Konya
29 Mart, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.37
  • EURO
    34.96
  • ALTIN
    2325.5
  • BIST
    9088.69
  • BTC
    69736.44$

HATIRA DEFTERİ

24 Kasım 2021, Çarşamba 09:23

Her şeyi boş verip, nasılsa hayat ölümle bitiyor diye ne gözlerinizi kapatın, ne yüreğinizin kapısını, ne de dünyanın gerçeklerinden ve çalışmaktan yüz çevirin. Kader demeyin, kader belli noktalarda var olan hayat çizginizdir. Bu noktalar arasında kendinizi ve ne olacağınızı siz belirlersiniz. Allah; “biz insanın kaderini çalışmasına bağladık” diyor, ama insan, alın yazısı diye her şeye boş veriyor.

Maalesef, her insan, gölgede yaşayan bitkiler gibi acılara ve zorluklara maruz kalmadan, sadece kolaylık ve mutlulukla yaşamayı istiyorlar. Sonra, gölge çiçeğinin güneşe çıkınca kuruduğu gibi olumsuz her şeyde kadere kızıyorlar, hayattan şikâyetçi oluyorlar, bazıları da her olumsuz şeyi kendi çabasını görmeden kadere bağlayıp, kabulleniyor.   

Hayat, okyanusun sahilinde küçük gelgitlerden ibarettir. Gelirken birkaç kum tanesi getirir, giderken belki birkaç fazla veya az. Veya dar alanda küçük daireler oluşturarak o dairenin içerinde dönmektir. Başka bir şekilde varlığını sürdürmen mümkün değildir. İşte bu dairenin dışına senin çıktığınsa, ölümdür.

Ölüm, bazı insanlar için çok zor ve en korkutucu seçenektir. Oysa ölümün ne zorluğu, ne de kolaylığı sizin için bir seçenek değildir. Ölüm, insanın elinde olmayan, çabalamadan kendini bulacak yeni bir başlangıçtır. Ölüm, yok olmak değil, sadece beden elbisesinden soyunmaktır.

Bilirim ki, ölüm her an peşimde ve gaflete düşsem de peşim de ve bir an gelecek gaflette olduğum zaman, beni gafilce avlayacak. Ama bir gün ölüm, peşimi bırakıp karşıma geçse de buna üzülmeyeceğim. Benim için önemli olan, insanların gönlünde, benim ne bıraktığım ve yanımda ne götürdüğümdür.

Bu yüzden dert etmem. Hiçbir zaman, ölümün bana da çok kolay uğrayacağını aklımdan hiç çıkarmam. Ölümü mü istiyorum? Asla hiçbir zaman da bu düşünceye saplanmadım, vakti gelince kaçınılmaz, o da olacak, şu an için bu o kadar önemli değil. Önemli olan şu ki, benim yaşamam ve ölümüm başkalarının yaşamını etkileyip etkilememesi. Etmemelidir de. Zaten etmez de.

İnsan sıkılır, bunalır ve irili ufaklı hayaller kurarak, alıp başını gitmek ister. Bazen rüzgârın ritmine bırakır kendini. Oradan oraya savrulur. Belki umursar, belki de hiçbir şey umurunda olmadan, iyiliklere, kötülüklere bulaşır. Ama hepsi bir bedeli ortaya koyar. Bu dünya için bedel, temiz bir hayat, mutluluk ve huzurdur, bunlara ulaşır mı, bilinmez. Ama ölüme ulaşır, yaşadıkları ve yaşattıkları kendisiyle beraber gider.

O yüzden, yaşamak; bir bedel ödemektir. Ödenemeyecek bedelinde peşine düşmem, Sonsuz olan hayatın, sonsuz süslü istekleri hep korkutmuştur beni, korkar kaçarım. Derler ya, “bir daha mı geleceksin dünyaya?” diye, evet bir daha gelmeyeceğimize göre, “bir daha” demek kadar aptalca bir düşünce yoktur. Ne düşünürseniz düşünün, nasıl yaşarsanız yaşayın, bir gün siz de gidicisiniz. Bunu düşünerek hakka riayet ederek yaşayın, dönüşü olmayan yerde mutsuz olmayın.

Hayatın son bulduğu an, omuzlarında ki hatıra defterine son noktanın konduğu andır. Ölüm, dünya ile ilgili işleri sıfırla çarpar ve herkesi eşitler. Ne ağada ağalık, ne paşada paşalık, ne zenginde mal mülk, ne de fakir de gam keder kalır. Yani payelerin, apoletlerin söküldüğü andır. Bu dünyada tek kalacak olan, sevginizle, bu dünyada bıraktığınız, kendi yazdığınız hatıra defterinizdir. İnancınız ve kulluğunuz da, götürdüğünüz defterde yazacaktır.

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.