Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.63
  • EURO
    35.09
  • ALTIN
    2503.4
  • BIST
    9524.59
  • BTC
    62347.89$

HEDEF 2019 SEÇİMLERİ

25 Ekim 2017, Çarşamba 07:56

Bir ülkenin yol haritası üzerinde sapmadan devam edebilmesi öncelikle alınan kararların sıkı bir şekilde uygulanması ve kamuyu daha doğrusu halkı bu ülkenin gerçek sahipleri olan halkı ikna edecek çalışmalara yer vermesi güven duyurması gerekir. Malum olduğu üzere halka dayanmayan iktidarlar yerini bir süre sonra başkalarına bırakmaktadır.

Bu benim ifade etmeye çalıştığım cümlelerim tabii ki demokrasi kuralına göre çalışan sistemler için geçerlidir. Halkın seçtikleri iş başına gelir seçmedikleri iktidara getirmedikleri ise muhalefette kalır ya da hiçbir başarı kazanamadan(sandalye elde edemeden) muhalefette kafa yorarak halka uzanmanın hesaplarını yapıyor olmalılar eğer akılları varsa.

Bu nedenle 2019 seçimlerine bilhassa iktidar kanadından şimdiden tedbirler almak boynunun borcudur diyelim. Malum metal yorgunlukların insan peşini bırakmadığı doğal bir süreçtir. Gerçi adı çeşitli şekillerde başarısızlıkla atfedilen bazı büyükşehir başkanlarının üstü örtülü direnmeleri bana göre olmaması gerek bir davranış şeklidir, çünkü bizdeki görev anlayışı diğerlerinden farklılıklar ortaya koyar yani bizde halka hizmet hakka hizmettir ve eğer artık belli bir çizgi yakalanamamışsa ya da halka hizmet götürme konusunda yetersiz kalınmışsa hiç kimse orasını babasının malı gibi görmeden demokratik kurallar çerçevesinde gereğini yapmalı. Yani çekilmede büyük bir erdemdir. Görev yaparken iyi de görevden ayrılma gereği doğmuşsa öyle bir ortam oluşmuşsa partiyi ve kendini yıpratmadan başta bulunanlar istifa dilekçelerini gönülden sunup yine partinin emrinde olduklarını göstermeliler.

Araya nefis girerse inatlaşma türünde diğerlerine benzeşinirse bu sefer içten yıkmak için fitnenin açamayacağı kapı yoktur düsturundan hareketle çok zor bir sürece girilir ve bundan şu anda içinde bulunulan coğrafyanın malum hali aleyhimize kazanç sağlar, Maazallah.

Ülkeyi on beş yıldır götüren ve elini taşın altına koymuş bulunan kadroların en evvel rahmetli özal döneminin bilhassa eksilerini eksik yönlerini partinin niçin dağıldığı hallerini iyi analiz etmeleri gerekir.   Özal ailesinin halk nezdinde kabul görmeyen davranışlarından tutunda rahmetlinin “ben seçimden önce zam yapacak kadar enayimiyim”dediği sözüne kadar hemen her şey iyi irdelenmeli. Yani demem o ki; asla halk ile oynanmamalı. Halk ile dalga geçilmemeli. Kendini halka inandırmak kolay değil. Ama halk bir kere sana inandımı o her zaman senin yanındadır ve seninledir. Tıpkı On beş Temmuz da olduğu gibi.

İşte ülkeyi yöneten kadroların bu detayları bilmesinde yarar var diye düşünüyorum. Kenetlenip dünyadaki diğer uluslara taş çıkartacak bir büyüme ile ekonomiyi ve yatırımları hızlandırmak, Türkiye’nin bunca yıldan sonra ilk defa bu hükümet döneminde Ülkenin başını dik tutturarak gezdirmesi unutulacak bir şey değildir. Aklı başında hiçbir ülke vatandaşı bunları göz ardı edemez. Koalisyonlar döneminde çok başlılıktan dolayı ne bir adım atılabiliyor ne de yatırım vb olumlu kararlara imza atılabiliyordu. Bir ülkenin IMF’ye borcunu kuruşuna kadar kapatması kolay bir şey mi?    üstelik daha sonra borç aldığı kuruma borç verme teklifinde bulunması, inanılacak gibi değil.

