Konya
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.78
  • ALTIN
    2498.1
  • BIST
    9693.46
  • BTC
    63944.016$

HEDİYE ? RÜŞVET

14 Şubat 2015, Cumartesi 11:05
Ey Seyranî var mı sözün hatası?Bulunmaz dünyanın elbet ötesiErmeni’nin, Rum’un yağlı kesesiKaypak Müslüman’ı dinden çıkarır                                              Seyranî Hiçbir maddi menfaat ve maksat gözetmeden, kişile¬rin birbirlerine karşı olan sevgi ve muhabbeti gereği, ver¬dikleri metalara hediye, bunun zıddı olan, bir menfaat, bir beklenti gereği verilenlere de rüşvet denir. İslâm’da birincisi, yani he¬diyeleşme tavsiye edilmiştir, ikincisi ise haram kılınmıştır. Peygam¬berler hediye almışlar, ama zekât, sadaka, rüşvet al¬mamışlardır. Peygamberi¬miz bu hususta öyle kesin emirler serdetmiştir ki, muttaki ve mütedeyyin Müslümanlar; rüşvet kokusu olabilir         düşün¬cesiyle hediye bile almaktan imtina et¬mişlerdir. "Rüşveti veren de, alan da ateşte¬dir.”( ); "Rüşvet alana da, verene de, ikisi arasında aracılık yapana da Allah lânet etti.”( ) “ama ahir zaman yakla¬şınca rüşvete hediye dene¬cek ve alan-veren çoğalacak” Şu misal ne ka¬dar ibretli: Sultan Abdülaziz döneminde iki defa Şeyhülislâm olan Hasan Fehmi Efendiye birisi değerli bir at hediye eder. Fakat ertesi günü hoca efendinin azledildiğini du¬yan hediye sahibi; “atımı geri göndersin” diye haber gön¬derir. Her halde buna hediye denemez. Hoca efendinin ikbal günleri devam etseydi, kim bilir ne faturalar kesile¬cekti?( )Gerçekten Allah Resülünün sözleri tecelli etmiş ve gay¬rimüslimlerden zi¬yade Müslümanlar arasında rüşvet yaygın hale gelmiştir. ABD de hediye sınırı 100 dolardır. Bundan pahalı bir şey alan, rüşvet almış sayılıyor. Bizde böyle bir sı¬nır yok. Balık baştan kokar sözünü teyit eden Milliyet       Gaze¬tesinin şu haberine bakalım: “Demirel 1995 yılı içinde değeri 100 milyarı geçen 258 tabancayı, Çiller ise 48 tabancayı he¬diye ettiler.”( ) Prof. Aydın Taneri; “Türk Devlet Geleneği” isimli değerli kitabında eski Türk devletlerinden bir¬çoğunu, hatta Osmanlıyı bile rüşvet belâsının yıktığını zikreder.( )   Koca Ragıp paşa Sadrazam iken, cemiyette rüşvetle il¬gili çok söz dolaş¬tığı için, kabine arkadaşlarına rüşvet alma¬dıklarına dair yemin ettirir. Bu arada Paşa’nın mai¬yetinde bulunan Haşmete de yemin teklif eder o; “Haşmetmeab bana beş dakika müsaade et, paşa hazret¬leri çatlayıp ölmezlerse (yalan yere yemin ettikleri için) bende yemin edeyim” de¬miş.( ) Son dönemlerdeki dejene¬rasyon sebebiyle bu yeminle¬rin bile fayda vermediğini, “olmazsa rüşveti alanlara değil de, veren halka vermeyin diye yemin ettirelim”  diyen Eşref iğneli bir dille şöyle dile getiriyor: Mansıp erbâbı yemininde sebât eylemiyor,Âh, şu hâinlere bilmem ki daha nettirelim?Rüşvet itâsını men etmeğe memûrîne,Bâri efrâd-ı ahâliye yemin ettirelim.“Mevki ve makam sahipleri; “rüşvet almayacağız” diye yaptıkları yemine sadık kalmıyorlar, bu hainlere başka ne yapılabilir? Amirlere, memurlara rüş¬vet vermeyin diye bari ahaliye (millete) yemin ettirelim”Sultan ll. Mahmut sık sık Yenikapı Mevlevi hanesine gelir müritlere he¬diyeler dağıtırmış. Şeyhine; “bir isteğin var mı?” diye sormuş “var” demiş. “Nedir?” deyince Şeyh;  “bir daha buraya gelme” demiş. Padişah; “beni kovuyor mu¬sun?” deyince; “hayır ama buraya sultan olarak gelme Mahmut efendi olarak gel...  Dervişlerin kalbini ikram¬larla Allah'tan çelme…” demiş. Temel askerde, teskere yaklaşmış, can ciğer arkadaş ol¬duğu bir tertibi ile hayaller kurmaya başlamışlar ve birbirle¬rini ziyaret edeceklerine dair ahitler, yeminler etmişler, sıra adres tarifine gelince temel; “Tonya’ya geleceksün, paluk pazarunu bulacaksun, az ilerde hamsi sokak var, orada at¬maca apartumanı var onun üçüncü katına çıkıp zile dirse¬ğinle basacaksun, haçan ben ordayum” deyince beriki; “iyi de neye dirseğimle basayım, elim durur¬ken?” deyince temel hiddetle; “ha uşağum eşek değilsin ya, ellerin hediye paket¬leri ile dolu olmayacakmu?” demiş. Fakat maddi bir menfaat ve maksat gözetmeden, va¬ta¬nına, milletine, devletine hakiki hediye zevkini tattıran in¬sanlarda olmuş. Konya’da İzzet Ko¬yunoğlu isimli bir zat, kendisi Devlet Demiryollarında görevli birisi, bir ömür boyu antik eserler toplamış, ABD’liler oluşturduğu müzeye 3 mil¬yon dolar teklif etmişler ama o; “ben bu mü¬zeyi devletimin bana verdiği maaşla topla¬dım, dolayısıyla onu devletime ve hemşerilerime hediye edeceğim demiş, ger¬çekten Konya Be¬lediyesine hediye etmiştir.”( )Abdülhamid’in Selanik Valiliği yapmış sonradan ve¬zir olmuş Hasan Fehmi Paşa                Selanik-Dedeağaç demiryolu ya¬pımı için Avusturyalılar 50 bin altın rüşvet teklif et¬mişler reddetmiş ve bazı sohbet esnasında “50 bin altına kadar na¬musluyum ama ötesini bilemem” dermiş.( )Dipnotlar:1- Tirmizî, Ahkâm 9 (1336); Ebu Dâvud Akdiye 4 (3580). 2- Tirmizî, Ahkâm 9 (1336); Ebu Dâvud Akdiye 4 (3580). 3- A. Ragıp Akyavaş, “Derken Eendim-1”, TDV Yay. An¬kara 2007, s. 162. 4- Tabii ki, o günkü para değeri ile. Milliyet, 01.08.1995. 5- Aydın Taneri, a. g. e.  s. 35. 6- İskender Pala, “Tavan Arası”, Kapı Yay. İst. 2008,  s. 101.7- Refi Cevad Ulunay, a. g. e.  s. 219.8- A. Ragıp Akyavaş, “Çalar Saat-2” TDV Yay. Ank. 2010. s. 224.  

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.