Konya
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.57
  • EURO
    35.03
  • ALTIN
    2429.9
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64300.38$

Hıristiyanlıkta Temizliğin İhmal Sebepleri (1)

21 Ocak 2019, Pazartesi 08:42

Hz. İsa malum Filistin’de doğdu, Yahudi bir cemiyette büyüdü ve 30’lu yaşlara geldiğinde Peygamber oldu, 3 seneye bile varmayan bir risâlet görevinden sonra Hıristiyanların inancına göre çarmıha gerildi, bize göre Allah tarafından ref edildi (göğe çekildi).(1)

Hz. İsa’ya 82 kişi inan­mış(2) bunlardan 12 kişiyi kendisine yardımcı seç­tiği ve sık sık etrafına topladığı için bun­lara ‘Ha­variler’ denmiştir.(3) Hz. İsa yeni bir dinin tebliğcisidir. Yahudi­lik uzun tarihi süreç içerisinde tahrif edilmiş, birçok hükümleri kaldırılmış, bazıları bozulmuş, bazıları da sulandı­rılıp Yahudilerin nefsanî arzularına uygun hale getirilmiş idi.

Hz. İsa bunlara müdahale edip, düzeltmeye kalkınca, başta Yahudi din adamları olmak üzere halkının büyük tepkisine maruz kalmıştır. Yahudiler bölgenin hâkimi durumundaki Romalılara aşırı baskılar yaparak, Hz. İsa’nın bertaraf edil­mesini sağladılar. Bu olaydan sonra Hava­riler ölüm korkusu ile çeşitli yerlere dağılmışlar, oralarda gizli olarak (illegal), çok zor şartlar altında, büyük baskı ve zu­lümler görerek ya­şamışlar, inançları ile ilgili faaliyetlerini M. S. 313 yılına kadar gizli bir şekilde sürdür­müşlerdir.

Ana­dolu’da Kapa­dokya, Ihlara Vadisi gibi yerlerde yer altı kili­selerinin, Kara­deniz tarafında Sümela Manastırı gibi sarp dağlardaki kaya kiliselerinin, kilometrelerce uzunluktaki yer altı geçitlerinin, kiliselerinin, galerilerinin ve labirentlerin bulunması, bu üç asırlık dönemde ne denli zor şartlar altında yaşadıklarının delilidir.

Roma İmparatorluğunun Yükselişi ve Çöküşü”  adlı kita­bıyla tanınan ünlü tarihçi Gibbon(4) ve daha birçok tarihçi, Roma İmparatorluğu baskısı altında inleyen ilk dönem Hıris­tiyanlarının çektiği acıların ne denli dramatik olduğunu, Hı­ristiyanlığa inanmanın cezasının dayanılmaz işkencelerden sonra ya diri diri toprağa gömülmek, ya da ateşte yakılmak olduğunu eserlerinde kaydetmişlerdir.

Ama şurası bir gerçek ki; tarihin hiçbir döneminde inançlar baskı ve şiddetle yok edilememiştir. Eğer öyle olmasaydı bugün hiçbir din olmazdı, çünkü her din, İslâmiyet de dâhil, bidayetinde büyük tepki­lerle karşılaşmış, her türlü baskı ve tahakkümü yaşamış, müntesiplerine akıl almaz zulümler yapılmış, ama yine de kalplerde ve gönüllerde yer bulmuştur. 

Hıristiyanlar böyle çileli bir 3 asır geçirdikten sonra; M. S. 313 tarihinde Doğu Roma İmparatoru Kostantin Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul etmiş ve devlet himayesine almıştır. Hı­ristiyanlığın bu aşamaya gelmesinde Pavlus’un payı bü­yüktür.

Misyonerliğin de kurucusu kabul edilen Saint (Aziz) Pavlus: Tarsus’ta doğmuş ve Roma İmparatorluğu vatan­daşlı­ğını ka­zanmış bir Yahudi’dir. Kudüs’e Yahudi din adamı olmak, yani ‘Hahamlık’ öğrenmek için gitmiştir. İlk za­manlar İsevilere her türlü zulmü, işkenceyi ve katliamı yapmış ve yapanların içinde bu­lunmuştur. Şam tarafına kaçmakta olan Hıristiyanları takip ederken, Hz. İsa’nın gö­rüntüsüyle karşı­laşmış, onun etkisinde kalarak güya tövbe etmiş­tir.(5)

Bu muci­zevî olaydan sonra, Bir müddet Şam’da Hıristiyanlık fikirleri ile meşgul olmuş, daha sonra kendini Hıristiyanlığa adamış, Kudüs’e gelmiş, Aziz Petrus ve Hz. İsa’nın kardeşi olarak tanınan Yakup’la tanışıp, Havarilerle irtibat kurmuş ama kendisi Hz. İsa’yı görmemiş, dolayısıyla havari değildir. Aziz Barnabas’a yar­dımcı olmak üzere Antakya’ya gitmiş, ora­dan Kıbrıs, Perge, Pisidya, Parafilya, İkonion (Konya), Lystra (Konya-Hatunsaray), Demre ve Antalya’yı gezmiştir.

Tekrar yanına bazı kişileri alarak Galatya, Lystra (Hatunsaray), Makedonya, Selanik, Atina, Korinthos, Efes ve Kudüs güzergâhında ikinci gezisini yapmıştır.

İkinci bir Makedonya gezisinden sonra Kudüs’te tutuk­lan­mış, Yahudilerin kendisine düşman olduklarını ileri sü­rüp, Ku­düs’te yargılanmayı kabul etmeyerek, Roma vatan­daşı olduğu için Roma’da yargılanmayı istemiş, Roma’ya götü­rülürken ge­mileri kazaya uğramış ve üç ay Malta’da kalmış­tır. Bilahare gittiği Roma’da iki yıl yargılanmayı beklemiş ve Yeni Ahitteki mektuplarının bir bölümünü bu­rada yazmıştır. Kesin olmamakla beraber MS 67 yılında Roma’da ölmüş­tür.

Doğu Roma İmparatorluğunda (Bizans’ta) resmi din ola­rak kabul edilen Hıristiyanlık, Pavlus ve ona inananların gay­reti ile Batı Roma’da da yayılmaya başlanmış fakat putperest, çok tanrıcı, zengin, azgın, acımasız ve çok merhametsiz bir millet olan Doğu ve Batı Romalılara Hıristiyanlığı kabul etti­rebilmek için Pavlus, din adına birçok fedakârlıkta bulunmuş, tabir caizse dini bir kuşa çevirmiş, Allah emri olan birçok umdeyi ya tamamen kaldırmış, ya da törpüleyip, değiştirip, hafifletip sulandırıp onların kabul edebileceği kıvama getir­miştir.

Dipnotlar:

1- Nisâ Sûresi, 158.

2- Harputlu İshak Efendi, “Cevap Veremedi”, Hakikat Yay. İst. 1995, s. 86. 

3- Havâriler: Seçilmiş, taraftar, samimi ve özverili arkadaşlar gibi manalara gelir. Hz. İsa’nın kendisine yardımcı seçtiği 12 arkadaşına verilen isimdir. Kur’an-ı Kerim’de birkaç ayette bunlardan bahsedilir. 

4- Edward Gibbon (1737-1794) İngiliz tarihçi ve milletvekili. En önemli çalışması Roma İmparatorluğu'nun Gerileyiş ve Çöküş Tarihidir.

5- Yaşayan Dünya Dinleri, Komisyon, DİB Yay. Ank. 2010, s. 87.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.