Konya
24 Nisan, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.55
  • EURO
    34.86
  • ALTIN
    2436.6
  • BIST
    9722.09
  • BTC
    64906.21$

HEPİMİZ EĞİTİMİN İÇİNDEYİZ AMA(2)

27 Kasım 2018, Salı 10:42

Geçen ki yazıda takip edenlerimiz bilirler ki; aile, hassasiyetin kazanıldığı ve idame ettirildiği gerçek bir kurumdur. İnsanın; aile de şekillendiğinin ve toplum statüsünde yer almasını sağlayanın, sorumluluk sahibi olmasını ve bilinçlenmesini en gerçekçi bir şekilde etkileyenin ve etkilerinin de ömür boyu sürdürüldüğü en aile faktörün kuşkusuz aile olduğu artık anlaşılmıştır. Neslin devamı ve gelecek nesillerin ihyası ise, sürdürülebilinir sağlamlılık ve manevi aktivitelerin köprü teşkil ettirilmesi sonucu geleceğin inşasını kurmak demektir. Tarihte bir çok örnekleri görüldü üzere, gerçi her toplumun bir kültürü ve dinamikleri vardır, yaşama tarzı ahenk ve anlayışı vardır ama her şeyi besleyen gücü ailenin korunması, inançların sağlamlıkla oluşturulması ve eğitim olayına bakış açımızın pozitif değerlerde sürdürülmesi ve iki günün bir birine denk olmaması gerektiği hususundaki hassasiyetin bize yüklediği sorumluluk sonucu, inisiyatif almamız gerektiği konusunda ki hadisi şerifte belirginleşmesi de bizim inceden çok çalışmamız için baş ucu değerindeki bir mihenk taşımızdır…

Her şeyi yürekten algılayıp tüm güzellikleri bunun içinde saklayarak hiçbir kir ve leke bulaştırmadan oluşturacağımız güzellikler içimiz ve dışımızın ayna olmasına vesiledir. Toplumun inanç faktöründeki temel değerlerine uygun olarak çağın gerektirdiği koşullarda eğitim anlayışının iç dinamizmimizin korunarak mevcut şartlara uyarlanmasıyla bilim ve fen de ve teknolojide alacağımız yol da bize ümit ışığı olmaya devam edecektir. Milletlerin bahusus devamı onun ayakta kalmasına vesile temel değerlere sahip çıkılması ile mümkündür. Gemilerin karada yürütülmesi bir teknik bağlam ise o ruhu ona kazandıran da ilim iman ve sabırla çok çalışmaktır.

 Bizim bugün ki hazırcılık anlayışımız bizdeki temel dinamizme indirilen en büyük darbedir. Çocuk daha küçük yaşlarda iken kazandırılamayan sorumsuzluk örnekleri büyüyor sorunları büyütüyor ve ileri de hem kendisine hem de topluma büyük bir yara bırakıyor. Hal böyle olunca da çözüm konusundaki zamanında atılamayan adımlar hatta biz buna ideolojik korkulardan kaynaklı bilinçaltı yatan vehimler diyelim bu ideolojik yaklaşım ve zorlamalar, çocuk aile ve toplum üzerinde öyle bir yük bindiriyor ki konuşmalarımız ilim irfan kültür aile hassasiyet ve gelecek yerine sadece ve sadece klişe sözler ve sloganlar haline getirilmiş şekilcilik ayağı üzerine oturtuluyor ve biz bunlarla oyalanırken, içimizi yiyip bitirirken, enerjimizi boş yere didişerek tüketirken, diğer taraftan bilime ve teknolojiye ve eğitime yeterli pay ayıran ve kendi üslubunu oluşturmuş olan toplumlar modern sömürünün meyvelerini insanları ezerek topluyorlar buda biriken kinleri ve ezilen toplumları daha da içinden çıkılamaz mecralara sürüklüyorlar ama benim burada konuyu bağlamak istediğim husus şudur;

Çalışma konusunda eğitime büyük önem verenler yaptıkları harcamaların karşılığını alırlarken bizde temel uğraşı sadece belirli bir ideolojiyi yaşatma kavgasıdır. Eğitimi bunun etrafında şekillendiriyor ve her şeyi ona göre örgütlüyoruz. Hâlbuki bilimsel çalışmalar bağımsızdır ve dünyanın her yerinde de böyledir. İnsanı merkeze almayan hiçbir başarı ilerleyemez. Nice sert ideolojiler başta Sovyet Rusya rejimi olmak üzere ideolojileri ile eğitimi birlikte götürmek istedirler ama sistemleri çürüdü. Sonunda onlarda anladı gerçeği ve açıklık dedikleri glasnost ve yeniden yapılanma dedikleri perestroyka ile akıllarını başlarına alıp dünya ya bakış açılarını değiştirdiler.

