Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.37
  • EURO
    35.02
  • ALTIN
    2325.9
  • BIST
    9090.13
  • BTC
    69908.05$

HAYVAN (2)

23 Şubat 2016, Salı 09:01

Ama nasıl Müs­lümanlık? Akif’in: “Bilmem amma Müslü­manlık galiba göklerdedir” dediği gibi, her halde gerçek Müslümanlık ma­zide kalmış. Genellemek doğru olmaz, elbette günümüzde de Allah dostları, peygamber muhibleri, hakiki müminler vardır amma, ne kadar azal­dıkları cemiyetteki olumsuzluklardan her halde belli olu­yor.

Kanuni Sultan Süleyman sarayın bahçesinde gezer­ken, dünyanın dört bir yanından getirilen o nadide ağaç ve çiçek­lere karıncaların musallat olduğunu, onlara zarar verdiklerini görünce bir kâğıda:

 

Dırahta zarar verir ise karınca

Zarar varmı dır anı kırınca

 

Diye yazıp, Şeyhülislâm Ebussuud Efendiye gönderir ve fetva ister. Şey­hülislâm aynı kâğıdın altına:

Yarın Hakk’ın divanına varınca

Süleyman’dan hakkın alır karınca

 

Diye fetvasını yazıp padişaha geri gönderir. Dedele­rimiz böyle oldukları için 600 sene, dünyayı namla, şanla, şerefle idare imkânını Allah onlara lüt­fetti.

 

Sultan  Hamid döneminde hayvan sayımı yapılmak is­tenmiş ve kayma­kamlıklara beldelerinde ne kadar Mevaşi (büyükbaş hayvan) olduğu yazılı olarak sorulmuş, bir ilçede kaymakam izine ayrılmış, başka okur-yazar bilgili kişi de yok, yerine vekâlet eden kişi de bu “mevaşi” kelimesini anla­yamamış ve “herhalde okur-yazar aydın insanları soruyor­lar” diye düşünüp; “belde­mizde kayma­kam bey ve benden başka mevaşi yoktur” diye yazıp gön­der­miş!([1]) 

 

Osmanlı Rus savaşı, Trablusgarp Savaşı, Balkan Sa­vaşı, Çanakkale Sa­vaşı, İstiklâl Savaşı gibi büyük savaş­ları çeyrek yüzyıl içinde yaşayan Osmanlı milleti son za­manlarda tarif edilemeyecek derecede fakr ü zaruret içine düş­müş. Genç ne­sil tükenmiş, hatta hayvanlar bile asga­riye inmiş.

İstiklâl Sa­vaşı yıllarında top çekmek, mermi taşımak, yaralı nakletmek gibi birçok iş için lâzım olan hayvan bulunamamış ve ner­deyse insandan daha kıy­metli hale gelmiş. Batı Cephesi                   ko­mutanlarından Yakup Şevki Paşa bu sebeple hayvan zayiatı üzerinde çok hassas durur, ihmali olanları şiddetle cezalandı­rırmış.

 

Katırın biri ölmüş, subaylar bunu paşaya haber ver­mek­ten korkmuşlar ve tabip asteğmen birini çağırıp; “bak biz söylersek Paşa bir dünya soru sorar, sebeplerini araş­tırır, ama sen tıbbî terimler kullanarak Paşa’ya bunu arzet” diye öne sürmüşler.

 

 Teğmen söylenen gibi birçok tababetle ilgili kelimeler terimler sıraladıktan sonra “bu sebeplerden dolayı maalesef Paşam katır mort oldu” de­yince Paşa hiddetle; “bana bak! Istılahat-ı tıbbiyen batsın, katır neye öldü?” de­miş!

 

Osmanlı döneminde gözü açık çocuklar kuşları tu­tarlar, cami önlerine getirirler, cemaate gösterirler, on­larda parasını çocuklara verir; “azat buzat, beni cennet kapısında gözet” der salıverirler, böylece iki tarafta kârlı çıkar­mış.([2])

 

Dipnotlar:

1-İbrahim Refik, “Sohbet Tadında Tarih”, Albatros Yay. İst. 2005, s.195.

2-Ali Rıza-Mehmet Galip, a. g. e. s. 95.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.