Konya
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.62
  • EURO
    34.76
  • ALTIN
    2498.2
  • BIST
    9524.59
  • BTC
    61937.88$

HARAM HELÂL

02 Şubat 2015, Pazartesi 08:35
Bülbüle gül yarar, deveye dikenHasrettir aşığın belini bükenTarlasına haram tohumu ekenHelâl mahsulünü biçer mi bilmem     Yeryüzünde her şeyin rızkını Allah verir. Ama onu helâl veya haram yol¬dan iktisap etmek (kazanmak) insa¬nın irade¬sine bırakılmıştır. Malum bizim inancımıza göre; hayrı da, şerri de yani her şeyi Allah yaratır. Fakat in¬sanla hayvanın farkı buradadır ki; Allah insana irade-i cüz’iyye vermiş, yani tercih yapabilme yeteneği vermiş. İyiyi de kötüyü de tercih edebilir. İşte sorumluluk burada başlar, çünkü Allah iyileri, güzelleri, helalleri tercih et¬memizi ister, çünkü dünya imtihan dünyasıdır. Konuyla ilgili Hz. Ali üzerinden menkul çarpıcı bir olay anlatılır. O bü¬yük zat bir yere varır, mescitte namaz kılmak ister ama atını bağlayacak bir yer yok, orada deli¬kanlılar oy¬namaktadır, birine atını tutuvermesini rica eder. Namazdan çıktığında atın gemsiz ve eğersiz dolaştı¬ğını görünce, öteki genç¬lere sorar, onlar; “o emanet ettiğin genç onları soydu, ilerde sattı ve gitti” derler. Hz. Ali kaça sattığını sorar; “on dirheme” derler. Hz. Ali; “hayret, bende o gence atımı tutu¬verdiği için 10 dirhem mükâfat verecektim. Ama helâl yoldan gelecek rızkını haram etti” buyurmuş. Kaderde kime ne gelmesi, ne verilmesi, rızık veya mad¬diyat olar ne takdir edilmiş ise, o mutlaka o adamı bulur, çünkü Allah’ın takdiri şaşmaz, ama o takdirin geliş yollarını (haram veya helâl) kişi kendisi tercih eder, kıs¬sada olduğu gibi. Allah ve Resülü bu yolun helâl yol ol¬masını emrederler. Bir bedenin rızkı, bir vasıtanın yakıtına benzer. Bo¬zuk, hileli, karışık ya¬kıt ile istenilen yere varılamayıp; yolda kalma, vasıtanın bozulması, istenilen hızla gide¬meme gibi birçok musibetle karşılaşıldığı gibi, haram lokma ile beslenen bedenden de hayır gelmeyeceğini, iba¬detinin, duasının kabul olma¬yacağını, o enerji ile edindiği evlatlarının hayırsız ola¬cağını, hanesine huzur ve saâde¬tin uğramayacağını, hastalık¬lardan, illetlerden kurtula¬mayacağını… Allah ve Resülü bil-diriyor. Kanuni, Balkanlarda sefere giderken bir Yeniçerinin küffar bağlarından bedelsiz bir salkım üzüm yediğine muttali olmuş, askerin derhal ordudan atıl¬masını ve ge¬reken cezanın verilmesini emretmiş ve “kursağında ha¬ram lokma olan leş¬kere Allah zafer nasip etmez” demiştir.( )  Hz. Mevlânâ enteresan bir hususa dikkat çekiyor ve şöyle diyor: “Ey dik¬kat ve itina eden kimse; köpeğin önüne bir lokma ekmek atacak olursan, ev¬vela koklar, ondan sonra yer. Köpek burnu ile koklar. Bizde aklımızla koklayıp helal¬leri yememiz lâzım.” (11158-11159).Somuncu babaya birisi yardım vermek istemiş o “eşeğe ver yerse ala¬yım” demiş eşek yememiş oda alma¬mış.( ) Ama son zamanlarda Müslümanların ekserisi öyle bir zihniyete sahip ol¬dular ki: “Haram helâl ver Allahım, fakir kulun yer Allahım” diyorlar ama son zamanlarda Müslü¬manların düştükleri zillet de ortada.Peygamberimiz: “Öyle bir zaman gelecek ki, kişi ka¬zandığının helâl mi haram mı olduğuna dikkat etmeye¬cek. Kıyamete yakın en az bulunacak olan şeyler, helâl kazanç ve vefalı dost olacak.”( ) buyurmuştur. Yine Seyranî’nin ibretli sözüne kulak verelim: Allah'ın emrine mutî’im dersenResûl'ün emrine itâat eyleHaram-helal demez bulduğun yersenMüminlik sözünden feragat eyle          “Kemâle erenler, ancak midelerine gireni kontrol et¬mekle kemâle erebil¬mişlerdir.” İbrahim EthemKaradeniz bölgesinde nükteleriyle meşhur ve maruf olan Oflu hocaya tütünün haram olup olmadığı sormuş¬lar. O şöyle demiş:    Tütün çürük olursaLüle erik olursaİçen Yörük olursa  haramdur,  Amma: Tütün Şiraz olursaLüle Burgaz olursaİçen de Laz olursa helâldir demiş. Tabi bu işin lati¬fesi. Kişilere göre fetva olmaz.    Atatürk etrafındakilerle Beykoz’a gezmeye gider halk toplanır. Yakında cami görünce; “Beykoz imamı gelsin” der ve elinde tuttuğu üzümü göstererek şöyle sorar: “Hoca bu helâl de bunun suyu neye haram oluyor?” Hoca: “Pa¬şam ka¬rın sana helalde kızın neye haram?” deyince, ho¬canın cesa¬reti ve hazır cevaplılığı hoşuna gider ve; “Hoca sen âlimsin, ben ise softaları arıyorum. Yarın saraya gel de konuşalım” der. Ertesi gün saraya alır ve hoca ile sa¬at-lerce konuşur.( )  Dipnotlar:1- Celal Yıldı¬rım. İslami Türk Tarihinin Altın Sayfaleri. s. 408. 2- Kethüdazade Mehmet Arif, “Osmanlı Hayatından kesitler”, İnsan Yay. İst. 2007, s. 128. 3- Nesâî, Büyü 3.4- Hilmi Yücebaş, “Hiciv ve Mizah Edebiyatı Antolojisi”, L & M Yay. İst. 2004, s. 129.  

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.