Avrupalının nezdinde hala biz Osmanlıyız. Bizi bunun için Avrupa Birliğine almıyorlar. Hoş almadıkları dert değil. Aslında bunu iyi kullanmak gerek. Elimizde hangi malzemeler var bunlara bakmak gerek. Hayal değil eğer Şanghay Beşlisi gibi ekonomik kulüpler ön görülüyorsa biz bunlardan da öte daha büyüklerini kurabiliriz. Bugün Türk Cumhuriyetlerinin sahip oldukları ekonomik verileri ile aramızdaki siyasi ekonomik ve kültürel bağları kursak Asya’nın en büyük Türk Gücüne sahip oluruz. Yine sahip olduğumuz kültürel coğrafyamızla İslam birliğinin temellerini örmeye yönelik faaliyetlerde bizi zirveye taşıyacak güç unsurlarıdır. Aslında ilk aklınızdan “canım nasıl olur böyle bir şey diye geçmesin” Bal gibi olur. Biz en zor zamanımızda elimizde hiçbir teknolojik silahımız yokken yedi düvele karşı Anadolu’da kurtuluş savaşı verdik ve Rabbin yardımıyla düşmanı uzaklaştırdık.

Burada bir parantez açmak gerekirse düşmanı silahla kovduk ama benimsediğimiz kültürünü ve diğer moda vb. akımlarını alarak ruhumuzu tehlikeye attık, umarım bununda farkına varır ve bir ülkeye körü körüne benzemenin taklit etmenin ne kötü bir imaj oluşturacağını ve bizden çok şey götüreceğini hesap etmemiz gerekirdi.

Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum. Yüz yıllık hatta daha da öte birikmiş birçok kangren haline gelmiş problemi bir çırpıda çözmek kolay değil. Ülkenin hangi problemine el atsanız altından bunları hazırlayan ihanet şebekelerine rastlıyorsunuz. Bir taraftan bunlarla çözüme ulaşma bir taraftan bölge coğrafyamızdaki hedef haline gelmiş ve ülkemize yönelik problemleri bertaraf edebilme bir tarafta etnisite harekete geçirilip kışkırtılmaya çalışılan Kürtler ve iç savaş çıkarma gayretleri kolaylıkla üstesinden gelinecek şeyler değil elbet.

İşte bu çok uluslu iç ve dış problemlerde ister istemez kendimizi sorunların tam ortasında bulduğumuz halimizle aklıselim hareket edip bir merkezden asla taviz vermeden milli ruh heyecanı ile sorunları iç dış aşmak gerekiyor.Ak kadrolar bunun için bir emir komuta zinciri içerisinde gerekirse askeri bir duruşla ve Türk’ün kararlı ve azimli inançlı yapısı ile bağdaşan asil tavrını net bir şekilde ortay koyarak parti için değil millet için var olmaları ve Türk’ün devlet geleneğine sahip çıkmaları ile bu sorunlara böyle bakarak alnımızın aklı ile bu badirelerden kurtulmak zorunda olduğumuzu bilmeliyiz.Bizim kararlı duruşumuz İslam coğrafyasının ve Türk Cumhuriyetlerinin de kaderi ile yakından ilgilidir.İşte Ak kadrolar böyle bir sorumlulukla karşı karşıyalar.

Bu nedenle yerel yönetimlerden başlayarak yenilenmenin ve yönetimde görev değişikliğinin asla yadırganmadan ve siyasi polemik konusu yapılmadan bir kardeşe nöbeti devretmek olarak algılamak gerekir. Asla iç hesaplaşma egosu ve nefsi celallenme telaşesi yarar sağlamaz. Biz diğerlerinden farklıyız çünkü biz bu ülke için bilerek elimizi taşın altına koyduk. Üstümüze üstümüze gelseler de,    15 Temmuz ruhunu kimse söndüremez, söz konusu olan vatan ve biz yeni bir kurtuluş savaşının siyasi ekonomik kültürel askeri boyutlarını kazanmaya çalışıyoruz, kazanacağız da inşallah. Biz bu vatana aşk ile bağlanmışız. Ak kadroların başarısı milletin ve ümmetin başarısı olacaktır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.