Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.58
  • EURO
    34.75
  • ALTIN
    2491.3
  • BIST
    9524.59
  • BTC
    62150$

 HERKESİN DOĞRUSU VE ZAMAN

01 Mart 2021, Pazartesi 22:29

2019 yılı geride kalmak üzereydi.

2020 yılı da kapıya gelip dayanmıştı.

Yeni  ve koskoca uzun bir yıl bekliyordu insanları.

Her yeni başlangıç yeni bir umut olduğu gibi her yeni yıl, yeniay ve yeni hafta da bir umut olur. Her gecenin sabahı da bir umutdur.

Herkesin başbaşka umut ve beklentileri olur yeni başlangıçlardan.

İşsizlerin, iş umudu.

Asgari ücretlinin yeni yıl da daha yüksek asgari ücret.

İşçi, memur ve emeklinin ihtiyacını karşılayabileceği maaş artışı.

Esnaf daha çok iş yapma ve kazanması.

Tüccar ve sanayicinin kazanma,  büyüme, yatırım ve istihdam.

Öğrencilerin sınıf geçme ve okul bitirme.

Üniversite  eğitimini tamamlayanların iş bulma.

Bekarların evlenme.

Sevgililerin buluşma.

Annelerin, babalar çocuklarının mürüvvetlerini görme.

Hastaların iyileşme.

Toplumsal huzur.

Velhasıl güzel günlür.

Ve.. Farklı görüş ve fikirlerin en baştan hain ve  düşman ilan edilmeden konuşulabildiği, tartışılabildiği ve saygıyla karşılandığı özgür bir ortam. En azından “Görüşlerinizekatılmıyorum ama saygı duyuyorum” diyebilmek. Daha mükemmeli olan ise karşı  görüşlerin  müzakere edilmesiyle ortaya çıkma ihtimali olan yeni tezler. Anlayacağınız   “Vur ama dinle.” Vurmadan dinlemekse tabi ki daha  harika olur. Fakat biz dinlemiş olsak dahi vurmadan yapamıyoruz.Vurmak geleneği yüz yıllardır genlerimizde yaşattığımız  ve kendimizibir  kurtaramadığımız kötü bir maraz maalesef.

Gözü hiç bir şeyi görmeyen aşık örneğinde olduğu gibi “Ya benimsin ya da kara toprağın”

Farklı görüş ve fikirlere bakışımız da böyle.. Yani tek  görüş var, o da benim görüşüm.

Kime ait olursa olsun, mensubu kimler olursa olsun muhafazakar, liberal, sosyal demokrat , iktidar, muhalefet fark etmiyor. Herkes kendi fikrinin egemenliğinin peşinde iyi ya da kötü. Bunun orta yolu yok. Farklı görüşlerden faydalanmak şöyle dursun onu dinleme sabrını  dahi gösteremiyoruz.Toplum da gerek  insan insana ilişkilerde  ve gerekse Türk siyasi hayatında bunun son derece dramatik örnekleri var.. Lakin gene de  hayatımızda tesirli olan kişilerin, siyasi partilerin, yönetenlerin ve kurumların kendi  görüşleri ve doğruları.

Keşke farklı fikirlere saygı göstermek gibi bir özelliğimiz de olabilseydi.

Bir birinden farklı  fikirler de bir kul hakkı. Kul hakkı ise kutsal. Hiç değilse bu açıdan bakabilseydik, kendimiz gibi düşünmeyenlere.

Konu nerden nereye geldi..

Daha çok geçip giden zamanı yazacaktık oysa.

“2020 yılı geldi, hoş geldi” derken, korona virüs geldi.

Geçen yıl tam da bu zamanlar.

Bugün 01 Mart ve korona vakasının ülkemizde görüldüğünün ilk günü.

Korona ile birlikte umutlar per perişan oldu ve yıkıldı.

Umut, yerle bir oldu.

Neredeyse hiç kimse 2020’den beklediğini ve umduğunu bulamadı.

Bırakın umudun gerçekleşmesini, hayat da  her alanda zorlandı.

İnsanlar normal durumlarını yani mevcut durumlarını dahi koruyamaz  hale geldi.

Salgın, hayata yaşanmaz hale getirdi.

Salgın, insanları sokağa çıkamaz hale getirdi.

Salgın, insan ilişkelirini ve toplumsal faaliyetleri büyük  ölçüde ve olumsuz etekiledi.

Salgın,  en başta sağlık olmak üzere ekonomiyi vurdu.

İşsizlik artış gösterdi.

Öte yandan küçük esnaf küçüldü.

Çoğunluğun geliri azaldı.

İnşaat sektörü  başta olmak üzere bazı sektörler durdu.

Salgın karşısında devlet de zorlandı.

Daralan ekonomi devlet  babanın baş ağrısını sıradan ağrı kesicilerle kesmedi.  Farklı ağrı kesiciler kullanıldı ama o da olmadı.Gelinen noktada tesiri yüksek ağrı kesici aranıyor.Tedbir üstüne, tedbirler alınıyor. Lakin Anayasa değişikliği gibi, erken genel seçim gibi, partiler arasında ittifak gibi  farklı süreçlerin  yaşanmaya başladığı bir dönemde nasıl bulunur bilmem?

Bakın ne oldu?

2020 yılı, bütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de insanlara zulmeden ve insanları katleden bir yıl oldu.

2020 yılı  her yeni başlangıç gibi umut  olacaktı, hüsran ve felaket yılı oldu.

Ocak ayının ilk günleri.. 1,2.3.

Ocak ayının ortaları.. 15,16,17.

Ocak ayının sonu.. 29,30,31.

Şubat ayının ilk günleri.. 1,2,3.

Şubat ayının ortaları.. 15,16,17.

Şubat ayının sonu.. 26,27.28.

Mart ayının ilk günleri.. 1,2,3.

Mart ayının ortaları.. 15,16,17.

Mart ayının sonu.. 29.30,31.

Sonra Nisan, Mayıs, Haziran,Temmuz,Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık derken, 2020 yılı tüm zamanlarda tank gibi geçti insanların üzerinden.

Günler, haftalar, aylar geçerken korona da binlerce insanımızın canını aldı.

Virüs her yeni umutdan mahrum bıraktı insanları.

Aynı şekilde kullanılabilen hak ve imkanlardan da mahrum bıraktı.

Derken, 2021 yılı geldi.

Umut haklarımızın bile  elimizden alındığı 2021.

Herkes kendi doğrularının savaşını verirken, zaman böyle geçti geride bıraktığımız 14 ay boyunca.

Hiç değilse ülkemizde büyük felaketlerin yaşandığı dönemlere mahsus da olsa, farklı görüş ve fikirlere saygı gösterip, dinleyebilsek. Bu durumda  belki biraz daha az zayiatla atlabilirdik içinde bulunduğumuz felaket  günlerini..

İnsan insana ilişkilerde, siyasi partiler arasındaki ilişkilerde, kurumlar arasında, yöneticiler arasında bu mümkün olabilirdi.Kimden ve nerden gelirse gelsin, kimden olursa olsun farklı görüş ve fikirlerin mutlaka bir faydası olmalı. Bir doğru, her zaman doğru sonuçlar vermeyebiliyor.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.