünde sağlamca durduğum halde öbür ayağımla yetmiş iki milleti dolaşıyorum” diyerek bir müslüman olarak insanlığı kucaklayabileceğini ifade etmiştir.

Men, bende-i Kur’anem eğer can dârem,

Men, hâk-i reh-i MuhammedMuhtârem,

Eğer nakil küned cüzün kez ez guftârem,

Biyzârem ezû ve zân sühun biyzârem.

Tercümesi:

Ben, sağ olduğum müddetle Kur’an’ın kölesi, bendesiyim,

Ben, Muhammed Muhtar’ın (s.a.v.) yolunun tozuyum,

Benim sözümden, bundan başkasını bir kimse naklederse,

Ben ondan da bıkmışım, o sözlerden de bıkmışım,

Başka bir dörtlüklerinde de şöyle buyururlar:

Men bende şüdem,bende şüdem,

Men bende behaclet beser efgande şüdem,

Her bende şeved şâd ki,âzad şeved,

Men şâd ezânem ki,türâ bende şüdem.

Yani:’’ Ben kul oldum, kul oldum, ben kul oldum. Ben kulluğumu lâyıkı vechile ifâ edemediğim için utandım. Ve başımı önüme eğdim. Her köle âzâd edilince sevinir. İlâhi ben ise sana kul olduğum için seviniyorum.’’

Hz. Mevlâna, 17 Aralık 1273 Pazar günü 66 yaşında iken Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. O öldüğü zaman sevdiğine, yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arûs" diyordu.

Mevlâna'nın cenaze namazını vasiyeti üzerine Sadreddin Konevi hz. kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevi çok sevdiği Mevlâna'yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine Mevlânâ'nın cenaze namazını Kadı Siraceddin kıldırdı.

Cenazesinde mûslim,gayr-i mûslim bütün insanlar göz yaşı döker,ve Mevlâna, babası Sultan’ül Ulema Bahâ Veled Hazretlerinin baş ucuna defnedilir.Türbesini Selçuklu veziri Alemettin Kaysar yaptırmıştır.(Abdülbakı Gölpınarlı, Mevlânâ Celâleddin, İst. 1952, s.130-134.)
"Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir"

Gönülden Muhabbetlerimle…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.