Konya
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.50
  • EURO
    34.97
  • ALTIN
    2438.7
  • BIST
    9716.95
  • BTC
    64641.34$

Hayâ Duygusu İnsanın Yaratılıştan Sahip Olduğu Bir Olgudur

24 Aralık 2018, Pazartesi 08:36

Hayâ, utanmak ve çekinmek demektir. Haysiyetini korumak ve namusu muhafaza etmektir. Hayâ duygusu, insanın yaratılıştan sahip olduğu bir olgudur. Hayâ, kişiye fazilet yollarını, manen ve maddeten ilerleme yollarını gösterir. İnsan; sağduyusu, inancı ve hayâ duygusu ile nefis ve şeytanın kötü telkinleri arasında mücadele halindedir. Milli şairimiz Mehmet Akif şöyle der:

“Göster Allah’ım bu millet kurtulur tek mucize,

Bir utanmak hissi ver gaib hazinenden bize”

İnsanın yaratılıştan sahip olduğu bu duygunun, gelişmesinde ve hareketlerine yansımasında Yüce Dinimiz İslâm’ın önemli bir yeri vardır. Yaratıcımız, kullarının iffetli bir hayat yaşamasını arzu eder.  Allah inancı sağlam ve hayâ duygusunu yitirmeyen insan, iyilik ve güzelliklere yönelir; kötülük ve haramlardan uzak durur. Bazı duygular vardır ki, günah ve ayıp sayılan şeyleri yapmamıza mani olur. Bunlardan birisi de sadece insanlara ait olan hayâ duygusudur.

İnsanoğlu hayâlı ve İffetli hareket etmekle nefsin arzularına esir olmaktan kurtulur ve gerçek hürriyetine kavuşur. Nitekim “İnsanı zillete düşüren asıl kölelik, şehvet köleliğidir” denilmiştir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), hayâ ile iman arasında önemli bir ilişki bulunduğuna dikkat çekmekte ve hayâyı imanın bir şubesi olarak nitelendirmektedir: Hz. Mevlâna bunu şöyle dile getirir:

“O hayânın en büyük tecellisi Peygamberler ve Velilerdir.

Her türlü kavga ve gürültünün sebebi, menşei hayâsızlıktır.

Hani kerem, hani ayıp örtücülük, nerde HAYÂ

Yüz binlerce ayıpları örterdi enbiya...”

İffet, yeme içme ve şehevî istekler husûsunda ölçülü olmak, aşırı ve süflî arzuları bastırıp dinin ve aklın emri altına almak sûretiyle faziletli bir hayat yaşamaktır. Hayâ, kişinin her hususta haddini bilip, onu aşmaması şeklinde de tanımlanabilir. Gerek Allah’a gerekse insanlara karşı kendi konumunu koruma ve muhafaza etmesi insanın faziletlerindendir.

İffetin muhafazası ise daha çok hayâ duygusu ile sağlanır. Hayâ da temel ahlâkî vasıflardandır. Gerek bu dünyada karşımıza çıkan gerekse âhirette karşımıza çıkacak olan neticeler, hep bizim ahlâkımızın semerelerinden ibarettir. Hayâ, insanın kuvvetli bir imana sahip olduğunu gösterir. Çünkü hayâ, ancak inanan insanın vasfıdır. Hadîs-i şeriflerde şöyle buyurulur: “Hayâ îmandandır ve hayâlı olan kimse cennettedir! Hayâsızlık ise kalbin katılığındandır; kalbi katı olan da cehennemdedir!..” (Buhârî, Îmân, 16)

İslâm dini, insanın Allah’tan utanmasına değer verir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Müminleri Allah’tan utanmaya davet etmiş, imanın şubelerinden birinin de utanmak olduğunu bildirmiştir:

Allah’a karşı hayâ, O’nun emir ve yasaklarına uymakla olur. İnsanlara karşı hayâ, onlara eziyet etmemek ve yanlarında çirkin işler yapmaktan ve çirkin sözler söylemekten kaçınmakla olur. Kişinin kendine karşı hayâsı ise, edepli olması demektir.(Mâverdî, Ebu’l-Hasen Ali b. Muhammed b. Habîb el-Basrî,  Edebü’d-Dünya ve’d-Dîn, s. 392–393. İkinci baskı, Daru İbn-i Kesîr, 1990,)

Utanma ve sıkılma anlamlarına da gelen hayâ, İslâm ahlâkında çok önemli bir yer tutmaktadır. Cenâb-ı Hak, iffet ve hayâ hususunda zirveye çıkmış olan iki şahsı mü’minlere örnek olarak göstermektedir. ‘’kıssaların en güzeli’’ diye Yusuf Suresinde hikâyesi anlatılan Yusuf (a.s.) ile Kutsal kitâbımızın otuzdört yerinde kendisinden övgü ile bahsedilen Hz. Meryem’ dir.

Hayâ, imanın en mükemmel derecesidir. Bu bağlamda zirveye çıkmış önemli şahsiyetlerden biri de Hz. Osman(r.a.)’dır.Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) meleklerin bile ondan hayâ ettiğini haber vermiştir. (Ahmed, I, 71; VI, 155)  

Allâh’ım! Gönüllerimizi Sevgili Peygamberimizin güzel ahlâkı ve edebi ile ziynetlendir.  Gönülden Muhabbetlerimle…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.