Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.60
  • EURO
    34.80
  • ALTIN
    2498.3
  • BIST
    9440.8
  • BTC
    64682.49$

HİCRET

06 Ocak 2021, Çarşamba 09:39

İlk -Orta ve Lise’ye giderken hatta Eğitim Enstitüsünde okurken bile İslam tarihi içerisinde çok önemli bir yeri bulunan hicret konusunda yazılanları hatırladığımda “ öğretmenlerimizin bu vakıayı önemser bir dil ile değil de sanki bir yerden diğerine bir konaklama için gitmeleri olarak görmeleri yani   “göç” olarak görmeleri ve çocuklar işte Müslümanlar Mekke’den Medine’ye göç ettiler şeklinde ders kitabının diliyle konuşmaları olmuştur.

Tarih yazılanların ruhaniyetine bağlı kalınarak yaşanıldığı tüm zorluklar diliyle tasavvur edilerek anlatılmaya/izahat edilmeye çalışılsa, belki bunların bu değerlendirmelerin böyle basit bir geçiştirme diliyle anlatımı olmayacak ve konuşulanlar/yaşananlarla birlikte düşünüldüğünde bunu muhakeme edenler nezdinde daha bir anlaşılır hale gelecektir.

Hicret bulunduğu yerden durduk yere bir başka yere göç etmek mi? Ya da hicret bir kaçış mı? Elbette hayır.

Hicret geri dönüş için geçici bir ayrılıktır.

İnsanlığın ve tüm dünyanın kurtuluşu için yüce idealin devletleşmesi ve Medine İslam devletinin temellerini atılmasıdır.

Hicret, en müsait olunan bir ortamda İslamiyet’in teşkilatlanması, güç ve kudrete kavuşması kuvvetlenmesi devletleşmesi tevhid akidesinin tebliği edilmesi ve tevhid akidesine zıt olan İslam dışı tüm çok tanrılı fikirlerle mücadelesi ve müminin hayat çizgisi ve yaşama biçimi almasıdır.

Hicret, insan hayatına hâkim olan çok tanrılı fikirlerle kirletilen dünyamızı vahye dayalı olarak yeni bir sayfa açılması için verilen mücadelenin özüdür.

Hicret, islamın cihana evrensel bir din olarak hâkim kılınması için yapılan cihadın adıdır. Kuvveti değil hakkı üstün tutan bir anlayışın hâkim kılınmasıdır.

Hicret, kuvveti haklı gören bir zihniyeti asla kabul etmemektir. İnsana hayat hakkı tanımayan insanı köleleştirmeyi ve onun alın terini sömüren tüm “izm”lere karşı çıkmadır.

Hicret, zorbalara, tiranlara, despotlara, insan kanı emen sülüklere, şirk bataklığında yüzenlere, nefislerini putlaştıranlara kısaca dünyevi bir bataklığı öngören her şeye karşı çıkmak ezilmiş ve hakkı yenmiş olanların yanında olmak ve Allah’ın dinini savunmak ve tebliğ etmektir.

Hicret, çiçeğin daha da güzel kokması, gürleşmesi, kök salması insanı gölgesinde barındırması ve cennet kokusunun bu dünya da da koklanması için her türlü fedakârlığın Allah için yapılmasıdır.

Hicret, İslam’ın hayat iksirini susamış gönüllere ve hasret çekenlere ulaştırmaktır.

Hicret basit ve alelade bir göç değildir.

Hicret gerçek bir şuurdur.

Hicret müslümanca yaşamak için Allah için vatanından ailenden anne babandan her şeyinden vazgeçme ve gerçek sevginin Allah (c.c.)ve Resulünün(s.a.v.) sevgisi olduğunu tatmadır.

Hicret Allah’ın Müslümanlar için uygun gördüğü hak din islamı tebliğ etmektir.

Hicret ilayı kelimetullah uğruna hayatını ortaya koymaktır.

Hicret ruhun terbiyesidir. İlahi kanun olan İslam ile bir bütün olma ve O’nun yolundan ayrılmamaktır.

Hicret hayatını İslam’a göre tanzim etmektir.

Hicret hak ve batılın mücadelesinde Hakk’ın yanında yer almak ve O’nun yolunda olmaktır.

Hicret kula kul olmak değil, Allah’a kul olmayı tercih etmektir.

Hicret maddeyi değil manayı önemsemektir. Sebeplerden müsebbibe gitmek ve aşkı bulmaktır.

Hicret nefsine hâkim olmak ve kötü şeyleri terk etmektir.

Hicret temel inanç (tevhid, nübüvvet, ahret)konuları ile ferdi ve içtimai hayatı düzenleyen ahkâm ayetlerinin ibadet ve muamelata dair hükümlerinin hayata tatbiki ile İslam devleti hüviyetinin kazanılmasıdır.

Hicretle;  İslâm sosyal bir düzen, siyasî bir otorite ve Müslümanlar başlı başına bir toplum olarak ortaya çıkmasıydı.

Hicret, İslami hayat ve ahlaki örneklerin ortaya konulduğu bir modeldir.

Hicretle asıl fetih gönüllerde olmuş ve tüm coğrafya ve iklimlere taşınmıştır.

Hicret, tüm sapkınlıklara, heva ve heveslerine uyanlara, faize belasına, zulmedenlere, izm’li totaliter rejimlere, kan davalılarına, ırkçılığa, karşı çıkmak kadın ve çocuk haklarına sahip çıkmak ve nesebi ve soyun korunmasını sağlamak, kısaca Kur’an ve Sünnete ittiba etmektir.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.