Konya
18 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    32.51
  • EURO
    34.85
  • ALTIN
    2487.7
  • BIST
    9574.6
  • BTC
    61565.19$

Her şeyi Devletten beklemeyelim!...

26 Eylül 2018, Çarşamba 08:52

Bir darboğazdan geçiyoruz kabul…

Ekonomik bir darboğaz, eğer bu darboğazdan çıkamazsan tünelin sonunda ciddi bir kriz bizi bekliyor buda kabul…

Sonucu görüp, adımlarımızı ona göre atıp, hazırlığımızı ona göre yapmalıyız…

Hemen hepimiz söylüyoruz bunu herkes taşın altına elini koymalı diye…

İşte Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir’den inanılmaz bir teklif geldi.

Sanayicinin maaşları ödeyemez duruma geldiğini söyleyen Özdebir, işçi çıkarmamak için maaşların 6 ay süreyle İşsizlik Fonu’ndan ödenmesini istemiş...

İşsizlik Fonu’ndan, yani vatandaştan karşılanmasını istemiş…

Ne diyim, valla süper fikir…

Sizler para kazanın sizin işçilerinizin parasını bizler ödeyelim…

Bizim neden ve nasıl aklımıza gelmedi ki…

Devlet ödesin tabi, bide devlet başka neleri ödesin?

Bence bende vergi ödemeyim, benim vergimi de devlet ödesin!...

Abi ne fonmuş yaaa,

İşsizlik fonunda gözü olmayan yok, işsiz kalanlara maaş olarak verilmesinden çok başka her şeye isteniyor maşallah…

Ben mi yanlış biliyorum, işsizlik fonu işçinin sigortasıdır, işverenin değil…

Lüks algımız o kadar değişti ki, sanayicinin altında 1 buçuk milyonluk bir araba var, çocuğunun altında 1 milyonluk, eşinin altında ise 700-800 bin liralık araba var,

Oturdukları ev en az 2-3 milyon liralık ve bu sanayici çalışanına asgari ücret para ödüyor…

Ustası, kalfası demiyorum, çalışanına…

Ve biraz sıkıştığında ise ‘Devlet yardım etsin’

Firmana yatırım yapma, çalışanına yatırım yapma, teknolojiye yatırım yapma…

Eee!...

‘Devlet benim borcumu ödesin!’

Devletin dolaylı yoldan vatandaşın cebinden çıkacak senin çalışanının parası…

Türkiye'de sanayicinin ciddi bir mantalite değişikliğine gitmesi lazım.

Şirket neden açılır, üretim neden yapılır, sağlam bir marka nasıl yaratılır?

Maalesef ülkede parası olanlar o dönem ne revaçtaysa o işe girerek günü kurtarmaya çalışır.

Şirketin sermaye gücünden çok kendi kazanımlarına odaklanmayı tercih ederler.

Yani arabasını daha iyisiyle değiştirebiliyor, daha güzel bir evde yaşayabiliyor, daha pahalı saatler ve kıyafetler alabiliyorsa "tamam sen olmuşundur."

Eee peki şirket?

Krediyle dönen, battı mı iflas verip kurtulduğun bir araç.

Ya kardeşim kendinize değil işinize yatırım yapın.

Siz değil şirketiniz borçsuz olsun.

Şirket, kredi batağında.

Sürekli para döndürme telaşında.

E böyle olunca sen işçi çıkartma derdinde olursun, asırlık firmalar ise bu zamanda işçisine zam yapmayı planlıyor olur.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.