Sistem örgütlenmesinde eğitimi bilimsel temellere oturtsalar da dünyevi bakışlarındaki inanç kaygıları ve yanlışları şirke düşen sapkınlıkları, insanlara ve topluma sunum olarak bu ülkeleri ve medeniyetlerini genel vicdani kanıda hem vicdanen kör sağır ve duyarsız kıldığından bunların medeniyet lanseleri huzura davetiye çıkaramamış sadece dünyevi kaygılı olanları bile zengin etmiş ama mutlu edememiştir.

Şimdi genel anlamda bir bakışla milletlerin, aslında daha çokta kendi eğitim biçimimize değinmeye çalıştığımız bu hususları yine kaldığımız yerden devamla, herhangi bir çocuğun başarısı üzerinden alarak aile ve okul kaynaklı çevre faktörlü kurgularla bilgi paylaşılmasına devam edelim. Yine geçen haftada ki eğitim psikologunun çocuk başarısı ile ilgili açıklamalarına bakalım.

Çocukların okul başarısı nasıl artırılabilir?

Çocuğun duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarının yeterince sağlanması, sorumluluk duygusunun gelişmesinin desteklenmesi, ödevlerini düzenli yapmasının sağlanması, iyi davranışların ve notların ödüllendirilmesi başarının artmasına katkıda bulunur.

Çocukların okul başarısında hangi aile yapıları olumlu, hangi tutumlar olumsuz etki yapar.

Çocuk ve ergenin başarısını olumlu ve olumsuz yönde etkileyen üç tip aile yapısından bahsedilebilir. Olumsuz etki oluşturan tutumlar açısından aile modelinin ilki aşırı kontrolcü ailelerdir. Bu tür aileler çocuğun diğer bütün davranış ve aktiviteleri gibi, ders çalışma süreçlerini de kontrol altında tutmaya çalışırlar ve çocuklarının her hangi bir işi tek başlarına yapabileceklerine inanmazlar. Çocuğun ödevlerini yaparken yanında durup, birçok ödevi birlikte yapar ve ödevin her şeyini denetlerler veya kendileri ders çalıştırmaya çalışırlar.

Bu durum, çıkan problemleri takip edecek başka birilerinin olması nedeniyle çocukların sorumluluk duygusunu kazanmasını engelleyeceği gibi, tepki olarak derslerin savsaklanmasına da yol açar. Çocukların kişilik gelişimine de bu sorun yansıyarak kendine güvensiz yapıların gelişmesine neden olur.

Olumsuz etki yaratan tutumlar açısından aile modelinin ikincisi aşırı koruyucu aile yapısıdır. Bu aileler çocukları ile aşırı ilgili olup, onlara görev vermeyerek ve onların yüklenecekleri işleri kendileri üstlenerek çocukları daha mutlu edeceklerini düşünürler.

Çocuklarına ödev yapma ve ders çalışma sorumluluğu vermediklerinden sorumluluk duygusunu kazanmalarını engeller ve tembelleşmelerine neden olurlar. Bu durum aynı aşırı kontrolcü ailelerdeki gibi çocukların kişilik gelişimine yansıyarak kendine güvensiz yapıların gelişmesine neden olur.

Çocuk ve ergenin sağlıklı ruhsal yapılar geliştirmesinde olumlu üçüncürol oynayan aile modeli destekleyici ailedir. Bu tür aileler küçük yaşlardan itibaren çocuğa yapabilecekleri görevleri verir, bunları yaptıklarında da olumlu pekiştirici söz ve tutumlarla pozitif ve olumlu davranışların ortaya çıkmasına katkıda bulunurlar.

Çocuğu aşırı kontrol etmez, yapamadıkları zaman ise hemen yardım etmektense kendi kendilerine bir çözüm bulmalarını sağlayarak çocukların problem çözme becerilerinin gelişmesine olanak tanırlar. Çocuğunu kontrol ederken sorumluluklarını hatırlatan destekleyici ve dengeleyici bir davranış gösterirler. Kendilerine güvenildiğinin, kendi başına başarabileceği, yapabileceği duygusunun çocuğa verilmesi çocuğun kendine güven duygusunun gelişmesine katkıda bulunur.”(devam edecek)

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.